Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugünkü grup toplantısında, "HDP'nin siyaset hayatında yer almasına tahammül edemiyoruz" ifadeleriyle partisini hedef alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi.

Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Sözlerine, İstanbul'daki İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırıyı kınayarak başlayan Buldan, "İstanbul’un merkezi Taksim’de 2 gün önce yaşanan patlamada şimdiye kadar 6 yurttaşımız hayatını kaybetti ve aralarında ağır yaralıların da olduğu 81 yurttaşımız yaralandı. Konuya ilişkin yaptığımız ilk MYK açıklamamızda tarifsiz acımızı paylaşmış, halklarımıza başsağlığında bulunmuştuk. İktidar aklı Taksim’deki patlamada gerçekleri karartmaya ve gerçekleri gizlemeye çalışıyor. Bu vahşetin ilk anından itibaren manipülasyona başlayan, algı operasyonlarından medet uman akıl, sosyal medya karartması ve yayın yasağıyla ne yazık ki Türkiye halklarının gerçekleri öğrenmesini de engellemeye çalışmıştır. Ancak çok geçmeden, ortada bir bombalı saldırının ve acımasız bir katliamın olduğu anlaşılmıştır" ifadelerini kullandı. Buldan, şöyle devam etti:

"Öncelikle belirtelim ki, partimiz bu ülkede şiddetsiz, çatışmasız, özgür ve eşit bir yaşam için mücadele eden, bunun için ağır bedeller ödeyen, Ankara’da, Suruç’ta, Diyarbakır meydanında bu şiddetin doğrudan hedefi haline gelen bir partidir. Gerekçesi ne olursa olsun, failleri kim olursa olsun, bu tür katliamcı saldırıların tavizsiz bir şekilde karşısında durmuştur ve durmaktadır. Yurttaşları hedef alan bu insanlık düşmanı saldırıları kınamakta ve lanetlemektedir. Yaşadığımız büyük kayıpların ve derin acıların son bulması için mücadelemizi tam bir kararlılıkla sürdürmekteyiz."

Buldan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Biz bu saldırıları 2015’teki 10 Ekim Ankara Gar Katliamından, Suruç Katliamından, partimizin mitingine yönelik Diyarbakır’da gerçekleştirilen katliamdan, Antep’teki düğün katliamından ve IŞİD eliyle gerçekleştirilen sayısız saldırılardan biliyoruz ve tanıyoruz. Türkiye toplumuna korku salarak, şiddet ortamını büyüterek siyaseti dizayn etme çabalarına da yabancı değiliz. Algı operasyonları ile toplumu kutuplaştırarak karanlık planlarla seçim sürecini dizayn etme çabalarına HDP olarak asla izin vermeyeceğiz ve tüm demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesi sürdürenlere de çağrı yapıyoruz ve bu konuda ortak tutum sergilenmesinin elzem olduğunu belirtiliyoruz.

Topluma dayatılan bu şiddet iklimi hep birlikte reddedilmeli ve yaratılmak istenen kutuplaştırma tuzağına düşülmemelidir. Sorunlarımızı konuşarak, diyalogla çözme temel yaklaşımından asla uzaklaşmamalıyız. Biz demokratik siyasette ısrarcı ve kararlıyız. Ülkenin ihtiyacı acil demokrasi, hukuk, adalet ve eşitliktir. Her türlü kaos planına, savaş ve çatışma siyasetine, toplumun şiddetle esir alınma girişimine karşı durmak her vicdan sahibi yurttaşımızın görevidir.

Siyasetin ve parlamentonun bu acı olaydan çıkaracağı sonuç hamaset yarışı değil, şiddet ve çözümsüzlük sarmalından ülkeyi kurtaracak demokratik yolları birlikte tartışmak olmalıdır. Toplumu esir altına almaya çalışan kaos planlarını boşa çıkarmanın yolu, güçlü demokrasi planını bu ülkenin gerçeğine dönüştürmekten geçer.

Yıllardır, bu ülkenin en önemli sorunlarından biri Kürt sorunudur, çözümü diyalog ve müzakeredir, çözüm yeri parlamentodur diyoruz. Güvenlikçi politikalarla, tecritle, inkarla bir yere varamazsınız. Herkesin kendi politikasını bir kez daha gözden geçirmesi gerekiyor. Kürtü, Aleviyi, her kimliği eşit yurttaşlıkta buluşturalım. Bunun güçlü adımlarını atalım. Buna kulak tıkayanlar bilmeli ki, yaşanan krizlerin sorumlusu olmaktan kurtulamazlar.

Ülkenin kaynakları ve bütçesi savaşa, talana ve soyguna değil, halka gitsin, yoksulluğu bitirelim, sosyal adaleti getirelim. Bu savaş düzenine karşı duralım. Yolsuzluğu ve yoksuzluğun sonu, bunu yaratan savaş düzeninin karşısında durmaktan geçer. Siyasal muhalefet, bu düzene karşıysanız, bu düzenin beslendiği damarlara oksijen üreten politikalardan vazgeçin.

Son günlerdeki tartışmalar bağlamında bu konunun altını çizmek istiyorum. Varlığını HDP'nin yokluğuna, HDP'siz siyaset zeminine bağlayanlar büyük yanılıyorlar. Bu zeminden ortak gelecek, demokrasi çıkmaz. HDP'nin devrede olduğu bir siyaset, Türkiye'yi her sorunuyla çözüm zemininde buluşturan bir demokrasi anlayışına dayanıyor. HDP'ye yaklaşım; demokrasiye, ortak geleceğe yaklaşımdır. Demokrasi umutları bugün hala güçlüyse, değişim umudu canlıysa, toplumsal cesaret etkiliyse bunlar HDP'nin, Kürt halkının, demokrasi güçlerinin, emekçilerin yürüttüğü demokratik mücadele sayesinde.

HDP koltuklarda oturarak siyaset yapmıyor. Meydanlarda direnen direne, kolları bacakları kırıla kırıla, cezaevlerine atıla atıla siyaset yapıyor. Bu siyasi mücadeleyi yürütürken hem demokrasiye hem topluma kazandırmaya çalışıyor. Demokrasinin de hak ve özgürlüklerin de toplumsal barışın da gerçek adaletin de çıtası HDP'nin fikriyatıdır.

MHP'nin Genel Başkanı bugün yine partimizi hedef aldı. Partimize oy veren milyonları da hedef aldı. HDP'Ye bir saniye bile tahammülleri yokmuş. Geçen hafta AKP heyetinin, partimizi ziyaret etmesiyle gayet doğal demişti. Bugün yine HDP'yi hedef aldı. 1 hafta sonra eski ayarlarına geri dönen bir MHP Genel Başkanı ile karşı karşıyayız. Kendisine tavsiyemiz şudur; bugün konuşan MHP Genel Başkanı'nın 8 Kasım'da konuşan MHP Genel Başkanı ile bir araya gelerek ortak bir karar vermelerinde fayda var. HDP, halklar arası bir köprüdür. Bu ülkenin demokrasisinin de birlikte yaşamının da harcıdır. HDP'nin açtığı kapı, bu toprakların hasret kaldığı eşit ve özgür yaşamın kapısıdır.

Kendi rüşvet ve yolsuzluk ekonomileri elbetteki 'göz dolduruyor.' Cep doldurmayı da açıkça yapıyorlar. Kasaları dolduruyorlar, ayakkabı kutularıyla paraları kaçırıyorlar. Artık Türkiye toplumu sizin yalanınızı da usülsüzlüklerinizi de biliyor. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Herkes her şeyin farkında. Halkın ekonomisi ile gözyaşı döktürdüklerinin farkında değiller! İktidar bu gerçeklikle yüzleşmez bir utanmazlığa sahip! Bir de çıkmışlar 'biz çözeriz' diyorlar. Elinizi tutan mı var? Niye şimdiye kadar çözmediniz?

Her yeri yolsuzluk çarkına çevirdiler. Kayyım belediyeleri tam yolsuzluk çöplüğü durumda. Diyarbakır'da belediye binası dahil tüm taşınmazlar hacizli durumda. Kayyıma da haciz koyarlarsa şaşırmasın kimse! O kayyıma da haciz gelmesi isabetli olacaktır. O kayyımlar halkın iradesini gasp eden kayyımlardır. O kayyımları halklarımız asla kabul etmiyor. O kayyımları ilk yapılacak yerel seçimlerde ellerinin tersiyle Ankara'ya göndermenin zeminini hazırlıyorlar. Onlar da kendilerine sarayda bir koltuk hazırlasınlar.

23 milyonluk lale almışlar. Yandaşların birini bir kez daha ihya etmişler. Kendiler için resmen lale devrini ilan etmişler. Halkın parasıyla lale devri yaşıyorlar. Seçimlere az kaldı, sizin bu lale devriniz sona erecek! Çöken hanedanlığınızla baş başa kalacaksınız. Türkiye halkları bu ülkede söz sahibi olacak. Siz de yaptığınız hukuksuzluklarla anılmaya devam edeceksiniz.

Nehirlerin birleşerek akacağı deniz HDP, Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Gelin, yolsuzluk ve sömürü düzenine karşı en büyük emek koalisyonunu birlikte oluşturalım. Sarayın lale devrini bitirecek bir başka önemli güç, genç yoldaşlardır. Umutsuzluğa mahal yok. Sizin hayallerinizi yok sayan bu iktidar son dönemini yaşıyor. Bunu değiştirecek olan sizsiniz. Siz gençler için genç demokrasinin, değişimin, yönetimin dönemi başlayacaktır. Yaşam da demokrasi de ruhu genç bir demokrasi de sizlerle kurulacak. Sizlerle bu ülke yol alacak. Genç bir parti olan HDP sizler için var. HDP sizin gerçek iradenizdir, değişim gücüdür.

Kadın arkadaşlarım, biz kadınların yolu özgürlüğün yoludur. Kadın direnişimiz dünyanın her yerini sarıyor. Tekçi erkek siyaset düzeninin sonu geldi. Erkek iktidar dönemine son noktayı biz kadınlar koyacağız. Mücadelemize güveniyorum, değişimi biz kadınlar başaracağız."