Çınar Ayser Çınar / ÖZEL RÖPORTAJ – Önümüzdeki yıllarda usta isim Yaşar Kemal’e dair bir ''Hafıza Odası'' yapacağını söyleyen Ressam Ahmet Güneştekin, ''Bir Yaşar Kemal evreni yaratmak istiyorum. Edebi evreninin renklerinden, seslerinden, nesnelerinden ve karakterlerinden tüm evrenini tek bir oda içinde yeniden inşa etmek istiyorum. Umarım yakın zamanda onun hafızasını yeniden inşa ettiğim bu mekânı ziyaret edebiliriz'' ifadelerini kullandı.

Mimar Emre Arolat’ın tasarımını yaptığı ''Güneştekin Art Refinery Batman'' büyük bir başarı göstererek Dünya Mimari Festivali'nde ''Gelecek Kültür'' başlığı altında finale kaldı. Ancak Batman Valiliği'nin söz konusu projeyi görmezden geldiği iddia edildi.

Konuya ilişkin konuşan Ahmet Güneştekin, ''Bölge için bir kültür rafinerisi olacak müzenin daha hayata geçmeden tasarım aşamasındaki başarısına rağmen, bu ilgisizliği olağan karşılamakta zorlanıyorum'' dedi.

Modern sanat alanında dünyaca tanınan sanatçılar arasına yer alan Batmanlı Ressam Ahmet Güneştekin, sanata bakışını, çalışmalarını ve ''yaşamımdaki büyük öğreticilerden biridir'' dediği Yaşar Kemal’i Yeni Journal’a anlattı.

776466-716526009

''BU İLGİSİZLİĞİ OLAĞAN KARŞILAMAKTA ZORLANIYORUM''

Mimar Emre Arolat’ın tasarımını yaptığı ''Güneştekin Art Refinery Batman'' Dünya Mimari Festivali’nde finale kaldı. Sosyal medya hesabınızdan Batman Valiliği’nin projeyi görmezden geldiğini ve yer tahsis etmediğini duyurmuştunuz. Bu konuda bir gelişme var mı?

Güneştekin: Güneştekin Sanat Rafinerisi, Dünya Mimarlık Festivali’nde gelecek projeler kategorisinde kültür alanında finale kalan projeler arasında yer aldı. Refineri, doğal dokuya kusursuz bir şekilde uyum sağlayan bir land art çalışması. Tasarım fikri, Batman’ın ekonomik profilinin bir özelliği olan petrol rafinerilerinin yeniden yorumlanması ve soyutlanması sonucunda ortaya çıkan, yükseltilmiş halkalarla çevrelenmiş dağınık soyut hacimler kullanılarak oluşturuldu. Emre Arolat tarafından tasarlandı. Proje şehirde dönüşümü başlatmayı ve toplumsal değişimi teşvik etmeyi de amaçlıyor. 600.000 m2’lik açık sergi alanı ve 25.500 m2 kapalı sergi alanıyla müzenin nereye kurulacağı halen belli değil. Projenin çalışmalarına 3 yıl önce başladık ve tasarım süreci tamamlandıktan sonra Batman Valiliği’ne sunduk. Proje beğenildi ve müze için alan araştırma süreci başlatıldı ancak süreç ilerlemedi. Bunun bir nedenden dolayı yapıldığını düşünüyorum. Bu proje çok büyük bir proje olduğu için hazineye ait geniş bir alan olması gerekiyordu. Devletin ilgili kurumlarından bu konuya bir ilgi bir ilgi görmedik ama sosyal medyadan büyük destek var. Bölge için bir kültür rafinerisi olacak müzenin, daha hayata geçmeden tasarım aşamasındaki başarısına rağmen, bu ilgisizliği olağan karşılamakta zorlanıyorum.

WETSRYTUY

''SANATA BASKI, SANSÜR VE MÜDAHALE VAR''

Kürt bir sanatçı olarak Kürtlerin sanata bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Sizce Kürtler dertlerini sanatla yeterince anlatabiliyor mu?

Güneştekin: Sanatın ve üretimlerin sosyolojine bakarken genelleme yapamayız, sanat izleyici için oldukça bireysel bir alandır. Sanatı üretenler açısından baktığımızda da Kürt sanatçıların eserlerinin yurt dışındaki birçok sanat platformunda sergilendiğini görüyoruz. Baskı, sansür ve zorlamalara rağmen ülke içinde de sınırlı da olsa görünürlük söz konusu. Yaşamımızın her alanında hissettiğimiz müdahaleleri sanat dünyasında da hissediyoruz. Son dönemde özellikle güncel sanat alanında sansür yoluyla müdahale mekanizmaları, sanatsal ifadelere ve yayılmasına ilişkin olarak yıldırma, engelleme, hedef gösterme ve yalnızlaştırma amacı güdüyor. Sanatta ifade özgürlüğüne yönelik saldırıları meşrulaştırmak için toplumsal hassasiyet kavramı kullanılıyor. Aynı zamanda burada kimlik ayrımı gözetmeyen bir uygulama görüyorum. Bütün bu tartışmaların merkezinde sanatın ne olduğuna ve ne yapması gerektiğine kimin karar vereceği meselesi var. Pek çok baskı ve müdahaleye maruz kalan ''Hafıza Odası'' ve ''Gavur Mahallesi'' sergilerim bunun en iyi örnekleri.

ahmet-gunestekin-rR42_cover

''SANAT ÖZÜNDE POLİTİK BİR ALAN''

Türkiye’de ve dünyada sanat siyasallaştı mı?

Güneştekin: Sanat, politikanın dışında değil. Sanat özünde politik bir alan.  Politika sanatın her safhasında, üretiminde, dağıtılmasında ve alımlanışında ve de onun içinde yer alıyor. Burada kavramları doğru anlamlarıyla kullanmak gerekiyor. Sanatın siyasal niteliğiyle iktidarların sanat alanında kültürel güç oluşturamamasından kaynaklanan siyaseti ve buna bağlı baskı araçlarını ayırmak gerekli. Sanatla politika arasındaki ilişkinin genellikle sanatın şu ya da bu şekilde politik meselelerle ilgilenmesinden oluştuğu varsayılır. Ancak, sanatın neyi gösterdiğine değil, nasıl yapıldığına bakarak, sanat politikalarını bir çalışma alanı olarak düşünmek daha ilginç olabilir. Sanatın insanın ve yaşamın sorunlarını yansıtıp önümüze koyma yeteneğinin yanı sıra, sanatın üretim ve sergilenme koşullarına da bakmamız gerekiyor. Bir politika arıyorsak ancak orada bulabiliriz.

whatsapp-image-2022-11-18-at-12-21-33

YAŞAR KEMAL’E DAİR HAFIZA ODASI GELİYOR

Yaşar Kemal'in manevi oğlu olarak biliniyorsunuz. Önümüzdeki yıllarda usta isme dair sanatsal bir çalışmanız olacak mı?

Güneştekin: Yaşar Kemal yaşamımdaki büyük öğreticilerden biri olarak yerini aldı. Benim için ölümsüz bir insandır. Düşüncelerim ne zaman şekillenip ortaya çıkar bilmiyorum ama bir gün ona ait bir hafıza odası çalışmak istiyorum. Bir Yaşar Kemal evreni yaratmak istiyorum. Edebi evreninin renklerinden, seslerinden, nesnelerinden ve karakterlerinden tüm evrenini tek bir oda içinde yeniden inşa etmek istiyorum. Umarım yakın zamanda onun hafızasını yeniden inşa ettiğim bu mekânı ziyaret edebiliriz.

Kürt kimliğini hiçbir zaman inkar etmemesine rağmen Yaşar Kemal’in Kürtler tarafından yeterince anlaşılmadığını düşününlerdenim..Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Güneştekin: Yaşar Kemal, Anadolu coğrafyasında Türkçe konuşulan bir dünyaya doğmuş ve sözlü kültürlerin izinden gitmeyi seçmiş. Daha sonra Mezopotamya ve dünya kültürlerine yönelmiş. Beslendiği kaynaklara sevgisini her zaman açıkça ifade ediyordu. Bir arada yaşamaya,  dil özgürlüğüne ve kültürlerin biricikliğine inanıyordu. Kürtlerin yaşadığı acı tecrübenin bir demokrasi sorunu olduğunu biliyordu. En büyük savaşını en iyi bildiği dilde verdi. Eserlerinde başka hiçbir dilde karşılanamayacak kadar zengin bir lirizm yaratmıştır. Çocukluğundan başlayarak sözlü geleneğin farklı türlerini öğrenmiş, başta Evdale Zeyniki olmak üzere dengbêjleri dinlemiş. Önce sesi, sonra sözü içselleştirmiş. Karacaoğlan da onun ustasıdır, Cervantes de Tolstoy da. Ölüme, yoksulluğa karşı insanlar mitleriyle, hayalleriyle, umutlarıyla, aşklarıyla yeni bir dünya kurar ve o dünyaya sığınırlar. Benim romanım bu temellere dayanıyor diyordu. Düşüncelerini de her platformda sade ve güçlü bir dille dile getirdi. 

Yaşar Kemal22

''BARIŞ İÇİN ÇOK MÜCEDELE ETTİ'' 

Yaşar Kemal bugün hayatta olsaydı Kürtlere dair sizce nasıl bir tutum sergilerdi sizce?

Güneştekin: Yeni nesiller Yaşar Kemal'in barış için ne kadar mücadele ettiğini, ne kadar acı çektiğini bilmeyebilir. En üretken olduğu dönemlerde dahi Kürt meselesine dair düşüncelerini her platformda dile getirmiştir. Dili yalnızca bir iletişim biçimi olarak değil, aynı zamanda bir halkın kültürel kimliğini şekillendirmenin bir aracı olarak görüyordu. Bu yüzden her zaman barış için mücadele etti. Bu yolda her türlü zorluğa göğüs gerdi. En üretken olduğu dönemde bile mücadelesine devam etti ve düşüncelerini her platformda dile getirdi.  Yılgın biri asla değildi. İnatla, bazen özlemle, bazen öfkeyle ve her zaman umutla dile getirdiği demokrasi, insan hakları ve barış adına konuşma ve söyleşilerini bir kitapta toplamıştı: ''Bu Bir Çağrıdır; Dünya binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin bir rengi, bir kokusu vardır. İnsanlık, her kültürün üstüne titremelidir. Binlerce kültür çiçeği, birini koparırsak, insanlık bir kokudan, bir renkten yoksun kalır'' diyordu. Tek bir çiçek bile eksik olmamalı. Karşıtlıkların bir aradaki uyumu ancak birbirilerinin varlığının güvencesi olabilir. Yalnızca farklılıklar adil bir güç oluşturabilir. Kürt sorununun Türkiye’nin çağdaşlık sorunu, demokrasi sorunu olduğunu düşünüyordu. Yaşasaydı bugün hala insan hakları söylemlerinden yana olurdu.

603ac094d6e53_Yaar Kemal55

''BEN BİR SANATÇIYIM VE HEP ÖYLE KALACAĞIM''

Bir dönem kulislere siyasete gireceğiniz bilgisi yansımıştı, böyle bir düşünceniz var? Herhangi bir partiden bu anlamda teklif aldınız mı?

Güneştekin: Zaman zaman teklifler aldığımı söylemeliyim ama siyaset alanında çalışmayı hiç düşünmedim. Hepimiz bu dünyada kendimize bir yer açmaya çalışıyoruz. Ben ifade araçlarımı sanatsal faaliyetler aracılığıyla buluyorum.  Ben bir sanatçıyım ve hep öyle kalacağım.

SDTFYGH

''KAYNAKLARIMI KENDİ COĞRAFYAMDAN SEÇİYORUM''

Hayalinizde sergi açmak istediğiniz ve işlemek istediğiniz bir konu var mı?

Güneştekin: Sergi için birçok konuyu aynı anda düşünüyorum, bu konuları belli bir planlama dahilinde araştırıp çalışıyorum. Serginin oluşması için bir süreç gerekiyor. Kaynaklarımı kendi coğrafyamdan ve insanlarımdan seçiyorum. Bu coğrafyada sesi duyulmayan, yok sayılan ya da kaybolan her insan hikayesi, içerik ve biçim açısından sanatsal üretimlerime etkileyebilir. Hayal ettiğim bir şey olarak değil, bu görmezden gelinen sese eşlik etmem gerektiğini düşündüğüm için.

HDP kendi çizgisini kaybetti! HDP kendi çizgisini kaybetti!