Çınar Ayser ÇINAR / Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu CHP’de son günlerde adından sıkça söz ettiren ve son olarak bütçe görüşmelerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile girdiği sert tartışmalarla gündem olan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır…

Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle iktidar partisini sert sözlerle eleştiren Ali Mahir Başarır, ‘’Ekonominin kötü gitmesi, doların yükselmesi, TL’nin değer kaybetmesi bizi mutlu etmez! Biz zaten şu an seçim olsa iktidarız. O yüzden ekonominin ayakta kalmasını, insanların aç kalmamasını istiyoruz. Bu nedenle toplanıp önerilerimizi sunuyoruz. Peki dinliyor mu? Dinlemiyor. Ekonomi kurmaylarımız arasında çok değerli isimler var. Hiç değilse bunlarla oturup siz bir masa oluşturun, çünkü önemli olan memleket’’ ifadelerini kullandı.

Vekil kimliğinin yanı sıra hukukçu kimliğiyle de bilinen Avukat Ali Mahir Başarır, 4 yıldır tutuklu bulunan Osman Kavala’nın ‘saraydan gelen talimat’ doğrultusunda tutuklu olduğunu söyledi. Türkiye’nin ekmek kadar, su kadar, aş kadar adalete de ihtiyacı olduğunu vurgulayan Başarır, ‘’Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tutuklama süresi olamaz! Verilen bu karar yanlıştır, yanlıdır, sarayın kararıdır. Bu bir utanç meselesidir ve bir an önce çözülmelidir’’ şeklinde konuştu.

Ali Mahir Başarır, gündeme ilişkin Yeni Journal’ın sorularını değerlendirdi…

TÜRKİYE BU TABLOYU HAK ETMİYOR!

Türkiye’nin şu an öncelikli ve tek gündemi döviz kurundaki hızlı yükseliş…Ne oldu da döviz kuru bir anda böyle yükselişe geçti? Türkiye ekonomisi bu kadar kırılgan mıydı?

Aslında böyle değildi tabi ki, bu bir süreç ve bunun şifreleri 2017 referandumunda gizli. Niye gizli? Çünkü Türkiye’de yapılan sistem değişikliği ve 3 buçuk yıllık yönetim bu sonucu doğurdu. Bakın ısrarla bunu söyledik; Türkiye’de hukuk güvenliği yok, yargı bağımsız değil, Meclis’i etkisiz hale getiriyorsunuz, Meclis denetim yapamıyor ve tüm yetkileri bir kişiye veriyorsunuz. Bunu 2017’de ısrarla söyledik ve buna rağmen referandum yapıldı. Peki ne oldu? İşte 3 buçuk yılın sonunda Merkez Bankası Başkanı’nı bir muhasebe müdürü gibi gördü, Türkiye’yi bir şirket gibi yönetti, istediği zaman istediği kişiyi atadı. Ekonomi Bakanlığı’na damadını getirdi, damadı aldı başkasını getirdi, sürekli Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirdi ve faiz politikalarında asla bilim insanlarını dinlemedi, bunun sonucunda da bu hale geldik. Bu bugünlük bir olay değil. 3 buçuk yılda Türkiye ekonomisi iflas etti ve bugün de kontak kapatma durumda. Bugünkü tabloya bakın; insanlar akaryakıt kuyruklarında, milyonlarca insan icrada, yüzbinlerce iflas davaları açılmış, asgari ücretlilerin maaşının 5 bin TL’nin altında olmaması lazım ki bu bile yetersiz çünkü bu rakam bile şu an yoksulluk sınırının altında. Emeklinin, çiftçinin durumu ortada. Bakın gübre satışı bile durduruldu ki bu Türkiye’de bir ilk! Türkiye bu tabloyu hak etmiyor ama bu bugünlük bir sonuç değil. Tamamen sistemsel bir sorunla karşı karşıyayız. Tüm yetkiyi tek adama vermişiz, onun bilgisi, görgüsü, tecrübesi de işte bu kadar…

ÜLKE YANGIN YERİNE DÖNDÜ

CHP ve İYİ Parti’nin Ekonomi Kurmayları Türkiye’yi şu anki mevcut durumdan kurtarmak için kolları sıvadı. Yeni kurulan partiler de bu anlamda size destek veriyor, sorum şu; nasıl bir yol, yöntem izleyeceksiniz?

İlk öneri olarak büyük marketlere dedik ki zam yapmayın, biz bunu telafi edebiliriz. Çünkü bu zamlardan dolayı milyonlarca insan aç kalıyor, evine yağ alamıyor, makarna alamıyor, soğan alamıyor. Geçen gün bir AKP’li vekil dedi ya, ‘’Gerekirse tek tek alın’’ diye. Umarım kendisi de tek tek alıyordur. Bakın biz Millet İttifakı olarak şunu söylüyoruz; ekonominin kötü gitmesi, doların yükselmesi, TL’nin değer kaybetmesi bizi mutlu etmez! Biz zaten şu an seçim olsa iktidarız. O yüzden ekonominin ayakta kalmasını, insanların aç kalmamasını istiyoruz. Bu nedenle toplanıp önerilerimizi sunuyoruz. Peki dinliyor mu? Dinlemiyor. Ekonomi Kurmaylarımız arasında çok değerli ekonomistler var; Faik Öztrak, Selin Sayek Böke, Bülent Kuşoğlu, Aykut Erdoğdu gibi önemli isimler. Hiç değilse bunlarla oturup siz bir masa oluşturun, çünkü önemli olan memleket! Ülke yangın yerine döndü. Bu nedenle biz 6 parti (CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi) Türkiye’nin daha iyi yönetilmesini, insanların daha mutlu olmasını istiyoruz. Yurttaşlarımızın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmamasını istiyoruz. Millet İttifakı olarak tek bir önceliğimiz var; o da Türkiye’yi bir kişinin elinden ve bu çıkmazdan kurtarmak!

SEÇİM TALEBİ BİZE HALKTAN GELİYOR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ‘’Seni seçime zorlamak için ne gerekiyorsa yapacağım’’ dedi. CHP’nin bundan sonraki politikası ne olacak? CHP tam olarak ne yapacak?

Öncelikle şunu belirteyim, seçim talebi bize halktan geliyor. Bu talep Millet İttifakı’nın talebi değildir, milyonların talebidir çünkü yönetilemeyen, kontrol edilemeyen bir Türkiye var. Bu nedenle mitinglere başlıyoruz. Buna bir nevi ‘’Umuda Yolculuk’’ mitingi de diyebilirsiniz. Çünkü bu ülkede güneş yeniden doğacak. Vatandaşlarımızı, işçimizi, köylümüzü, öğrencimizi o meydanlara bekliyoruz. Bu talep bize onlardan geldi, biz de harekete geçiyoruz. Şunu da belirtmem de fayda var; kimse bunu yanlış anlamasın, bu bir demokratik haktır. Milyonlar bugün aç ise biz o meydanlara çıkmak zorundayız.

SEÇİM OLACAKSA HEMEN BUGÜN İSTİFA EDELİM

CHP iktidar partisini erken seçime zorlamak için Meclis’ten çekilir mi? Böyle bir ihtimal var mı?

Bu soru sıkça sorulmaya başlandı ancak Anayasa’ya bakmak lazım. Sine-i millete döndüğümüz zaman seçim olacaksa hemen bugün istifa edelim ama biliyorsunuz ki bunun da kararını Meclis veriyor. Biz istifa ettiğimiz zaman eğer seçim kararı alınmazsa burayı boş bırakmış oluruz. Halk bize muhalefet görevi verdi, biz de bunu layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz ve meydanı boş bırakamayız.

TOPLUMSAL BİR UZLAŞI İSTİYORUZ

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Helalleşme’ söylemi epey yankı uyandırdı. Helalleşme kapsamında Sayın Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki günlerde Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceği konuşuluyor, böyle bir hazırlık var mı?

Selahattin Demirtaş’a herhangi bir ziyaret olur mu bunu bilemem, bu Genel Başkanımızın vereceği bir karardır. Bu konuda şu an yorum yapmam doğru olmaz. Ancak helalleşme meselesine gelirsek, lütfen bunu çok geniş kapsamda algılayalım. Helalleşme derken biz toplumsal bir uzlaşıdan bahsediyoruz. Uzun süredir bu ülkede yüzde 51’i alan yüzde 49’u yok sayıyor. Biz diyoruz ki bu ülkenin yüzde yüzünü kucaklayacağız. Bize oy veren vermeyen herkes için bunu diyoruz. Herkese eşit fırsat vereceğiz, mülakatları kaldıracağız, mülakatlarda elenen insanların puanlarına bakıp tekrardan çağıracağız, neden elenmiş bunlara bakacağız. Bakın bu da bir helalleşmedir. Genel Başkanımızın bu çağrısını bir toplumsal uzlaşı, bir huzur çağrısı, barış, kardeşlik çağrısı olarak kabul edin. Kimse bunun altında başka da bir şey aramasın.

CEZA AVUKATIYIM, BÖYLE BİR DOSYA GÖRMEDİM

Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi tarafından bozulduktan sonra yeniden görülen ve Osman Kavala’nın tek tutuklusu olduğu 52 sanıklı Gezi Davası'nın ikinci duruşması Cuma günü görüldü. Mahkeme oy çokluğu ile Osman Kavala'nın tutukluluğuna karar verdi. Birçok yorumcu bu durumun dış baskıları daha da arttıracağı görüşünde. Bir hukukçu olarak siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tutuklama süresi olamaz! Türkiye’nin bugün ekmek kadar, su kadar, aş kadar adalete de ihtiyacı var ve bu adalet herkes için lazım. O yüzden verilen bu karar yanlıştır, yanlıdır, sarayın kararıdır. Yıllarca bu ülkede ceza avukatlığı yaptım, böyle bir dosya görmedim. Bu bir utanç meselesidir ve bir an önce çözülmelidir. Terörle mücadele başka bir şey, bu bambaşka bir şey. Geldiklerinde bu ülkede sıfır terör vardı, 1999-2000 yılları arasında toplamda 20 evladımız şehit olmuş, ama bugün binlerce şehidimiz var. Sınırlarımız da yangın yeri, mutfaklarımız da…Bugün dış politikamız da yangın yeri, hukukta geldiğimiz nokta da…