Volkan ESER/ Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in suikasta uğraması sonrası, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasında başlayan ve son birkaç gündür devam eden tartışmalar alevlenerek devam ediyor. Bazı paylaşım ve söylemlerinde, MHP yönetimini açıkça hedef alan Ümit Özdağ’a, MHP yöneticilerinden ağır cevaplar verildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin son grup toplantısında Özdağ’a tepki göstererek, ‘’Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormak, Türk savcılarının görevi” ifadelerini kullandı. Bu açıklamanın ardından Ümit Özdağ ise, Bahçeli’ye, “Söz istihbarat servislerinden açılmışken, rahmetli Türkeş’in hapishaneden yazmış olduğu el yazısıyla mektupta kimin ismini ajan olarak verdiğini bütün ülkücüler gayet iyi biliyorlar. Hadi oradan sen de!” yanıtını vermişti. Ümit Özdağ’a bu kez, MHP yöneticilerinden yanıt geldi. Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’dan sonra, Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Semih Yalçın da kendi sosyal medya hesabından Özdağ’a ağır yanıtlar ve bazı sorular yöneltti. Kendi sosyal medya hesabından, Ümit Özdağ’a yanıt ve sorular yönelten Semih Yalçın, Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ’ın da 12 Mart 1971’deki askeri muhtıradan bir gün önce, Alparslan Türkeş’i yalnız bıraktığını ifade etti. Yalçın’ın paylaşımları şöyle: ‘’Ümit Özdağ, Sayın Devlet Bahçeli tarafından “Belki adam olur” diye milletvekili yapıldı ve kendisine önemli görevler tevdi edildi. Ne var ki o da tıpkı babası gibi her şeyi bırakıp kaçtı. Yol arkadaşını sırtından vurdu. Ümit Özdağ’ın babası merhum Muzaffer Özdağ, 12 Mart 1971’deki askerî muhtıradan bir gün önce merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i yalnız bırakarak 11 Mart’ta apar topar istifa etmişti. Yani yol arkadaşını sırtından hançerlemiş, bırakıp gitmişti. İkiyüzlülüğünü, samimiyetsizliğini ve kötü niyetini ortaya çıkardığımız için partimize, genel başkanımıza ve bize hakaret ederek, bel altı vuruş yaparak gerçek karakterini ele veren Ümit Özdağ, meşrebi bulanık bir istihbaratçı artığıdır. Ümit Efendi! Kendi beyanında Kavaklıdere’de bir arkadaşının yanında olduğunu söylüyorsun. Bu kapsamda 15 Temmuz 2016 gecesi arkadaşların olan ABD Büyükelçiliğinde olduğuna dair aldığımız duyumların aslı var mıdır? Aslı varsa orada ne işin vardı? Senin Yurtta Sulh Konseyi’nin siyasi ayağına veya bir başka deyişle politik kanadına CIA’in tavsiyesi, FETÖ elebaşı olan Pensilvanya Kardinalinin emri ve Partigöç’ün marifetiyle dâhil edildiğin, ne ölçüde hakikattir? FETÖ'nün 15 Temmuz 2016’daki kanlı darbe girişimini soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ortaya çıkarılan cuntacılar listesinde ilk sırada bulunan ve Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirlenen sabık Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile münasebetin ne düzeydeydi?”