2013'teki Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararının bozulmasının ardından Çağlayan Adliyesi’nde görülen üçüncü Gezi Parkı davasının karar duruşması sonucunda Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, 16 kişiye ise 18’er yıl hapis cezası verildi.

Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Yiğit Ekmekçi, Hakan Altınay ve Mine Özerden’in tutuklanmasına karar verildi. 'Gezi'de verilen hapis cezası kararı birçok siyasi isim tarafından 'hukuksuz' olarak nitelendirildi.

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi Davası’nda Osman Kavala ve 16 sanığa verdiği hapis cezalarına ilişkin bugün yazılı bir açıklama yaptı.

Poyraz’ın konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyle:

'DÖNEMİN FETÖ’CÜ EMNİYET, YARGI VE MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN VARESTE TUTULMASINI TARİHE NOT DÜŞÜYORUZ'

Türk Silahlı Kuvvetleriyle, Emniyet teşkilatıyla, istihbarat birimleriyle, tarafsız ve bağımsız yargısıyla ve diğer tüm kurumlarıyla uzun yıllara sari ‘Terörle Mücadele Deneyimi’ olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm bu tecrübelerine rağmen; 2013 yılından bugüne kadar yani 9 yıl sonunda soruşturma ve kovuşturmada mahkeme ancak dün bir karar verebilmiştir.

Nitekim; tüm Türkiye’nin gözleri önünde ve yakından takip ettiği ‘Gezi’ sürecinin vatandaşlarımızın çevre duyarlılığı ile ortaya koydukları bir demokratik tepki olduğu, dönemin iktidarının gözbebeği olarak muhafaza edip, ne istedilerse verdiği FETÖ mensubu emniyet, mülki idare ve yargı mensupları ile terör örgütleri tarafından enfekte edildiği gerçeğinin göz ardı edilmesini, dönemin FETÖ’cü emniyet, yargı ve mülki idare amirlerinin ise bu süreçten vareste tutulmasını da tarihe not düşüyoruz.

'HUKUKA VE ÜLKEMİZİN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DURUMA İLİŞKİN ENDİŞELERİMİZ DERİNLEŞMİŞTİR'

Kamuoyuna açık kaynaklardan alınan bilgiler ışığında mahkeme tarafından 9 yıl sonra öyle bir karar verilmiştir ki; daha önce ‘Hükümeti Devirmeye Kalkışmak’ suçundan beraat kararı alan şüpheli Müebbet Hapis Cezası ile cezalandırılmış, beraat kararı aldıktan hemen sonra ‘casusluk’ suçundan tutuklanan aynı şüpheli ‘casusluk’ suçundan beraat etmiştir. Yargılamayı yapan heyetten bir üyenin tane tane yazdığı muhalefet şerhini okuduğumuzda ise adalet duygusuna, vicdana, hukuka ve ülkemizin düşürüldüğü duruma ilişkin endişelerimiz derinleşmiştir.

'İSTİNAF, YARGITAY, ANAYASA MAHKEMESİ VE AİHM SÜREÇLERİ VARDIR'

Kararı veren heyetin gerekçeli kararını görmeden, deliller ve değerlendirmeyi okumadan lehe ve aleyhe manşetler üzerinden ithamda bulunmak elbette doğru değildir. Ancak medyaya yansıyan muhalefet şerhindeki hususlar doğru ise; yargının tarafsız ve bağımsızlığına müdahaleden daha da ötesi bizzat yargılamayı yapan yargı mensuplarının, muhakeme yetki ve yeteneklerini terk ettikleri anlamına gelir ki, bu daha da vahim bir durumu ortaya koymaktadır. Ancak, İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçleri vardır. Hukuka, adalete, yargının bağımsız ve tarafsızlığına inanan ve mesleki duruşlarını hatta hayatlarını buna hasretmiş yargıçların böyle bir kararı objektif bir şekilde değerlendireceklerine olan umudumuz ve inancımız devam etmektedir.”