Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, Türkiye'yi 19 yıldır hakka, hakikate, hakkaniyete dayalı bir demokrasi ve kalkınma anlayışıyla yönettiklerini söyledi.

Türkiye'de bu kavramlardan nasibini almamış bir zihniyetin hep olduğunu ve bundan sonra da olacağını dile getiren Erdoğan, "Tek parti faşizmiyle başlayıp darbeler ve vesayet dönemiyle süren, dışarıdan aldığı destekle kendini milli iradenin üstünde gören, gerektiğinde terör örgütleri dahil her tür şer şebekesiyle iş birliğine giren bu zihniyet her defasında milletimizin irfanına ve izanına çarpmıştır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 8 yıldır yaşanan her hadisede Türkiye'nin ve milletin aleyhine konum alan bu zihniyetin ekonomide yaşanan büyük değişimi de aynı sinsilikle mecrasından saptırmaya çalıştığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hep söylüyorum, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme, hedef bu. Bu zihniyet yüksek faizle ekonomiyi soğutmak, küçültmek ve dolayısıyla istihdamı azaltmak istiyor. Biz, 'Türkiye siyasi, sosyal, ekonomik, askeri her alanda bölgesel ve küresel güç haline gelsin' diyoruz, bu zihniyet ülkemizi tüm siyasi ve ekonomik iddialarından vazgeçirerek eskiye döndürmek istiyor. Biz, 'Ülkemizi büyüterek, işsizliği azaltarak, cari fazla yoluyla insanlarımızın refahını yükselterek enflasyonu düşüreceğiz' diyoruz, bu zihniyet IMF reçetelerini dayatarak, dışa bağımlılığı artırarak Türkiye yeniden siyasi ve ekonomik boyunduruk altına sokmak istiyor."

Gelişmiş ülkeler 2008 finans krizine girdiklerinde birilerinin Türkiye için de felaket senaryoları yazmaya başladıklarını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz bu krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini söylediğimizde yine birileri bunu istihza ile karşılamıştı ama Türkiye sadece bu krizin kendisine teğet geçmesini sağlamakla kalmamış, hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Salgın döneminde de yine benzer bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü geçen yıl biz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. Bu yılki büyüme oranımız çoğunluğu sanayi üretimine ve 221 milyar doları bulan ihracatımıza dayalı olarak çift haneli rakama doğru gidiyor."

Erdoğan, önlerinde zorlukların da bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatları kaynaklı fiyat yükselişleri. Bir süre sonra ben inanıyorum bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalkması bizim de önümüzü daha rahat görmemize imkan sağlayacaktır. Gelişmiş ülkelerdeki üretici fiyatları ile tüketici fiyat enflasyonları arasındaki büyük fark bu ekonomileri bir süre daha sarsmayı sürdürecektir. Bu tablo bize aynı zamanda ülkemizin üretim ve ihracat konusundaki hedeflerine ulaşması için ihtiyacımız olan zamanı da kazandıracaktır. Sanayi kapasitemizi hızla geliştirirken düşük faiz ve dengeli kur ile üretimi ve istihdamı adım adım daha ileriye taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır."

"Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum"

Ne yaptıklarını, nasıl yapacaklarını, nereye gideceklerini ve ne elde edeceklerini bildiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum. Türkiye'nin asırlardır defalarca teşebbüs ettiği ancak her seferinde yarım kalan, hatta geriye giden büyük kalkınma hamlesinin önü inşallah bu defa kesilemeyecektir. Gelişmiş ülkeler arasındaki hakkımız olan yeri aldığımızda bugünleri büyük bir başarı hikayesinin önemli safhalarından biri olarak hep birlikte hatırlayacağız." dedi.

Türkiye'nin geçmişte hep başkalarının reçeteleriyle sıkıntıları çözmeye çalıştığını belirten Erdoğan, "Bu defa dünyadan ve kendimizden çıkardığımız dersler ışığında bilimin, aklın, gayretin ve inancın desteğiyle kendi hikayemizi yazıyoruz. Daha öncekilerden farklı olarak bu hikayeyi güçlü bir altyapı, güçlü bir kamu düzeni, güçlü bir kamu maliyesi, güçlü bir özel sektör, güçlü bir nitelikli insan kaynağı, güçlü bir azim eşliğinde hayata geçiriyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hızla devasa bir işsizlik krizine doğru doludizgin gittiği bir dönemde biz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı politikalarımızla vatandaşlarımızın işlerini, aşlarını, geleceklerini güvence altına almaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin gerektiğinde 40 milyona kadar çıkabilecek iş gücünün her birine bu imkanı sunmak istediklerini ifade eden Erdoğan, istihdamdaki her artışın milli gelire de yukarı yönlü katkıda bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cari açığı da cari fazlaya döndürdüklerinde bu artışı gerçekleştirmek için gereken kaynağın kendiliğinden ortaya çıkacağını belirterek, şunları kaydetti:

"Bunun için iş insanlarımızı, girişimcilerimizi, sanayicilerimizi, işletmecilerimizi, çiftçilerimizi çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Ülkemizin dünya pazarlarından aldığı payı katlayarak artıracağız. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda 14 trilyon dolara yakın milli gelir üretmiş, bunun da dörtte birini yatırıma kullanmış bir ülke olarak hedeflerine ulaşabilecek güce, imkana, kalibreye, kapasiteye sahiptir. Amacımız ülkede 1-2 yıllık zahirde geçici bir istikrar değil, kalıcı üretim, kalıcı istihdam, kalıcı refah sağlamaktır. Bu süreçte ödediğimiz bedeller elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır.

Dar gelirliler, ücretliler, emekliler başta olmak üzere milletimizin her kesiminin üzerine binen yükleri azaltmak için gereken adımları birer birer atıyoruz. Kamu işçileri ve memurların maaşlarında yapılan artışların ardından asgari ücret düzenlemesinde de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Uyguladığımız sosyal devlet ve kapsamlı sosyal yardım politikalarıyla bugüne kadar ülkemizde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız."