Çınar Ayser ÇINAR / Pazartesi Söyleşileri’ne bu hafta konuk olan HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, HDP’nin eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve birçok ismin yargılandığı 6-8 Ekim Kobani olaylarına dair, ‘’Kim olursa olsun, yargılanan kişi bize karşı bir suç da işlemiş olsa hiç fark etmiyor herkes adil bir şekilde yargılanmalı, hiç kimsenin siyasi kimliği veya statüsü ona bir suç işleme özgürlüğü vermeyeceği gibi aynı şekilde hiç kimse siyasi kimliğinden ve görüşünden dolayı haksızlığa da uğratılmamalıdır. Ölçü budur. Adalet ve adil yargılanma herkes içindir. Ama herkes hesabını da versin’’ ifadelerini kullandı.

Seçimde herhangi bir ittifakta yer alıp almayacaklarına ilişkin ise Yapıcıoğlu, ‘’İlkelerimize uygun bir ittifak teklifi gelir ise olabilir, bir ittifakta yer alabiliriz ama şimdiden herhangi bir ittifaka angaje olma durumumuz yok. Herhangi bir ittifak ile anlaşmış değiliz’’ dedi.

HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yeni anayasa tartışmaları, erken seçim, ittifaklar meselesi, 6-8 Ekim Kobani olayları ve Taliban heyetinin Ankara ziyaretine ilişkin Yeni Journal’ın sorularını yanıtladı.

TÜRKİYE BU AYIPTAN KURTULMALIDIR!

Bir yandan ‘’Yeni Anayasa’’ tartışmaları sürerken, diğer yandan da siyasi partiler tam gaz çalışmalarına devam devam ediyor. Sizce yeni bir anayasa gerekiyor mu?

Aslında bizim parti programımızı incelerseniz oradaki müstakil başlıklardan bir tanesi yeni bir anayasa ve millet iradesi. Biz parti kurduğumuz günden beri mütemadiyen diyoruz ki, Türkiye 1982 yılından beri askeri cuntanın yapmış olduğu anayasa ile idare ediliyor. Mutlaka Türkiye bu ayıptan kurtulmalıdır. Neticede 20 defa değişiklik yapılmış olsa ve maddelerin üçte ikisinden fazlası değişmiş olsa da bu halen bir cunta anayasasıdır ve mutlaka yeni bir anayasa gereklidir. Son dönemde memlekette yapmış olduğumuz gezilerde basınla bir araya geldiğimizde bu konuya da yer ayırıyoruz. Fakat şu anda görünen bugünkü siyasi tabloda yeni bir anayasa mümkün görünmüyor. Yapılamamasının en büyük nedeni partilerin takındığı tavırlardır. İş söze gelince bütün partiler bu anayasadan şikayetçi, değişmesini istiyor ama herkes başından beri kırmızı çizgilerini masanın üzerine koyuyor ve bu bir tıkanıklığa sebebiyet veriyor.

Biz de çözüm odaklı diyoruz ki, bu sert üslubunuzu bırakın, bir araya gelip konuşabilmek için kırmızı çizgilerinizi cebinizde tutun. Herkesin kırmızı çizgileri vardır, herkesin olmazsa olmazları vardır. Olabilir ama eğer bu bir ‘toplumsal mutabakat’ ise o zaman ‘milletin mutabakatı’ gerekir. Millet adına o masada oturacak olan kimlerse başta siyasi partiler olmak üzere herkesin kendinden yeri geldiğinde veya icap ettiğinde bir taviz vererek veya karşıdakine bir adım daha yaklaşarak ortak noktada buluşmak için bir çaba içerisinde olması lazım. Fakat maalesef başta Hükumet sistemi ile ilgili olarak Cumhur İttifakı bileşenleri diyor ki başkanlık sistemi bizim tartışılmazımızdır. Mutlaka bu sistem devam edecek diyor. Muhalefet de diyor ki; hayır güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmez ise yeni anayasayı biz tartışmayız. Ama sistem böyle devam da edecekse bazı değişiklerle ya da değişecekse mutlaka anayasa ile değişmesi lazım. Ancak anayasa ile bu mümkündür. Anayasayı değiştirmeden siz hükumet sistemini değiştiremezsiniz. O nedenle biz diyoruz ki bu yeni anayasa yapım süreci aslında mümkündür ama bu süreç siyasi partiler için bir samimiyet testidir. Maalesef bu samimiyet testinden çok kişi sınıfta kaldı.

ERKEN SEÇİME GİTMEK İÇİN İKİ ŞART VAR

Bir diğer gündem konusu ise erken seçim meselesi, Türkiye erken seçime gider mi? Ya da şöyle sorayım; Türkiye erken bir seçime hazır mı? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye erken seçime gider mi? Erken seçime gitmek için iki şart var; bir ya Cumhurbaşkanı karar alacak ve bu karar uygulamaya konacak ya da Meclis kararı verecek. Meclis’te böyle bir kararın alınabilmesi için de 360 milletvekilinin imzası gerekli. Beşte üçlük bir çoğunluk gerekir. Peki muhalefette böyle bir çoğunluk var mı? Yok. Hem AK Parti hem de ortağı MHP seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı da ısrarla bunu söylüyor. Hükumet ve parlamentoda destekleyen çoğunluk aynı şeyi söylüyor. Bu şartlar altında yeni bir seçim kararı alınması ya da kanundaki tabir ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi mümkün görünmüyor.

Ancak şu hususu unutmamak gerekiyor, kanaatimce Sayın Cumhurbaşkanı’nın iki kez Cumhurbaşkanlığı yapmış olmasından dolayı 3. kez aday olamayacağına dair itirazlar, seçimler yaklaştıkça alevlenecektir. Bu gündem ısınınca belki bu meşruiyet tartışmasının önünü kesmek için Meclis tarafından böyle bir karar alınması mümkün olabilir. Yani tek ihtimal bu görünüyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na göre iki dönem Cumhurbaşkanlığı yapmış olan birisi 2. dönemini tamamlamadan Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilirse 2. dönemi tamamlamamış olduğu için mevcut Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilir. Bu ihtimal belki biraz öne çıkabilir. Dediğim gibi muhalefetin bunu çok fazla öne çıkarması durumunda belki bir ihtimal olanak var. Ama şu andaki tabloya göre Hükumet erken seçim kararı alırsa bunun aleyhine olacağını düşünürse gitmez. Şu anda öyle bir tablo var. Ekonomi biraz toparlanıyor düşüncesiyle, halkın memnuniyetsizliği azalır diyorsa Hükumet seçimlerin zamanında yapılması için elindeki bütün kartlarını oynar.

İLKELERİMİZE UYGUN BİR TEKLİF GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ

Seçimlerde herhangi bir ittifakta yer alacak mısınız?

Biliyorsunuz 2018 seçimlerinde biz tek başımıza yer aldık. Yaygın bir kanaat var, sanki Cumhur İttifakı’nın bir bileşeniymişiz gibi ama hayır, biz tek başımıza iki ilde bağımsız adayla, diğer 79 ilde ise tam liste verilmek suretiyle Türkiye'nin her tarafında seçimlere girdik. Herhangi bir ittifakta yer almayan üç partiden birisi HÜDA-PAR’dı. Bu, HÜDA-PAR bundan sonra da hiçbir ittifakta yer almaz demek değildir. İlkelerimize uygun bir ittifak teklifi gelir ise olabilir, bir ittifakta yer alabiliriz ama şimdiden herhangi bir ittifaka angaje olma durumumuz yok. Herhangi bir ittifak ile anlaşmış değiliz.

İTTİFAKLAR MESELESİ GÜNDEME GELMEDİ

Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün vefatından dolayı dün Saadet Partisi’ne taziye ziyaretinde bulundunuz. Temel Karamollaoğlu ile görüşmeniz nasıl geçti, neler konuşuldu?

Gizli kapaklı bir şey konuşmadık. Basına kapalıydı ama bizim yaptığımız bir taziye ziyaretiydi. Merak ediliyorsa ittifak ile ilgili herhangi bir şey konuşmadık. Millî Görüş’ün çok önemli simalarından birisi vefat etti. Ben aslında geçen hafta taziyeye gidecektim. Taziyeye gelmek için yola çıkacağım zamandan birkaç saat önce babam rahatsızlandı, hastaneye kaldırdılar. Bu yüzden gelemedim. Mazeretimizi bildirdik, gecikmeli bir taziye ziyareti oldu. Görüşmede ittifak meselesi gündeme gelmedi. Şimdiden ittifakları konuşmanın doğru olmadığı görüşündeyiz.

HERKES ADİL BİR ŞEKİLDE YARGILANMALI

Geçtiğimiz hafta 6-8 Ekim olaylarının yıldönümüydü. HDP’nin eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve birçok HDP’li isim yıllardır bu davadan yargılanıyor. Bu konuya ilişkin yorumunuz nedir?

6-8 Ekim saldırıları ile ilgili ben isim vererek şu suçludur, bu suçludur, nitelendirilmesi yapmayı doğru bulmuyorum. Ben bir hukukçuyum. Ben dosyayı bilmeden, elimde delil olmadan. Ama şunu biliyorum 6-8 Ekim’de eğer aynı anda memleketin çok farklı yerlerinde organize bir şekilde eş zamanlı ve benzer hedeflere bir saldırı oluyorsa akıl şunu söyler; bu bir merkezden organize ediliyor. Bizim 25 parti binamız saldırıya uğradı. Bu 25 binanın 6’sı il, 19’u ilçe binasıdır. Bazıları tamamen tahrip oldu. Bizim 12 kardeşimiz katledildi. Allah bir daha yaşatmasın o görüntüleri. Gerçekten çok kötü bir zamandı. Eşzamanlı olmaları ve benzer nitelikte olmaları bize şunu düşündürdü; bunlar organize saldırılar ve bu organizasyonu yapan birileri var. Peki kimdir? Onu ortaya çıkarmak yargının görevidir. Kim olursa olsun, yargılanan kişi bize karşı bir suç da işlemiş olsa hiç fark etmiyor herkes adil bir şekilde yargılanmalı, hiç kimsenin siyasi kimliği veya statüsü ona bir suç işleme özgürlüğü vermeyeceği gibi aynı şekilde hiç kimse siyasi kimliğinden ve görüşünden dolayı haksızlığa da uğratılmamalıdır. Ölçü budur. Adalet ve adil yargılanma herkes içindir. Ama herkes hesabını da versin.

TALİBAN’LA TEMASA GEÇEBİLİRİZ

Kabil’de kontrolü ele geçiren Taliban için partinizden ‘’Geleceğe dair umutları arttırdı’’ açıklaması yapılmıştı. Taliban heyeti dün resmi temaslarda bulunmak üzere Ankara’daydı. Siz şu ana kadar herhangi bir Taliban yöneticisiyle temasa geçtiniz mi? Ya da geçmeyi düşünüyor musunuz?

Bu kuşkusuz bir dış meseledir. Herhangi bir iç mesele değil. Çünkü Taliban Afganistan'a has bir yapı. Taliban'la el-Kaide veya IŞİD karıştırılıyor. Parti sözcümüzün söylemiş olduğu cümlenin eğer önünü arkasını keserseniz her tarafa gidebilir o söz. Daha önce Taliban'ın beş yıllık bir pratiği vardı ve o beş yıllık pratiği bizim tarafımızdan da pek çok kişi tarafından da şiddetli bir şekilde eleştirildi. Biz ilk yaptığımız açıklamada da dedik ki; ABD orada işgalci konumundaydı. ABD’nin oradan çıkarılmış olması iyi olmuştur. Fakat Taliban'ın da eski hatalarına dönmemesi gerekiyor. Ümit ediyoruz Taliban eski hatalarından ders çıkarmış olsun. Taliban'ın ilk yapmış olduğu açıklamalar o ilk döneminden ders çıkarmış gibi bir görüntü veriyordu. Bekleyip göreceğiz, zamanla bu söylenen şeyler bizim ümidimizi arttırmıştır. Tekrar aynı hataların tekrarlanmayacağı yönünde, şimdi de aynı şeyi söylüyoruz. Biz ümit ediyoruz ki Taliban eski hatalarını tekrarlamasın. Çünkü daha önce uzun yıllar süren bir Sovyet işgali, daha sonra iç çatışmalar, ondan sonra Taliban’ın beş yıllık bir yönetimi, o beş yıllık yönetimde yine diğer gruplarla çatışmalar ve arkasından 20 yıllık ABD işgali. 40 yılı aşkın bir süredir Afgan halkı rahat yüzü görmedi. Diyoruz ki artık yeter. Afganistan’ın yer altı ve yer üstü zenginlikleri Afgan halkı için harcansın. Oradaki halk bütün renkleriyle, bütün mezhep ve inançlarıyla, bütün etnik gruplarıyla artık huzur içerisinde yaşasınlar.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yapmış olduğu açıklamalar da bizim ilk yaptığımız açıklama gibiydi. Biz Taliban'a diyoruz ki Afganistan’da yaşayan sadece sizler değilsiniz, sizin bir yorumunuz olabilir İslam’a dair, ama bunun tek yorum olmadığını bilmelisiniz. Başkalarının da farklı bir yorumu olabilir. Eğer bir şey sabitse bütün görüşler de aynı şey düşünülüyorsa, tamam, ondan taviz vermenizi kimse sizden istemez. Ama sizin Müslüman olmanız size herkese kendi yorumunuzu dayatma hakkını vermez. Kaldı ki Gayr-i Müslimler de yaşıyorsa orada, onların da yaşama hakkı vardır. Temas meselesine gelince, bizim Taliban’la herhangi bir temasımız yok, ama bu ilerde olmayacağı anlamına gelmez. Taliban Afganistan’ın yeni hükumetidir. Diğer ülkelerle bizim ilişkilerimiz neyse Afganistan’la da aynıdır. İlişki kurabiliriz elbette. İlişki kurduğumuzda da şu anda size söylediğim şeylerin benzerini veya aynısını söyleyeceğimizden de emin olabilirsiniz.