RÖPORTAJ

Mustafa Destici: 7.500 TL emekli maaşını bir yemekte yiyenler var!

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi Yeni Journal’a değerlendiren BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, hem devlet kurumlarında hem de vatandaşta ciddi bir savurganlık olduğunu söyledi. Destici, ‘’Emeklimiz 7.500 TL ve asgari ücretlimiz 11.400 TL ile geçinmeye çalışırken, diğer tarafta bu 7.500 TL’yi bir yemekte yiyenler var’’ dedi.

Çınar Ayser Çınar / ÖZEL RÖPORTAJ – Cumhur İttifakı ortaklarından Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, ÖTV'ye yapılan zamları eleştirdi.

Mustafa Destici, akaryakıta ''orantısız'' zam yapmak yerine, doğal gazda sübvansiyonun, geliri yüksek olanlara uygulanmaması ve siyasi partilere verilen milyarlarca liralık Hazine yardımının kaldırılmasını önerdi.

‘’Tasarruf öncelikle devlet kurumlarından başlamalı’’ diyen Mustafa Destici, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 81 ile gönderdiği ‘’tasarruf’’ genelgesini desteklediğini ancak bunun takip edilmesi gerektiğini vurguladı. 

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, gündeme ilişkin Yeni Journal'ın sorularını yanıtladı. 

‘’ZAMLA ÇÖZÜM OLMAZ!’’

Her güne ayrı bir zam haberiyle uyanıyoruz ve neredeyse zamsız geçen günümüz yok. Siz de yapılan zamları eleştiren isimlerden birisiniz. Bu zam furyasına bir çözüm öneriniz var?

Zamla ekonomiyi düzeltmek ya da bütçe açığını kapatmak 70’lerin, 90’ların modeliydi. Şimdiki durum oraya dönüş gibi görünüyor. Biz eğer ekonomimizin başına, Merkez Bankamızın başına uluslararası ekonomi çevrelerinde yetkin olan, ağırlığı olan birilerini getirdiysek artık yeni çözümler bekliyoruz. Yani zamla çözümü biz doğru bulmuyoruz. Vatandaşın canını yakmayacak, belini bükmeyecek bir çözüm bekliyoruz. Vatandaşımız da devletten bunu bekliyor ancak maalesef şu andaki gidişat dolaylı vergilerdeki artış ve yeni vergilerdeki artış olarak karşımıza çıkıyor. Bize göre bu uygulamalardan vazgeçilmesi lazım çünkü bu uygulamalardan bir netice alınmaz. Bu uygulamalar belki kısa vadeli bütçe açığınıza merhem olabilir ama diğer taraftan da hayat pahalılığını getiriyor, enflasyonu azdırıyor ve neticede kısa vadede birtakım açıkları kapatmak için çözüm olsa da bize göre orta ve uzun vadede bir çözüm değildir.

‘’ORANTISIZ BİR ŞEKİLDE YAPILAN ÖTV ZAMLARINI DOĞRU BULMUYORUM’’

Akaryakıt ürünlerinden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’nin bir anda yüzde 200’ün üzerinde yükseltilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum normal mi sizce?

Açıkçası ben bunu doğru bulmuyorum. Tamam oransal olarak bir zam yapabilirsiniz ancak bir anda yüzde 200’ün üzerinde orantısız bir şekilde zam yapılması doğru değil. Üstelik üreticiden bu ÖTV’nin alınmaması lazım. Çiftçinin tarlasını ekerken, buğdayını biçerken kullandığı mazottan, akaryakıttan ÖTV alınmaması lazım. Diğer üreticilerden de ÖTV hatta KDV alınmaması lazım çünkü üretmek için bunu kullanıyor. Biz bunları desteklemek yerine zam üstüne zam yaparsak üreticiyi zora sokarız. Peki bunun yerine ne yapılabilir? Örneğin devletin verdiği destekler var.

‘’DEVLET ZENGİNİN FATURASINI SÜBVANSE ETMEMELİ’’

Özellikle de pandemi sonrası kullandığımız doğalgazın yüzde 70-80’ini devlet sübvansiyon ediyor. Yani aslında bizim normalde 2000 TL fatura ödememiz gerekiyorken 300 TL ödüyoruz. Yani devlet bunu sübvanse ediyor. Peki kimi sübvanse ediyor? Fakir, yoksul, zengin tüm vatandaşları sübvanse ediyor. Ben de diyorum ki geliri yüksek olanı neden devlet sübvanse ediyor? Asgari ücretliyle, 7.500 alan emekliyle Türkiye’nin en zengin adamı konutunda niye aynı doğalgaz parasını ödesin? Şimdi tek tek isim vermek istemiyorum, bu ülkede milyonlarca zengin insan var. Aylık geliri milyonlar olan bu insanların kullandığı doğalgazı neden devlet sübvanse ediyor. Devlet akaryakıttan vergi alacağına bütçe açığını oradan kapatsın. Devlet seçim zamanı yani 2023 yılında 5 siyasi partiye 4 buçuk milyar, eski parayla 4 buçuk kat trilyon hazine yardımı yaptı. Bu paranın onda biri olsa siyasi partilere yetmez miydi? Seneye belki bunun iki katı ödenecek. Ben de diyorum ki madem tasarruf yapacaksınız o zaman buradan başlayın.

‘’ÜLKEDE CİDDİ BİR SAVURGANLIK VAR’’

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu hafta 81 ildeki kamu kurumlarına ‘’tasarruf’’ genelgesi gönderdi. Sayın Şimşek’in bu adımını nasıl yorumluyorsunuz? Sizce bu bir işe yarayacak mı?

Şimdi Sayın Şimşek’in 81 ile tasarruf genelgesi göndermesi doğru bir adım. Bizim ekonominin, iktisadın temel iki tane kriteri vardır. Hatta Anadolu’da da derler ki; çok kazanan değil, tutumlu olan zengin olur diye. Biz ülke olarak, millet olarak tasarruf etmek zorundayız. Ciddi bir savurganlık hali var. Bu hem devlet kurumlarımız da var hem de vatandaşta var. Emeklimiz 7.500 TL, asgari ücretlimiz 11.400 TL ile geçinmeye çalışırken, diğer tarafta bu 7.500 TL’yi bir yemekte yiyenler var. Kamuda bakanlıkların olsun, belediyelerin olsun diğer kuruluşların olsun temsil, ağırlama giderlerine bakıyorsunuz, ya da eğlence, festival gibi giderlere bakıyorsunuz milyonlarca hatta milyarlarca liralık harcamalar var. Bunların olmaması lazım. Herkesin ama en başta da devlet kurumlarının bu konuda vatandaşa örnek olması lazım. Bu tasarruf öncelikle devlet kurumlarından başlamalı. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in yayınlamış olduğu bu genelgeyi doğru buluyorum ve destekliyorum. Ancak sadece genelge yayınlamakla olmaz. Bunun takibi gerekiyor. Devlete bağlı kurumlar bu genelgeye ne kadar uyuyor ne kadarını uyguluyor bunları takip etmek lazım.

‘’EN ALTTAKİ EN YUKARDAKİNİN HAYATINI YAŞAMAK İSTİYOR’’

Biz de Büyük Birlik Partisi olarak takip edeceğiz, gerçekten gözle görülür bir tasarruf olacak mı diye. Vatandaşlarımızın da buna azami derecede dikkat etmesi lazım. Maalesef toplumumuzda giderek şöyle bir anlayışta yükselmeye başladı. Orta direk dediğimiz sınıf yok oluyor. Ya çok aşağıda ya da çok yukarıda. Bir de şöyle bir durum var; en aşağıdaki en yukardakinin hayatını yaşamak istiyor. Böyle bir gerçekle de karşı karşıyayız. Geliri en düşük olan da iyi bir evde yaşamak, iyi bir arabaya binmek, son model telefonları kullanmak istiyor. Elbette ki devlet tüm vatandaşların refahını iyileştirmek zorunda. Vatandaşın da refah içinde bir hayat istemesi son derece doğru bir şey. Ancak bir ölçü olması lazım. Atalarımızın da dediği gibi, herkes ayağını yorganına göre uzatmalı, gelirine göre bir hayat tanzim etmesi lazım. Tabi gıda başta olmak üzere zaruri ihtiyaçların da karşılanabileceği bir ücret alıyor olması lazım.

‘’KİRALAR ANORMAL BİR ŞEKİLDE ARTTI’’

Şimdi 7.500 TL alan bir emekli, eğer tek maaşla geçiniyorsa ve maazallah kirada oturuyorsa onun için hayat çok zor ki bu durum asgari ücretli için de geçerli. Biz Büyük Birlik Partisi olarak seçimden önce bir bu konuda araştırma yaptık. Durum şu; eve giren maaş sayısı arttı. Özellikle de kırsalda yaşayanların büyük bir çoğunluğu emekli oldu, zaten köy hayatında bu mevcut emekli maaşı yetiyor. Ancak şehirlere baktığımız zaman İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa gibi daha büyük metropollerde kiralar anormal bir şekilde arttı. Neredeyse artık 10 bin TL’nin altında kiralık ev yok. Burada bir düzenlemeye ihtiyaç var. Örneğin geçtiğimiz gün bir sitede oturan arkadaşımızı ziyarete gittik. Kapıda iki tane güvenlik görevlisi vardı. Bu arkadaşlar asgari ücretle çalıştıklarını söylediler. Bu arkadaşlardan birinin hanımı çalışmıyor, kirada oturuyor ve tek maaşla geçiniyor, diğerinin hanımı da çalışıyor, ev de kendisinin, kira derdi yok üstelik emekli olmuş ek iş olarak bu işi yapıyor. Şimdi bu arkadaşlardan birinin evine 3 maaş giriyor, diğerinin ise tek maaş. İşte tam da burada devletin sosyal devlet olma bilinciyle ne yapması lazım? Onu desteklemesi lazım. Öncelikle bir asgari hane geçim rakamı belirlenmeli. Bu rakam büyük şehirler için ayrı, küçük iller için ayrı olarak belirlenmeli. Bir hanenin geçim tutarı diyelim ki 15 TL, misal bir rakam veriyorum ve o haneye asgari ücretle tek maaş giriyorsa o zaman devlet ne yapacak, 3.500 TL’yi yani aradaki farkı ona destek olarak verecek. Bu şekilde toplumumuzun, insanımızın en azından zaruri ihtiyaçlarına erişmesi sağlanabilir.

‘’BİZİM ÜLKEMİZDE YOKSULLUK VAR AMA AÇLIK YOK’’

Bizim ülkemizde yoksulluk var evet, fakirlik var evet ancak açlık yok Elhamdülillah! Biz zaten buna millet olarak da müsaade etmeyiz. Biz komşusu açken yok yatan bir millet değiliz. Toplumsal bir dayanışma ve yardımlaşma var çünkü. Pek çok problemi çözen durum da bu zaten. Yoksa daha ağır trajedilerle karşı karşıya kalabiliriz.

‘’MİLLETVEKİLİ TEK MAAŞ ALMALI’’

Emekli bir vekil olarak siz bugün ekonomik olarak bir sıkıntı yaşıyor musunuz? Ülkenin içinde bulunduğu bu kriz sizi de etkiliyor mu?

Tabi bizim giderlerimiz aldığımız maaşla kıyaslanamayacak şekilde. Ben milletvekiliyken de bunu söylerdim; bir milletvekilinin hem vekil maaşı hem de emekli vekil maaşı almasını doğru bulmuyorum. Milletvekili fiili olarak çalışırken tek maaş almalı. Mevcut milletvekili arkadaşların bu durumla ilgili bir düzenleme yapması lazım. Sizin sorduğunuz soruya dönecek olursak benim farklı uğraşlarım var. Bir yandan tarımla uğraşıyorum, diğer taraftan ailemizin çalıştırdığı birtakım işyerleri ya da şirketler var. Dolayısıyla bunlardan da az da olsa bir gelirimiz var. Biz kalabalık ve birbirine bağlı bir aileyiz ancak bizim de zorlandığımız noktalar var. Örneğin biz hazine yardımı almayan bir partiyiz. Parti giderlerinin tamamı merkez karar üyelerimizin aidatları ve partililerimizin bağışlarıyla yapılıyor. Bugün bir partinin genel merkezinin giderleri de küçümsenemeyecek boyutlara ulaştı bu hayat pahalılığından sonra. Yani aldığımız maaşla kıyaslanamayacak bir harcama trafiğinin içerisindeyiz.