Çınar Ayser ÇINAR / Anayasa Mahkemesi (AYM), 21 Haziran’da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemini içeren iddianameyi kabul etti. İddianamenin oybirliğiyle kabul edilmesiyle HDP için kapatma davası süreci resmen başlamış oldu.

HDP MYK üyesi ve parti avukatı Doğan Erbaş, kapatılma davasıyla ilgili hukuki sürecin bundan sonra nasıl ilerleyeceğine ve parti olarak neler yapacaklarına dair Yeni Journal’a konuştu.

DÜNYA GENELİNDE 5, TÜRKİYE’DE İSE 25 PARTİ KAPATILDI

Doğan Erbaş, ‘’Hukuki çerçeveden bakacak olursak Türkiye hala Avrupa Konseyi’nin üyelerinden biri. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni tanıyan da bir ülke. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yargısal denetimine açık ülkelerden biri de. Dolayısıyla ilk bakacağımız yer Anayasa’nın 90’ıncı maddesi uyarınca uluslararası sözleşmeler, iç hukuk için geçerlidir. Bu kuraldan hareket edersek AİHM’nin Türkiye’deki parti kapatmaları davasına verdiği kararlara bakmak durumundayız’’ ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE TOPLUMU BUNU HAK ETMİYOR

‘’Maalesef AİHM’nin önüne gelen parti kapatma davaları ağırlıklı olarak Türkiye’den gidiyor.Bütün bir Avrupa Konseyi’nde 2.Dünya Savaşı’ndan bu yana sadece 5 parti kapatılmışken, Türkiye’de 1960 yılından bugüne 25 parti kapatılmış durumda’’ diyen Avukat Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

‘’1987 yılında Özal döneminde AİHM’nin yetkisi tanındığı için oradan başlatırsak süreci 1990’dan bu yana AİHM’nin önüne giden 11-12 parti kapatma davası var ve çoğu da bizimle ilgili. Dolayısıyla bu konuda hem hukuksal süreçte ne olur ne bitiyor gibi bir tecrübemiz var, hem de kapatmadan sonrasına ilişkin neler yapılacağına ilişkin tecrübemiz var. AİHM’nin bugüne kadar bizimle ilgili önüne giden bütün kapatma davalarına ihlal kararı verildi. Dolayısıyla en son örneği ele alırsak, 2009’da verilen Demokratik Toplum Partisi (DTP) kararıdır. Onu örnek aldığımızda da biz yüzde yüz hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde eğer buradan bir kapatma kararı verilirse bu AİHM’den dönecektir. Ha şunu diyebilirsiniz, uzun süredir Türkiye’de AİHM kararları uygulanmıyor. Biliyorsunuz HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM’nin verdiği karar da uygulanmadı, uygulanmıyor.

Ha keza buna Osman Kavalı örneğini de verebiliriz. Üstelik Demirtaş’la ilgili verilen karar Büyük Daire Kararı. Büyük Daire, Demirtaş’la ilgili Türkiye’nin siyasi ayrımcılık yaptığını gösteren çok net bir karar verdi ve bir an önce bırakılmalıdır denildi. Ancak Türkiye ilelebet AİHM’nin kararlarını tanımayacak bir ülke değil. Biz bu sürecin bu şekilde çok da uzatılacağını düşünmüyoruz. Bu iktidar mı buna uyar, başka bir iktidar mı olur bilemem. Bildiğim şu; Türkiye toplumu bunu hak etmiyor.’’

YANLIŞ SÖYLEMİYORLAR, YALAN SÖYLÜYORLAR!

‘’Konuya ilişkin ana akım medyada konuşulanları üzülerek izliyoruz. Siyasi partiler adına konuşanları bir tarafa bırakalım, ekranlarda hukukçu olan, profesör olan bazı insanları gerçekten de izlemek üzücü’’ diyen MYK Üyesi Doğan Erbaş, şunları kaydetti:

‘’Üzücü diyorum çünkü DTP kararında da işlenen bir Batasuna kararı var. Onun üzerine çok konuşuyor ama gerçeği tahrif ediyorlar. Batasuna ETA’nın terör, şiddet eylemlerini kınamadığı için kapatılmış, o yüzden HDP kapatılırsa AİHM buna uyar. Her iki durumu eşit gösterip, gerçeği çarpıtıyor. Oysa AİHM’nin DTP kararında da Batasuna örneği var. AYM DTP’yi kapattığında da Batasuna’ya atıf yapıyor fakat AİHM bu bağlantıyı reddediyor. Çıkıp bunu söylemiyorlar, bu gerçekten kaçıyorlar. Ortalama bir izleyici bir profesörden bunu duyunca inanıyor ama bilmiyorlar ki profesör yalan söylüyor. Yanlış söylüyorlar demiyorum bakın, yalan söylüyorlar!’’

BAHÇELİ KÜÇÜK ORTAK DEĞİL, BÜYÜK ORTAK

Kapatılma davasının tamamıyla ‘’siyasi’’ kararlarla alındığının altını çizen Doğan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:

‘’HDP ile siyaseten mücadele edemeyenlerin yargı eliyle siyaseti dizayn etme çabasıdır bu dava. Asıl neden HDP’yi susturma, HDP’nin temsil ettiği düşünceyi siyasal denklemin dışına bırakma çabasıdır. HDP’nin kapatılması Cumhur İttifakı’nın ortağı olan Devlet Bahçeli’nin temel gündemiydi biliyorsunuz. Bahçeli’ye iktidarın küçük ortağı diyoruz ama belki de büyük ortağı demek lazım. Nicelik olarak küçük ancak stratejik karar alınmasında büyük ortaktır. Bahçeli işi o kadar ileri götürdü ki hatta bir ara çıkıp ‘HDP’yi kapatmayan AYM kapatılsın’ diyecek noktaya geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da iddianameyi düzenlerken yanlış hatırlamıyorsam Sabah Gazetesi’ne konuşmuştu ve ‘Biz elimizden geleni yaptık’ demişti. Çünkü o da baskı altında.’’

HDP SEÇMENİ PARTİ ETRAFINDA ÇELİKLEŞİR

‘’Asıl niyet herkesi HDP’den uzaklaştırmak’’ diyen Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Bir de burada asıl önemli olan başka bir tehlike var; HDP ile birlikte hareket etmesi muhtemel çeşitli siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini HDP’den uzaklaştırmak gibi gizli bir niyet de var; HDP yargılanan bir parti, yan yana fotoğraf veremezsiniz algısını yaratmaya çalışıyorlar. Uzun süredir Erdoğan şahsında AKP hakikatle bağını koparmış, başka dünyada yaşıyorlar. Misal HDP’nin kapatılmasından ne umuyorlar? Ne elde edecekler? Partiyi kapatıp HDP seçmeninin bir bölümünü, acaba başka bir partiye yönlendirebilir miyiz hesabı yapıyorlarsa bu çok komik bir durum. Erdoğan'ı sert eleştiriyoruz yerden yere vuruyoruz ama Erdoğan siyasetten tecrübeli bir isim aynı zamanda. Böyle bir durumda HDP seçmeninin bırakın başka bir partiye yönelmesini, kendi partisi etrafında çelikleşeceğini bilmiyor olamaz.’’

DEMOKRATİK SİYASETTE SEÇENEK ÇOKTUR

‘’HDP’nin kapatılması durumunda yeni bir parti yoluna girecek misiniz?’’ sorusuna Avukat Doğan Erbaş şu yanıtı verdi:

‘’Demokratik siyasette seçenekler çoktur. Yeni bir parti kurma yoluna gitmek için şu an çok erken ama şunu söyleyebilirim; HDP kitlesinin, HDP’ye gönül vermiş milyonlarca insanın oy vereceği bir adres, bir seçenek mutlaka yaratılır. Türkiye’de şu an mevcut iki blok var; Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı. Yapılan araştırmalar bize şunu gösteriyor; her iki blok da seçimde yüzde 50’yi yakalayamıyor. Dolayısıyla biz bu konuda kilit roldeyiz. Özetle ne karar verilirse verilsin biz bu siyasi denklemde kritik rolümüzü oynamaya devam edeceğiz.’’