Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bugün siyaset ülkemizde ikiye bölünmüştür. Bir yanda hizmet icraatleri, bir yanda yalan dolan, iftira...

Yapılan her icraati eleştirenler olsa da, ülkemizde yollar, köprüler, havaalanları yapılmaktadır. Ekonomik büyüme için sağduyulu adımlar atılmaktadır. İnanıyorum ki pazarda, markette ve diğer alanlarda insanımızın refahını koruyacak, fiyat artışlarının önüne geçilecektir."

Temelsiz sızlanmalar mantıklı değildir.

Açılan Rize-Artvin Havalimanı'nın hayırlı olmasını diliyor, Karadeniz insanlarımıza sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bu çalışmaya emek veren herkese teşekkür ediyorum. Açılışa katılan sayın İlham Aliyev'e de teşekkür ediyorum. Türkiye ve Azerbaycan, iki devlet tek milletiz. Ayrımız gayrımız yoktur çünkü biz Türk milletiyiz.

Siyaset yapmanın bir ahlakı, ilkesi olmalıdır. Sorarım size, sevincimiz aynı değilse acımız nasıl aynı olacak? Türkiye'ye yatırımlar kazandırmanın ne yanlışı var? Ama ülkenin gelişmesine tahammülsüz bir muhalefet anlayışı var. Oysa Türkiye hepimizindir. Bu muhalefet ziyandır, yabancıların muhbiridir."

Türkiye'nin ayak bağı olan zillet ittifakının, bu çarpık zihniyetin iktidara gelmesi zaten mümkün değildir. Marjinal il başkanları için de kararı adalet vermiştir. Ama bunlar İstanbul'da şov sahnesine çıkmıştır. Ben yine İstanbul'a yalın ayak yürür diye bekledim. Bu kişi Türk devletine seri katil demiş, suç işlemiştir. Cumhurbaşkanımıza ağza alınmayacak şeyler söylemiştir. Kılıçdaroğlu açıklamalıdır, devlete seri katil denmesine ne diyorsun? Susma Kılıçdaroğlu, devlete seri katil demek namertliktir diyebilir misin? Diyemiyorsan sen de bu suça ortaksın."

Sayın Kılıçdaroğlu, zalimi görmek istersen, Türkiye düşmanlarıyla çektirdiğin fotoğraflarına, aldığın talimatlara bak. Türk milletinin her ferdi onurludur.

CHP İl Başkanı'nın suçu belirlenmiş, seçim kanunu gereğince siyasi hayatına son verilmiştir. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak duurmundadır. Tunceli'de bir milletvekilinin askere taş atması da suçtur. Askerimize, polisimize taş atmak kabul edilemez, herkes haddini bilsin. Alemde şer, oğuzda er tükenmez. Ne devletimiz, ne milletimiz sokak serserilerine teslim edilmeyecektir."

Eylül'de siyasi çalışmalarımızın üçüncü etabına geçmiş olacağız. Şu anda da çalışan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bunların karşılığını muhakkak göreceğiz."

Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışma ortamının tehdit yaratan gelişmelere fırsat sağladığı biliniyor. Bu konuda silahların susması için yegane çaba gösteren ülke Türkiye'dir. Moskova ile Kiev arasında barış köprüsünün imşası için henüz umutlar solmamıştır. Ama savaşı destekleyen uluslararası kuruluşlar da gözümüzden kaçmamaktadır. Silah baronları ve kan tacirlerine karşı buna dur denmelidir. Bilhassa ABD'nin öncülük yaptığı Batı bloğunun da dahil olduğu, üçüncü dünya savaşı provası yapılmaya çalışılmaktadır.

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olması konusunun tartışmaya açılması krizi büyütmektedir. Ukrayna'da savaş sürüyorken Rusya'yı daha da kışkırtmak dünya barışını hedefleyen bir strateji değildir. Bu iki ülkenin NATO'ya girme sürecinin bize göre üç ayaklı sakıncası vardır. İlk olarak, Rusya kışkırtılmış olacaktır. Savaşın büyüme ve coğrafi olarak genişleme ihtimali söz konusudur. İkinci olarak, bu ülkelerin Türkiye düşmanlarını kucakladığı bilinmektedir. Bize masal anlatmasınlar. Viking mantığı vandal mantığıdır. Terör örgütlerine verilen destekleri düşünürsek onlarla nasıl bir güvenlik birliği içinde bulunalım! Onlara nasıl itibar edelim! Finlandiya ve İsveç'in bekleme odasına alınması en makul seçenektir. Üçüncü olarak, Batı Avrupa'ya yüklenen ağırlık Doğu'ya kaldırılacaktır. MHP, bu üyelik tartışmasına olumsuz bakmaktadır."

NATO'nun genişleyici politikasına girmesi konusunda tavrımız bellidir. Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes barışımı tesis edilmeden, NATO'ya yeni üye katılımı güven ortamını bozacak, var olan değerleri ezecek, Rusya'yı daha provokatif bir tavra itecektir. Türkiye demokrasinin, insan haklarının yanındadır, mazlumların da her zaman davacısıdır."

Atatürk'ün dediği gibi "Geldikleri gibi giderler." O bize bağımsızlığımızı kazandırdı. 103 yıl önce Samsun'a çıktı ve başardı. Türk milleti, onun liderliğinde kendisini zincire vurmak isteyenlere karşı savaştı. Bu savaş haklı ve meşruydu. Ne kadar övünsek azdır, ne kadar gururlansak yetersizdir. Şimdi milli beka için sergilediğimiz sağduyulu tutumu kimse zaaf olarak görmemeli, sonu fena olacak hataya düşmemelidir. Ne mutlu Türk'üm diyene seslenişi bizim gururumuzdur. MHP, Samsun'a çıkan fikirdir, düşmanı mahveden kahramanlığın varisidir. Manda ve himaye çağrılarını düşmanla birlikte bozguna uğratan ataların evladıdır. Samsun'da başlayan tarihi yolculuk gün gelmiş cumhuriyetle taçlanmıştır. Fakat o düşmanlık bitmemiş, ülkeyi bölmek adına maşalar kullanılmıştır. FETÖ, PKK maladır, zillet ittifakı da maşalığa heveslidir. Ben gençlerimizin dünün saygın hatıralarına sahip çıkacağına inanıyorum."