SİYASET

Erdoğan: TİSK üyelerinin elini taşın altına koymasını bekliyorum!

TİSK 29. Olağan Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Asgari Ücret) İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil olması bizim için vazgeçilmezdir. Yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yapacak. Komisyonda işverenleri temsilen yer alan TİSK'ten ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. Fırsatçılıkla mücadelemiz hız kesmeden devam ediyor. İstihdamın korunması amacıyla işverenlere verilen destek 2026 yılının sonuna kadar uzatıldı" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da TİSK 29. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Yarın ilk toplantısını gerçekleştirecek olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu öncesi Erdoğan, TİSK heyetine çağrıda bulunarak “TİSK’in bu süreçte elini taşın altına koymasını bekliyorum" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonumuzun kıymetli mensupları, değerli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum. 29. Olağan Genel Kurulumuz münasebetiyle TİSK ailesinin siz mümtaz üyeleriyle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Genel kurulumuzun süreklilik getirmesini, milletimiz, işverenlerimiz ve çalışma hayatımızın tüm ortakları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada yapılacak görüşmelerin, alınacak kararların ve belirlenecek yol haritasının; işçisiyle, işvereniyle, sendikasıyla iş dünyamızın tamamı için faydalı sonuçlar getirmesini canıgönülden temenni ediyorum.

TİSK camiası; 20 üye işveren sendikası ve iki derneği ile 81 ilimizdeki 10 bini aşkın iş yerinde istihdam ettiği 2,3 milyon çalışanı sayesinde tam 63 yıldır güçlü ve kurumsal bir varlık gösteriyor. “Birlikte mümkün” anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TİSK ailesi, ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılasına 200 milyar dolar, ihracatına ise 100 milyar doların üstünde çok önemli katkılar sunuyor.

Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun yer aldığı ISO 500’deki ilk 10 işletmemizin 7’si TİSK camiası içerisindedir. İhracatımızın neredeyse yarısı, TİSK bünyesindeki işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca TİSK, 40’ın üzerinde ulusal ve onu aşkın uluslararası platformda işverenlerimizi başarıyla temsil ediyor.

Bir hususun altını özellikle çizmek isterim. TİSK çatısı altında iş dünyamız, özellikle de işverenlerimiz için hazırlanan raporlar, yayınlar ve daha pek çok belge şüphesiz önemlidir, kıymetlidir. Kâğıt üzerindeki hedefleri gerçeğe dönüştürmek; sahada ve sektörde bunları titizlikle uygulamaya dökmek, işin özünü teşkil etmektedir. İşte tam da bu noktada, TİSK’in icraat odaklı ve gerçekçi bir yaklaşımla hareket ettiğini memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Şurası da dikkate değerdir. Dünya değişirken, küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, teknoloji baş döndürücü bir şekilde ilerlerken, işletmelerimizin ve işverenlerimizin bu yeni gerçekliğe uyum sağlaması kritik önem taşımaktadır.

Bu anlamda, planlamadan seri üretime, istihdam politikasından proje uygulama süreçlerine, ihracat stratejilerinden dijital dönüşüme kadar reel sektörün tüm aktörlerinin yeni şartlara hızla adapte olması; büyüme ve kalkınmanın yanı sıra küresel rekabette de elimizi güçlendiren, ekonomimize dinamizm katan önemli faktörlerdir.

Çalışma barışının ve sosyal diyaloğun sağlanmasında, istihdamın, üretimin ve ihracatın güçlendirilmesinde mühim bir misyonu yerine getiren TİSK camiasını yürekten kutluyorum.

"İŞÇİ-İŞVEREN İLİŞKİSİ ADİL OLMALIDIR"

Şunu da büyük bir memnuniyetle paylaşmakta fayda görüyorum: 3 dönemdir refah ve istikrarımızı tehdit eden sınamalarla mücadelede TİSK ailesi, milleti ve devletinin yanında olduğunu açık ve net bir şekilde göstermiştir. Dışarıdan aldıkları talimatlarla siyaset ve toplum mühendisliğine soyunan, vesayete vefa borcunu ödemeye çalışan kimi oluşumların aksine TİSK, kritik dönemlerde yerli ve millî bir duruş sergilemiştir. Bunun için Özgür Burak Akkol’u, yönetim, denetim ve disiplin kurullarının değerli üyelerini, TİSK ailesinin hiçbir ferdini şahsım ve milletim adına tebrik ediyor, kendilerine takdirlerimi iletiyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne TİSK’te farklı kademelerde görev almış, ekonomimize değer katmış, Türkiye’nin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlamış herkese şükranlarımı sunuyorum. Olağan Genel Kurulu’yla birlikte yoluna daha da güçlenerek devam edeceğine inandığım TİSK yönetimine şimdiden başarılar diliyorum.

Değerli dostlar, İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olması bizim için vazgeçilmezdir. Bu ilişki sağlıklı bir zemine oturtulmadığında, Allah muhafaza, sömürü ve adaletsizliğe giden yol önümüzde açılacaktır. Bu da yalnızca sosyal barışın altını oymakla kalmayacak, aynı zamanda birlik ve dayanışma iklimine de zarar verecektir. Bunun acı örneklerini millet olarak hep birlikte yaşadık.

Bakınız; Anadolu’nun gönül hamurunu mayalayan o büyük insan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri bu konuda bizlere neler söylüyor: “Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini… Sonra ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.” Diğer tüm alanlarda olduğu gibi işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde de baktığımız yer hak ve adalet eksenindedir. Kimsenin mağdur olmadığı, kimsenin emeğinin göz ardı edilmediği; işleyen ve güven veren bir sistem hepimizin önceliğidir.

"TİSK HEYETİNDEN, ELLERİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALARINI BEKLİYORUM"

Malumunuz, yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yapacak. Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden, ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. İşçi kardeşlerimize yönelik atacağınız her olumlu adım; verimlilik, kazanç ve bereket olarak dönecektir. Hep söylerim: Kefenin cebi yok.

Dünyadan dar bekâya mal mülk değil; adalet, hakkaniyet, dürüstlük üzerine yaşanmış bir hayat ile hayır dualar götüreceğiz. İster siyasetçi ister işveren olalım; eğer geride hayırla yâd edilen bir miras bırakabiliyorsak, işte asıl zenginlik budur.
Bahtiyarlık kaynağı budur.

"İHMALİ OLAN KİM VARSA KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMIYORUZ"

Tabii burada şunu da önemle ifade etmek durumundayım: Hak konusunu sadece ücrete sıkıştırmak doğru değildir. Güvenli ve sağlıklı çalışma şartlarının temini de hakkın bir parçasıdır. Zaman zaman hepimizin içini acıtan, millet olarak yüreklerimizi dağlayan çok üzücü iş kazaları meydana geliyor. Ekmeklerini helal yoldan, alın teriyle kazanan, ailelerini geçindirmek için zor şartlar altında özveriyle çalışan emekçilerimiz, bu kazalar neticesinde yaralanıyor, kimi zaman da maalesef hayatını kaybediyor. Biz devlet olarak emekçi kardeşlerimizin güvenli ortamlarda, gönül huzuruyla ve rahatça çalışabilmesi için elimizdeki tüm imkânları azami ölçüde seferber ediyoruz. Hem sertifikasyon hem de teftiş mekanizmalarımızı tam anlamıyla işletmeye özen gösteriyoruz.

İzmir Konak, Beşiktaş Gayrettepe, Bolu Kartalkaya ve en son Kocaeli Dilovası facialarında olduğu gibi ihmali olan kim varsa kamu ve belediye görevlileri dâhil kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz. Fakat işverenlerimizin de iş sağlığı ve güvenliği konusunda üzerlerine düşen tüm yükümlülükleri titizlikle yerine getirmesi gerekiyor.

Türkiye'nin “Sıfır Kazaya Yolculuk” projesinde olduğu gibi, TİSK’in bu konuda gerçekten önemli çalışmalar yaptığını biliyoruz.
Ama sadece bu yıl içinde yüreklerimizi yakan kazaları dikkate aldığımızda, daha fazla gayret etmemiz, işi daha sıkı tutmamız gerektiği açıktır.

Şayet ihmal, özensizlik, dikkatsizlik veya daha fenası kâr hırsı sebebiyle bir tek emekçimizin dahi canı yanıyorsa, burnu kanıyorsa; bunun vebalini başta işverenlerimiz olmak üzere hiçbirimiz taşıyamayız.
Her türlü tedbirin alınmasını sağlayacak, insan hayatını ilgilendiren böyle bir konuda işi asla şansa bırakmayacağız.

Sizleri vesile kılarak, tüm işverenlerimizin iş kazalarının önüne geçilmesi noktasında ayrı bir dikkat ve hassasiyet göstermesini beklediğimi bugün bir kere daha ifade ediyorum. TİSK’in bu konuda da öncü ve örnek olacağına yürekten inanıyorum.

Değerli kardeşlerim, çok değerli işverenlerimiz; iktidar olarak ekonomiden demokrasiye, hak ve özgürlüklerden güvenliğe uzanan geniş bir alanda, son 23 yılda ülkemize tarihi başarılar kazandırdık. Dış politikada sözü, tavrı, duruşu dikkatle takip edilen; sadece bölgesinde değil küresel ölçekte etki sahibi bir Türkiye’yi sabırla hep birlikte inşa ettik.

Dış ticarette, sizlerin de emekleriyle, ihracatımızı 36 milyar dolardan aldık; Kasım ayı itibarıyla 270 milyar doların üzerine çıkardık. Millî gelirimiz 238 milyar dolardı. 2025 yılı üçüncü çeyrek rakamlarına göre 1,5 trilyon doları aşmış bulunuyoruz. Ekonomik büyümemiz 21 çeyrektir kesintisiz bir şekilde sürüyor. Deprem bölgemizin ihyası için harcanan 90 milyar dolara rağmen bunları başardık. 2028 için belirlediğimiz 1,9 trilyon dolar millî gelir hedefine emin adımlarla yürüyoruz.

Merkez Bankası rezervlerimiz güçlenirken, ülke risk primimiz düşüyor. Enflasyonda Kasım ayında umutlarımızı artıran bir tabloyla karşılaştık. Kasım ayında 0,87 gelen enflasyon, doğru yolda olduğumuzu teyit etti. Hayat pahalılığının temel sebeplerinden biri olan fiyatlama davranışındaki bozulma da yavaş yavaş düzeliyor. Fırsatçılıkla mücadelemiz ise hız kesmeden devam ediyor. Orta Vadeli Program’ın rehberliğinde enflasyonda nihai hedefimiz olan tek haneli oranlara mutlaka ulaşacağız. Bu süreçte, hep yaptığımız gibi reel sektörümüzün önerilerine, taleplerine ve eleştirilerine kulak vereceğiz.

Son Kabine toplantımızda; emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerine yönelik koruma programını 2026 yılında da devam ettirmeyi kararlaştırdık. İstihdamını koruyan KOBİ’lerimize çalışan başına verdiğimiz aylık 2.500 liralık desteği, 2026 senesinde 3.500 liraya yükseltiyoruz. Ayrıca büyük ölçekli firmalarımızı da programa dâhil ediyoruz. Böylece toplam 48 milyar liralık bir destekle, 1.100.000 istihdamı koruyacak emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız.

2025 yılı için işverenlerimize asgari ücret desteği olarak her bir işçimiz için malumunuz 1.000 lira veriyoruz. 2025 yılı Ocak–Kasım döneminde istihdamın korunması amacıyla 53 milyar lira kaynak kullandık.

"TEŞVİK PROGRAMI 2026'YA KADAR UZATILACAK"

Kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi olanların teşviki programında ise 24 ila 54 ay arasında sosyal güvenlik desteği sunuyoruz. Programın 2026 yılı sonuna kadar uzatılacağına dair müjdeyi de bugün burada paylaşmak istiyorum. Hayırlı uğurlu olsun. İş dünyamızın finansman yükünü hafifletmek amacıyla farklı programları devreye aldık. Merkez Bankamız, günlük reeskont limitini 300 milyon liradan 15 kat artışla 4,5 milyar liraya çıkardı. Reeskont kredilerinde ihracatçımıza, %24,9 oranıyla enflasyonun oldukça altında bir maliyet sunuyoruz. Yatırım taahhütlü avan kredisi ile stratejik alanlarda yatırım yapan girişimcilerimizin finansman maliyetini %14 ila %28 bandına kadar indiriyoruz. Bu krediler için Merkez Bankamız 500 milyar liralık kaynak ayırdı.

Çiftçimizin kullandığı kredilerin finansman maliyetinin ortalama %70’ini, esnafımızın kullandığı kredilerin maliyetinin ise yarısını Hazine’miz karşılıyor. Bütçe imkânlarımızı sonuna kadar zorlayarak; istihdam sağlayan, ihracat yapan, yeni alanlara yatırım yapan firmalarımızın yanında oluyoruz. İnşallah bundan sonra da iş dünyamızla yakın iş birliği hâlinde Türkiye ekonomisini büyütmeye devam edeceğiz.

Refahın, kalkınmanın, huzurun, barışın asrı olacağına inandığımız Türkiye Yüzyılı’nı yine sizlerle birlikte inşa edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, çok kıymetli TİSK ailesi, iş dünyamızın desteğini beklediğimiz meselelerden bir diğeri, terörsüz Türkiye sürecimizdir. Sizler, 40 yıldır ülkenin ayağına pranga olan terör sorununun çözümünün ülkemiz açısından ne anlama geldiğini en iyi bilenlerdensiniz. Türkiye’nin bu yükten kurtulduğunda hangi ölçekte bir potansiyelin çarpan etkisiyle devreye gireceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Sadece ekonomimize maliyeti 2 trilyon doları bulan terör meselesini artık sonsuza kadar geride bırakmak istiyoruz. Bunu da olabilecek en geniş toplumsal ve siyasal mutabakatla, milletimizin değerleriyle örtüşen bir zeminde yapmanın hassasiyeti içerisindeyiz.

Gayemiz belli: Artık kan akmasın. Ocaklara ateş düşmesin. Yürekler dağlanmasın. Türkiye bu sorunu gündeminden tamamen çıkarsın. Terörden beslenen odakların tahrip edici, tahrik edici söylemlerine rağmen, iktidar ve ittifak olarak ilk günden itibaren hem samimiyetimizin hem de kararlılığımızın en yüksek düzeyde olduğunu gösterdik. “Yeter ki bu sorun çözülsün.” diye yine ittifak olarak elimizle birlikte tüm gövdemizi taşın altına koyduk.

Sürece muhalefet partilerinin de dâhil olması için daima yapıcı davrandık; uzlaşmacı bir tavırla ve hüsnüniyetle hareket ettik. Meclisimizde kurulan komisyon, kritik eşiklerde su koyuverenler olsa da gerek şeffaflık gerekse siyaset ve ilgili tüm tarafların katkısının alınması noktasında çok önemli bir misyon üstlendi.

Sürece dair umutlarını güçlendiren komisyonun aynı özgüvenli yaklaşımı son ana kadar devam ettireceğine inanıyorum. Komisyon raporunun, sürecin önünü açacak öneri ve değerlendirmeleriyle müteakip adımlar için ortak bir perspektif çizmesini temenni ediyorum. Bunun yolu da sağduyuyla ve samimiyetle hareket ederek bu tarihi süreci, başta günlük siyasetin geçici tartışmaları olmak üzere küçük hesaplara kurban etmemekten geçiyor. Biz ilk günden beri bu hassasiyetimizi koruyoruz ve koruyacağız. Yarımı yeme, bütünü bölme anlayışıyla hiçbir yere varılmaz.

"TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNE İLİŞKİN TİSK AİLESİNDEN ÇOK GÜÇLÜ DESTEK BEKLİYORUM"

Terörsüz Türkiye menziline ancak özgüvenle ve cesaretle ulaşabiliriz. Başarısız olmamızı bekleyenleri ancak bu şekilde hüsrana uğratabiliriz. Türkiye’yi yarım asırlık bu sıkıntısından ancak bu şekilde kurtarabiliriz. Geri adım atmadan, sürecin tökezlemesini umanlara fırsat vermeden; ağızlarını her açtıklarında millete karamsarlık zerk edenlere aldırmadan sürekli ileri gideceğiz. İnşallah hep birlikte güzel günlere vasıl olacağız.

Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine inanan herkesten bugün bir kez daha ellerini, dillerini, kalemlerini, ekranlarını, köşelerini, hiç değilse samimi dualarını bu sürece koymalarını istirham ediyorum. Özellikle TİSK ailesinden çok güçlü destek bekliyorum. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle genel kurulun tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Akkoğlu ve ekibini tebrik ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, kalın sağlıcakla.