CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Parti Sözcüsü Öztrak, Rahşan Ecevit'i vefat yıl dönümünde saygı ve rahmetle andı. MYK'nin ana gündeminin yurdun dört bir yanından yükselen işsizlik ve açlık feryatları olduğunu ifade eden Öztrak, şöyle konuştu:

"Erdoğan, müsebbibi olduğu ekonomik krizi yalan rüzgarıyla savuşturabileceğini sanıyor ama bıçak kemiği deldi, geçti. Zamlar, işsizlik milletimizi eziyor. Milletin hali, mecali kalmadı. 'Açım', 'işsizim' feryatları artık AK Parti toplantılarından yükseliyor. Yurttaşlarımızın ellerinde bir canları kaldı. Onunla da Erdoğan'a ve şahsım hükümetine ihtarname çekiyor. En son Eskişehir'de bir kahveci esnafımız, 28 yaşındaki bir gencimiz, Özgür Pehlivan, salgın döneminde aldığı borçların altından kalkamamış. Saray yapımı ekonomik kriz, bu gencecik evladımızı hayattan bezdirip, ömrünün baharında aramızdan koparıp aldı."

CHP olarak salgının daha ilk dalgasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "Amerika, Almanya, İngiltere ne yapıyorsa aynını yap, gerekiyorsa bas parayı, millete destek ver" diyerek uyardıklarını söyleyen Öztrak, şu ifadeleri kullandı:

"Salgında ABD milli gelirinin yüzde 26'sını, İngiltere milli gelirinin yüzde 19'unu, Almanya milli gelirinin yüzde 15'ini doğrudan gelir desteği olarak vatandaşlarına dağıttı ama Erdoğan önerimizi dinlemedi. Onun yerine millete IBAN numarası atıp para istedi. Başka ülkeler gibi bütçeden destek vermek yerine, milli gelirimizin yüzde 10'u kadar millete kredi verdi. Gelişen ve yükselen ekonomiler liginde vatandaşlarını krizde en fazla borca batıran yönetim Erdoğan sahsım hükümeti oldu. Erdoğan zaten şahsım rejimiyle devleti yönetilemez hale getirmişti. Ülkenin rezervlerini eriterek milleti borca batırarak zaten ekonomiyi krize sokmuştu. Bunların üzerine, salgında daha fazla borç vererek sorunları gizlemeye kalkınca büyük bir buhrana sebep oldu. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Gerçekler gizlenemiyor."

Öztrak, dünyada birçok ülkenin salgın sürecinde esnafa "Salgında ne kaybettiysen hepsini bütçeden telafi ediyorum." dediğini aktararak, şunları söyledi:

"Bu ülkeler orta direk çökerse tüm toplumun çökeceğini çok iyi biliyorlardı. Bu gerçeği bir tek Erdoğan bilmiyor. Borca batırdığı yetmezmiş gibi şimdi de fahiş zamlarla esnafımıza yüklendikçe yükleniyor. Esnafa işkence yapıyor. Daha düne kadar dükkanına 4 bin-4 bin 500 lira elektrik faturası gelen esnaf bugün 7 bin-7 bin 500 liralık elektrik faturalarıyla karşılaşınca ne yapacağını şaşırıyor. Esnaf; 'Ben sattığım kahveye zam yapmaya utanıyorum ama bana bu faturayı gönderenler hiç utanmıyor' diye feryat ediyor."

Bir ürünün vergisinin ederinden fazla olamayacağını vurgulayan Öztrak, "Bir gecede devlet fiyatını belirlediği mallara iki katından fazla zam yapmaz. Bu olsa olsa haraç olur. Milletten haraç almak da siyasi eşkıyalıktır. Yılbaşı gecesi yapılan zamlar siyasi eşkıyalığın daniskasıdır. Yüzde 25 doğal gaz zammını, yüzde 127'ye varan fahiş elektrik zamlarını, akaryakıt zamlarını zincir marketler yapmadı. Stokçular yapmadı. Dış güçler yapmadı. Üst akıl yapmadı. Bu zamları Recep Tayyip Erdoğan yaptı." dedi.

Artık AK Parti'ye üye vatandaşların da "açım", "işsizim" diyerek parti toplantılarında kendi milletvekillerine bağırmaya başladığını belirten Öztrak, şöyle konuştu:

"Adıyaman'da AK Parti'ye üye, AK Parti için sandık görevlisi olmuş, sandığı beklemiş, AK Parti iktidarına inanmış, onun için koşturmuş bir vatandaşımız, AK Parti Grup Başkanvekilinin katıldığı bir toplantıda 'açım' diyerek feryat etti. Bu feryadı tüm Türkiye duydu ama kalbi mühürlenenler duymadı. Feryadın sahibini yaka paça salondan dışarı attılar. Yetmedi, 'Bu ses, milletin sesi değil' diyerek, dertli çiftçimizi, bir de milletten saymadılar. Merhamet masum olduğu için her kalbe misafir olmazmış ama ne olursa olsun. Milletin vekilliğini yapanlar, milletin sesini dinlemekle görevlidir. Bugün ülkemizde açlık, işsizlik, yoksulluk, o partili, bu partili dinlemiyor."

Kura endeksli faiz desteğinin Hazine'ye olası maliyetinin ortaya çıkmaya başladığına dikkati çeken Öztrak, şunları kaydetti:

"23 Aralık'ta Merkez Bankasının açıkladığı dolar kuru 11 lira 64 kuruştu. Bugün 13 lira 59 kuruş civarında. Kur hiç değişmese 23 Mart'a kadar bu seviyede kalsa bankaya 1 milyon yatıran biri 167 bin 526 lira dövize endeksli faiz alacak. Ticari banka bu faizin sadece 42 bin 500 lirasını verecek. Geriye kalan 125 bin liralık faizi Hazine ödeyecek. Yani banka 1 lira faiz veriyorsa Hazine bunun üstüne 3 lira da faiz desteği koyacak. Cumhuriyet tarihimizde ilk defa devletin Hazinesi özel bankaların ödeyeceği faize kefil yapıldı. Faiz lobileri ve zenginler bir defa daha kazandı. Bu ülkede 1 milyon lira ve üzerinde mevduat sahibi olan 461 bin 917 mudi var. Bunların üçte ikisi 'kura endeksli TL mevduata' katılsa, Hazinenin sırtına üç ayda binecek yük 38 milyar 501 milyon lira yapar. Peki, bu yılın tamamında iki milyon çiftçi ailesine verilecek tarımsal destek ne kadar? 25 milyar 834 milyon lira. Bir yanda bir avuç zengine, 38 milyar 501 milyon lira, diğer yanda milyonlarca çiftçimize 25 milyar 834 milyon lira. Bir avuç zengine Hazineden aktarılacak kaynak geçimini çiftçilikten sağlayan milletimizin ekmeğini üreten milyonlarca yurttaşımıza verilecek kaynağın 1,5 katı. Adalet bunun neresinde?"

Parti olarak istikrar içinde hızla büyümeyi, topyekun zenginleşmeyi sağlayacak yepyeni düzeni getirmeye kararlı olduklarını dile getiren Öztrak, şöyle devam etti:

"Biz ülkemizi içine düştüğü güven bunalımından 'Üç Yeni K' ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veren yeni bir stratejiyle çıkaracağız. Nedir bu 'Üç Yeni K'? Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar. Özellikle ekonomi yönetiminde 'ehliyet' tek ölçümüz olacak. Bu ülkenin liyakatli insanlarını seferber edeceğiz. Kimse dışlanmayacak. Kimse ötekileştirilmeyecek. Senden, benden diye ayrım artık bitecek. Namuslu, dürüst, liyakatli her bürokrat baş tacımız olacak. Biz bu politikalarla ülkemizin hızla, sürekli bir kalkınma sürecine gireceğini görüyoruz. Bizi orta gelir tuzağından bu politikaların çıkaracağını da görüyoruz. Yine bu politikalar, ülkemizi küresel arenada hak ettiği yere taşıyacak. Türkiye'de ilk 6 ayda iklim değişecek. Hayat bayram olacak. Yeniden gülümseyeceğiz. Biz hazırız. Ülkemiz hazır. Sandık çok kısa bir sürede milletin önüne gelecek. Son sözü de milletimiz söyleyecek."

Bir teröristle fotoğrafları çıkan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ile ilgili fezleke konusunda CHP'nin tavrıyla ilgili bir soruya Öztrak, "Geçen hafta tutumumuzu çok net ifade etmiştim. Terör bizim kırmızı çizgimizdir diyerek, gereğini de yapacağımızı söylemiştik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak elinde silah olan bir teröristle yan yana fotoğraf çektirmeyi asla kabul edemeyiz. Tekrarlıyorum, gereğini yaparız." cevabını verdi.

"Gereği" derken tam olarak neyi kastettiğine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'nin terör örgütüyle kol kola olduğu yönündeki açıklamalarına ilişkin soruyu Öztrak, şu şekilde yanıtladı:

"Terör kırmızı çizgimiz diyorsak, elinde silahla poz veren bir teröristle fotoğraf çektirmeyi kabul etmeyiz diyorsak, ardından da gereğini yapacağız diyorsak, meramımızı herhalde çok açıkça anlatıyoruz. Lafın tamamı akıllıya söylenmez. Erdoğan'ın partimizi terörle iş birliği suçlamasına gelince Kuvayımilliye'den, Müdafaa-i Hukuk'tan neşet eden Cumhuriyet Halk Partisine böyle bir suçlamada bulunmak kendini bilmezliktir, hadsizliktir, deli saçmasıdır. Kişi karşısındakini kendi gibi bilirmiş. Bugün bu ülkede bütün terör örgütleriyle işine geldiğinde kim kol kola girdi? Kim aynı yağmurda ıslandı? Kim 'ne istediniz de vermedik' dedi? Kim Oslo'da pazarlık masaları kurdu? Şehirlere tüneller kazılırken, bombalar yığılırken, kim valilere 'aman dokunmayın' dedi? Kim oy almak için terörist başının kardeşini devletin televizyonuna çıkardı, terörist başının mektubunu okuttu? Kim daha geçen hafta İmralı'daki terörist başına hakim cübbesi giydirmeye kalktı? Bunları milletimiz görüyor. Ne yapıldığını da gayet iyi biliyor. Bu ülkede terörle mücadele değil, müzakere eden; işine geldiğinde de iş birliği yapan Recep Tayyip Erdoğan'dır."