Volkan ESER/ Saygı Öztürk, vefat eden ağabeyi Vali Refik Arslan Öztürk’ü anlatan ‘Vali Bey’ adlı 25’inci kitabını yayınladı. Doğan kitap tarafından yayınlanan ve tüm kitapçılarda yerini alan ‘Vali Bey’ adlı kitapta yer alan hikayeler, kamu yöneticilerine örnek olacak bir yönetim ve yaşam tarzını anlatıyor. Refik Arslan Öztürk, dürüstlüğün yanında örnek devlet adamlığı kimliğiyle ‘Halkçı Vali’ olarak gönüllerde taht kurmuştu.

Refik Arslan Öztürk’ün vefatından sonra gerek okul arkadaşları, gerek çalışma ekibi ve gerekse de görev yaptığı illerde yaşayan vatandaşlardan gelen mektuplar, gazeteci yazar Saygı Öztürk’ün kitap yazmasına neden oldu. Mektupta anlatılan yaşanmış hikayeler, ‘Böyle bir vali daha gelir mi?’ dedirten cinsten.

Son Babalar, Madalyalı Mahkûm, Menzil, Devletin Derinliklerinde, Belgelerle 28 Şubat, Alaattin Çakıcı ve Okyanus Ötesindeki Vaiz adlı kitaplara imza atan yazan gazeteci yazar Saygı Öztürk, Yeni Journal Genel Yayın Yönetmeni Volkan Eser’in sorularını yanıtladı…

Öncelikle başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin.

Çok teşekkür ederim.

Rahmetli ağabeyinizi anlatan kitabınızı okudum ve ‘Böyle bir Vali bir daha bu ülkeye gelir mi?’ diye sormadan edemedim. Hakikaten kamuda ders olarak anlatılacak özellikler ve ilkeler. Bize ağabeyinizi anlatır mısınız?

Tabi ki, memnuniyetle. Yozgat'ın Sarıkaya İlçesi'ne bağlı Akbucak Köyü'nde dünyaya gelen 13 kardeştik. Aile olarak birbirimize çok bağlıyız. Ama biz, ağabeylerimin görev yaptıkları şehirlere hastalık hariç hiç gitmezdik. Rahmetli ağabeyim Refik Arslan Öztürk, her yönüyle farklı bir kişiydi. Köyümüzde ahırda samanlık içinde eğitim veriliyordu. Köyümüzün ilk okuyanlarındandır abim. Yokluk içinde öğrenimini tamamladı. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra memleketimiz Yozgat'ın Sarıkaya İlçesi’ne geldi ve burada avukatlık yapmaya başladı. Ağabeyim yardımsever biri olduğu için hiç kimseden tek kuruş almadan davalara girdi. Onca dava kazandı kimseden tek kuruş almadı. Yazdığı dilekçelerin bile ücretini almıyordu. Sonra baktı ki böyle olmuyor Kaymakamlık sınavına girdi. Önce Kaymakam sonra Vali oldu. Valilik yaptığı şehirlerde halkla bütünleşir, şehrin öncelikli sorunlarını çözerdi. Mesela Bilecik’te 6 ilçede organize sanayi bölgesini kurdu. İnsanların iş sahibi olmasını sağladı. Devletin parasının harcanmasında çok cimriydi. Devletin tek kuruşunu harcatmaz muazzam tasarruf yapardı. Biriktirdiği kuruşları yatırım alanları için kullanırdı. Makam aracına binmez, koruma kullanmazdı. Manisa Valiliği görevinde evden vilayete otobüsle giderdi. Aktif, valilik görevindeyken Ankara’da yapılan valiler toplantısına kendisi biletini alarak otobüsle giderdi. Liyakate çok önem verirdi. Ağabeyim görevdeyken bir bakan arıyor. Bakan diyor ki; ‘Vali bey filan kişiyi özel idare genel sekreteri olarak atayın’ ağabeyim de, ‘Hayır efendim ismini verdiğiniz kişi bu görevi yapamaz’ diye cevap veriyor. Bakan da diyor ki, ‘Eğer atama yapmazsanız çok üzüleceksiniz’, ağabeyim de diyor ki ‘Ben devletim için üzülürüm’ ve 15 gün sonra ağabeyim valilik görevinden alınıyor. Niğde Valiliği görevinden ayrılırken veda ziyaretine çıkıyor ağabeyim. Niğde’de meşhur bir fırıncı var Yaşar usta, ağabeyim diyor ki; ‘Niğde’de ekmeğimiz bu kadarmış.’ Yaşar usta o günden sonra ağabeyime gittiği her şehirde ekmek gönderdi.

Ben dahil birçok kişi bu kitaptan sonra merhum Refik Arslan Öztürk’ün ağabeyiniz olduğunu öğrendi. Bu kitabı neden ağabeyiniz vefat ettikten sonra yazdınız?

Ben ağabeyimin hastalığı dışında görev yaptığı şehirlere hiç gitmedim. Dedikodu olmasın diye. Olur ya belki bir yanlış kişiyle tanımadan bilemeden otururuz laf gelmesin diye hep kaçındım. Rahmetli ağabeyimin vefatından sonra binlerce mektup geldi. Ağlaya ağlaya okudum hepsini ve bu mektuplar kitap yazmama neden oldu. Bu kitaptan sonra insanlar, vali beyin ağabeyim olduğunu öğrendi. Ağabeyimin görev yaptığı şehirlerde binlerce mektup geldi gelmeye devam ediyor. Her birinde yaşanmış hikaye ve anılar var. Lice'den arıyorum, Silopi'den arıyorum, Reşadiye'den bir kaymakam geldi geçti ki, Söğüt ilçemizin unutulmaz kaymakamı diye başlıyor tüm konuşmalar…Bilecik, Niğde, Erzincan, Manisa'dan arayanlar, yazanlar unutulmaz bir valiydi diyorlar. Birlikte görev yaptıklarından unutulmaz anılar dinliyordum. O mektupları okurken, ‘İyi ki senin kardeşinim. Ulan ne ağabeymiş’ dedim kendi kendime ve ağlayarak okuduğum o mektupları kitaplaştırdım. Anlayacağın hem ağladım, hem yazdım.

Bu kitap sayesinde ağabeyiniz daha geniş bir kesim tarafından tanınmaya başlandı. Geri dönüşümler nasıl? Kitabı okuyanlar neler söylüyor?

Geçen bir muhtar aradı, ‘Vali beyin kabrine gittim. Bayrak görmedim. Eğer siz bayrak dikmezseniz ben dikeceğim’ dedi. İnsanlar arayıp, ağladıklarını ifade ediyorlar. Meclis eski Başkanı Sayın Bülent Arınç arayıp, ‘Ya okurken ağladım gelip kitabı imzalatmak istiyorum’ dedi ve geldi. Sağ olsun ziyaretime gelip kitabı bana imzalattı. Aslında bana sadece yazmak kaldı. Kitabın ham maddesi ağabeyim ve onun örnek olacak hayatı. Bana pek bir şey bırakmadı. Vefatından sonra böyle hayırla yad edilmesi beni onurlandırdı. Benim de görevim yazmaktı, yazdım. Kitap şu an en çok satılan kitaplar arasında.

Merhum ağabeyinizin bir minibüs hikayesi var, bize biraz anlatır mısınız o hikayeyi?

Ağabeyimin bütün hayatı ve görevdeyken şiar ettiği ilklerinin hepsi başlı başına insana ders olacak cinsten. Ağabeyim bir gün İzmir ile Çeşme arasında toplu taşıma aracı minibüsle seyahat ediyor. Polisler kimlik kontrolü için minibüsü durduruyor. Ayakta seyahat eden ağabeyimden de kimlik istiyor. Kimliğe bakan polis memuru donup kalıyor. Bilecik Valisi yazan kimliği gören polis, ‘Sayın Valim buyurun sizi biz götürelim’ diye teklifte bulununca ağabeyim ‘Sağ olun ama ben tatildeyken devletin aracına binmem’ yanıtını veriyor. Sonra ben sordum neden ayakta seyahat ettiğini. Bana dedi ki; ‘Ben oturuyordum, yaşlı bir teyze gelince kalkıp yerimi ona verdim.’ Ağabeyim meslek hayatı boyunca tasarrufu hep şiar etti.

Gelen mektuplar arasında sizi en çok etkileyen hangisiydi?

Doğrusunu söylemek gerekirse beni etkilemeyen anı ve hikaye yok. Gelen ve ağabeyimin yazıp arkadaşlarına gönderdiği bütün mektuplar beni etkiledi ve ağlattı. Ağabeyimin Yozgat Lisesi’nden arkadaşı Bekir Demir’e yazdığı bir mektup var. Kendi el yazısıyla. Beni inanılmaz etkiledi. O mektubu size okumak isterim.

Tabi buyurun lütfen…

Bilecik Valiliği görevindeyken yazdığı mektup;

Mektubunuzu az önce aldım. 2 defa okuduktan sonra ‘ihmal eder yazmakta geç kalırım’ korkusuyla hemen başladım. Yaşamımızdan gayet memnunuz. Olmayıp da Allah’tan belamızı mı bulalım. Aldığımız itibara layık olmak muradımdır. Ekmeğimiz helal olmalı, namuslu, erdemli kalmalıyım. Haram yersem yüzünüze bakabilir miyim? Valiliğimin 4. yılını tamamlıyorum. Baya başardık. Cimriliğim sonucu biriktirdiklerim 120 milyarı buldu. 120 milyarın anası 2 milyardı. O parayla büyük büyük fabrikaların kurulması için organize sanayi bölgesi kurdum. 5-6 bin işçi çalışacak. Valiliğe devam ediyoruz. Yüreğimdeki ölçülere göre başarılı sayılırım. Namuslu, dürüst ve alçak gönüllüyüm bu bile yeter diyorum. Muazzam tasarruf ediyorum. Büyük fabrikaların yapılacağı organize sanayi bölgeleri kuruyorum. Hem de 6 tane birden. Bildiğin Yozgat’ta Kırşehir’de belki birer tane bile yoktur. 20 ile 30 bin kişi iş imkanına kavuşacak. İyi bir memurum. İşimi içtenlikle yapıyorum. Namuslu olmayı, güvenilir olmayı erdem sayanlardanım.

Vali Refik Arslan ÖZTÜRK Kimdir?

Refik Arslan Öztürk, 1949’da Yozgat’ın Sarıkaya İlçesi’ne bağlı Akbucak Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, orta eğitimini Yozgat’ta tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduğu dönemde dergi ve gazetelerde karikatüristlik, yazarlık yaptı, ödüller kazandı. Kısa süre avukat olarak çalıştı. Lice, Ömerli, Demirci, Reşadiye, Silopi, Finike ve Söğüt’te kaymakamlık görevinde bulundu. 21 Şubat 1992 – 4 Ekim 1999 tarihleri arasında Bilecik Valiliği yaptı. Farklı bir anlayışla Niğde, Erzincan ve Manisa Valisi olarak ülke hizmetinde bulundu. Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Parlamento, Meclis dergileri tarafından da “Yılın Valisi” seçildi. Devletin bir kuruşunu harcamadan halkla, askerle birlikte çalışarak bulunduğu bölgeleri ihya etti. Yaşamı “Vali Bey” isimli kitapta anlatılan Refik Arslan Öztürk, 14 Kasım 2020’de vefat etti.