Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER/Ramazan ile özdeşleşmiş geleneklerden biri olan Karagöz ve Hacivat, usta ellerde hayat bulmaya devam ediyor. Amacının Karagöz ve Hacivat geleneğini devam ettirmek olduğunu dile getiren sanatçı Bahadır Bıyıklı, Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun günümüzdeki yeri ve önemini Yeni Journal’a anlattı.
Sanatçı Bahadır Bıyıklı, sorularımızı yanıtladı:
-Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
- Ben, Bahadır Bıyıklı. Karagöz-Hacivat gölge oyunuyla tanışmam eskilere dayanıyor. 1990’lı yılların ortalarında henüz ilkokula giderken radyoda ortaoyunu ve Karagöz'ü dinledim. Spiker, geleneksel Türk tiyatrosundan bahsediyordu. O kadar içime işlemişti ki hiç unutmuyorum, kendi kendime ben bu işi yapmalıyım dedim. Öğrenim hayatımın sonrasında ilk önce, kursiyer olarak tiyatroya başladım. 2001 yılında ise; profesyonel tiyatro hayatına başladım. Fakat hala kukla ve Karagöz ile tanışma fırsatı bulamamıştım. Hayatımda ilk defa Karagöz ve Hacivat gölge oyunuyla düzenlenen bir kursta tanıştım. Perdenin arkasına ilk geçişimde Karagöz sopasını elime ilk alışımda, ilk Karagöz oyununu izlediğimde, büyülendim. Karagöz-Hacivat yolculuğum işte o zaman gerçek manası ile başladı. Yaklaşık 17 yıldır kendi oyunlarımı, kendi kuklalarımı ve dekorumu hazırlayıp sunmaktayım. 2011 yılında ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yaptığı mülakat ile somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı oldum.
-Bize biraz gölge sanatından bahsedebilir misiniz? Geçmişi, ne zamana dayanıyor?
-Gölge oyunu geleneği, Türklerde Orta Asya’dan göç öncesine dayanır. Bu büyük göçte kendi kültürümüzü Anadolu topraklarına taşımışız. Çin’de 2 bin yıllık bir gölge oyunu geleneği vardır fakat Karagöz diğer hiçbir kültürdeki tiyatro geleneğine benzemez. Kendine has bir üslubu vardır. Karagöz'ün gerçekten var olup olmadığına daha doğrusu zamanında yaşayıp yaşamadıklarına dair birçok rivayet bulunuyor. Bunlardan en meşhuru Bursa’da yaşadıkları ve Ulu Cami inşaatında çalıştıklarına dairdir, bir diğeri de Mısır'ın fethi esnasında dönemin padişahının bir gölge oyunu izlemesi ve bunu benim oğlum da izlesin diye sanatçıyı İstanbul’a getirmesine dayanıyor. Karagöz 600 yıldır bu topraklarda yaşamaktadır. Karagöz- Hacivat gölge oyunu, öyle müstesna bir sanattır ki yüzyıllar öncesinden bugüne kadar bu topraklarda yaşamış tüm insanların konuşmalarını, lehçelerini, kıyafetlerini, renklerini perdede yaşatmış ve göstermiştir. Osmanlı'da Ramazan ayı tam bir festival havasıyla yaşanırmış. İnsanlar, Ramazan ayını coşkuyla kutlar, ibadetlerinin yanında eğlenceyi de unutmazlarmış. Bunun en güzel örneği de Karagöz. Konaklarda saraylarda, kahvehanelerde Ramazan boyunca Kadir gecesi hariç her akşam farklı bir oyun oynarmış. İşte bu alışkanlık günümüze de bu şekilde gelmiş. Aslına bakarsınız, biz 365 gün perde kurup oyunlar oynuyoruz fakat Ramazan'da Ramazan’ın simgesi Karagöz olduğu için daha bir öne çıkıyor. Bu topraklarda hala Karagöz'e yoğun bir ilgi var. Dünya’da her toplumun bir kültür taşı vardır. Bizim kültürümüzün en büyük taşı da Karagöz- Hacivat’tır. Bu iki karakter toplumumuzun ve insanlarımızın her yönünü anlatır. En büyük özelliklerinden biri de içinde hiciv barındırmasıdır.
“Karagöz, bizleri yaşattı”
- Sizce pandemi sahne sanatlarını nasıl etkiledi?
-Dünyada olduğu, sektör olarak biz de pandemiye hazırlıksız yakalandık. Seyirci ile birebir temas ile oynatılan tüm sahne sanatları salgından oldukça etkilendi. Birçok sanatçı dostumuz zor durumda kaldı. Bu uzun pandemi sürecinde birçok proje ile Kültür Bakanlığı’nın sanatçılara dokunduğuna, desteklediğine bizzat şahit oldum. Karagöz öldü, Karagöz’ü yaşatıyoruz gibi sloganlar duyuyoruz ya işte pandemide Karagöz bizleri yaşattı. Yaşatmaya da devam ediyor. Karagöz, yüzyıllardır bir kültür aktarımı olarak nesilden nesile, ustadan çırağa geçerek geleneği koruyarak bugüne kadar gelmiş. Teknolojinin gelişmesiyle, pandemi sürecinde evde kalan insanlara Karagöz’ü çevrim içi gösterilerle, sosyal mecralar üzerinden birçok farklı yere ulaştırdık. Bu süreçte yine kendi kurmuş olduğum sosyal mecra kanalımda Karagöz oyunlarımı yayınladım. Açıkcası, yoğun bir ilgiyle karşılaştım. Hala haftada bir olmak kaydıyla yayınlanmakta. Yine kukla ve Karagöz egitimlerimi de aynı şekilde sosyal medya kanalından vermekteyim. Bu şekilde, çok kolay bir şekilde Anadolu’nun dört bir yanındaki insanlara ulaşılabileceğini öğrendik. Kendi kuklalarını yapan çocuklar, derste kullanmak için kukla yapan öğretmenler bu anlamda kaynak bulmuş oldu. Pandemi, mesleğin ve sanatın gelişmesinde bir bakıma yararlı bile oldu denilebilir.
-Gölge oyunlarının yeteri kadar bilindiğini düşünüyor musunuz? Özellikle gençlerin ilgisi nasıl?
-Karagöz - Hacivat gölge oyununa çok ciddi bir ilgi var. Kültür Bakanlığı’nın da verdiği desteklerle birçok sanatçı perde açmaya devam ediyor. Ne kadar bizim milli sanatımız olsa da Karagöz’ün bir okulu maalesef hala yok. Bu işin eğitimini verecek, işinin ehli ustalar yaşlanıyor birer birer ve bu dünyadan göçüyor. Çok geç olmadan onların tecrübelerini yeni kuşaklara aktarılabilecek bir okula ihtiyaç var. Gençler, eğer kukla sanatına ilgi duyuyorsa yapabilecekleri en iyi şey, usta-çırak ilişkisiyle çalışmak olacaktır. Ustadan sanatın inceliklerini, Karagöz’ü, üslubu ve Karagöz’ün perde ahlakını alır, ustası onun da artık perde kuracağına karar verdiğinde çırağına peştemal kuşatarak ustalık ünvanı verir. Yani kendi içinde çok güzel bir kültür aktarımı vardır.
“Tüm dünyaya Karagöz ve Hacivat'ı tanıtacağız”
-Ramazan boyunca çalışma ve projeleriniz devam edecek mi?
-Bu Ramazan da uzun bir aradan sonra seyircimizle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Daha geniş kitlelere, doğru bir şekilde Karagöz’ü anlatma imkanı bulduğumuz bu Ramazan ayını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz tiyatro ekibimiz olarak Ramazan’ın yarısını Ankara’da yarısını da Anadolu’da turneler yaparak değerlendirme kararı aldık. Bu sene, diğer senelere nazaran yazın da sahnemizi kapatmayıp, oyunlarımıza devam etmeyi planlıyoruz. Yine, sosyal medya üzerinden kukla ve Karagöz eğitimlerine devam ederek yeni sanatçıların aramıza katılmasına katkı vermeyi planlıyoruz.
Bu sene ilkini gerçekleştirdiğimiz Hadi Poyrazoglu Kukla ve Karagöz festivali ile Ankara’da 10 bin çocuğa ulaştık. Bu sene de uluslararası bir festival düzenleyip tüm dünyaya Karagöz ve Hacivat'ı tanıtmayı hedefliyoruz.