Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER/ Son günlerde sosyal medyanın konuşulan isimlerden biri olan 21 yaşındaki Nurgül Akdoğan, köy yaşantısını kayda aldığı videolarıyla oldukça ilgi görüyor. Tarım-hayvancılıkla ilgili devletin verdiği hibe ve destek programlarından faydalanarak, hayvancılıktan gelir de elde eden genç girişimci, yeni hedefinin kendi üretim çiftliğini kurmak olduğunu söyledi.

Bolu merkeze bağlı Fırınlık köyünde yaşayan Nurgül Akdoğan, köy hayatını kayda alıp sosyal medyada paylaşmaya karar verdi. Babasının  desteğiyle kamera alan Akdoğan, paylaşımlarıyla sosyal medyada ‘Köylü kızı Nurgül’ olarak tanındı. Akdoğan’ın takipçi sayısı bir yılda 100 bini geçti.

 Sadece kırsal kesimde değil, dünyanın her yerinde yaşayan kadınlara ilham veren girişimci Nurgül Akdoğan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Kimdir Nurgül Akdoğan?

Merhabalar. Sosyal medyada 'Köylü kızı Nurgül' olarak bilinmekteyim. Bolu’da doğdum. İlk ve ortaokulu Bolu-Dörtdivan’da okudum. İlkokul dördüncü sınıfta, ikizimle beraber 23 Nisan atletizm koşularına katıldım. Birlikte derece elde ettik, ikizim birinci ben de ikinci oldum. Bunun üzerine spor hocalarımız bizimle yakından ilgilenerek, bizi atletizm sporuna hazırladı. Tam üç yıl, atletizmle uğraştık. Bolu’da düzenlenen koşularda ikizimle beraber hep derece elde ederdik. Daha sonra büyük yarışlara katıldık. Ankara, İstanbul, Bursa, Kocaali… O dönemde geçirdiğim bir rahatsızlık sebebiyle atletizm hayatım sonlandı. Eğer devam etseydik çok farklı ve daha  güzel yerlerde olabilirdik. Ama her durumda bir hayır olduğunu düşünüyorum. Ben atletizm sporunu bırakmak zorunda kalınca, ikizim de benimle birlikte bıraktı. Lise bitince üniversite sınavlarına hazırlandım. İstediğim bölüm olmadı. Zaten üniversite okuma fırsatım da o zamanlar pek yoktu. 2018 yılında liseyi bitirdikten sonra, tamamen köyde yaşamaya başladım.

“Şehir hayatına hiç özenmem”

Köy hayatını, sosyal medyada paylaşarak adeta fenomen haline geldiniz. Doğayla iç içe yaşamak nasıl bir his? Özellikle pandemi dönemi açısından nasıl değerlendirirsiniz?

Köyde, kendi halinde köy işleri ile uğraşan biriydim. Aslında, sosyal medyada çok fazla zaman geçirmezdim. Doğa, bambaşka bir şey. Yaylayı, köyü, dağları çok seviyorum. Küçükken de yayla zamanı gelince yaylada kalırdım.
Köy hayatı, benim için hep bambaşkaydı, hala da öyle. Şehir hayatına hiç özenmem ama şehre gittiğim zamanlar köylü olmam, köye geldiğimde de şehir hayatını yaşamam. Kısacası, bulunduğum ortama kolay uyum sağlarım. Sosyal medyayı aktif kullanmaya başladığımda, koronavirüs pandemisi yoktu. O esnada sosyal medyada paylaşımlar yapmaya başladım. İki, üç ay sonra korana virüs salgını ortaya çıktı. İnsanlar evlere kapandı ve internet mecrasında yaptığım paylaşımlarım, etkileşim getirmeye başladı. Zaten daha çok hayvancılık, tarım ve köy hayatını anlatan videolar çekiyorum. Köy hayatını videolarla güzelleştirip, insanlarla paylaşmak istedim. Korona virüs pandemisinde adeta ilaç gibi geldi insanlara. Birçok insan videolarımı izleyip köye dönüş yaptığını söyledi. Bence doğal, samimi, çalışkan olmam insanların ilgisini çekti. Beni çok sevdiler, destek oldular. Güzel yorumları okudukça, daha da çok motive oldum


 
“Videoları yüklemek için köyün en tepe noktasına çıkıp 5-6 saat beklerdim!”

Doğada yaşam sürecinizi aynı zamanda kazanç haline getirdiniz. Bu fikir nasıl oluştu? En büyük destekçileriniz kimler oldu?

Aslına bakılırsa, bu fikir ilk olarak ikizimden çıktı. O zamanlar, sosyal medya platformlarında video çekip paylaşan insan sayısı bu kadar fazla değildi. İkizim, bana bir tane video gönderdi  ve yaşantını, yaptıklarını sen de paylaş dedi. İlk önce bu fikre sıcak bakmadım, ‘beni kim izler’, insanlar köyden kaçıyor zaten niye izlesinler, ilgi çekmez dedim. Bu anlamda ikizim beni oldukça destekledi, motive etti ‘bir dene ne kaybedersin ki ‘dedi. Böylelikle bu işe başlamış oldum.
Bunun üzerine bir kaç tane video çekip, sosyal medyada paylaştım ve beklediğimden daha çok ilgi gördü. Fakat bu videoları çekerken ve hazırlarken, birtakım sorunlar yaşıyordum. İnternet çekmiyordu, telefonumun hafıza sorunu vardı ve daha birçok sorun. Videoları yüklemek için köyün en tepe noktasına çıkıp, telefonu ağaç üstüne koyardım. 10-15 dakikalık videonun yüklenmesi beş-altı saat, hatta bazen daha fazla sürerdi. Bir gün babama ‘bu iş böyle olmayacak, en azından bana bir telefon alalım’ dedim. Babam hemen kabul etti bu teklifimi. Çünkü her zaman için kızlarının en büyük destekçisi.

“Bizim tek bir yolumuz vardı, bir yerlere gelmek için o yoldan yürümek zorundaydık”

Bir konuşmanızda hayvancılığa devam ederek, okula gittiğinizi ve yeterli destekler verilirse, gençlerin de üretime yöneleceğini dile getirdiniz. Bu konu hakkındaki görüşlerinizi biraz daha açar mısınız?

Devletin sağladığı hibe desteğiyle küçükbaş hayvan sahibi oldum. Bu sayede, genç girişimci olarak üretim yapmaya başladım. Doğal yaşamın da ilgi çekeceğini düşünerek, yaşadığım hayatı sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladım ve gerçekten insanların ilgisini çekti. Böylece, kendime ek gelir de yaratmış oldum.
Aslına bakılırsa ben hep hayvancılıkla uğraştım. Dedemle sabah 6’da koyunu çıkartıp, akşam 9 ‘a kadar koyun peşinde gezerdim. Bizim bayramımız, düğünümüz, tatilimiz olmazdı. Yağmur, çamur, sıcak demeden çalışırdık. Biz hep çalışma prensibiyle büyüdük. Şimdi de öyleyim. Çünkü öyle yaşadık, yani başka seçeneğimiz yoktu! Bizim tek bir yolumuz vardı. Bir yerlere gelmek için o yoldan yürümek zorundaydık. Bazen  çektiğim videolarda yaşadığım zorlukları anlatırdım ve insanlar oldukça şaşırırdı. Daha 21 yaşındayım ama o kadar çok zorluk gördüm ki… Yeri geldi yokluğu gördüm, yeri geldi varlığı da gördüm, ama her zaman şükrettim. Biz yedi kardeşiz ama hepimiz birbirimize oldukça  bağlıyız çünkü hepimiz aynı zorluğu yaşadık. Bunun kıymetini çok iyi biliriz.
“Kendime her zaman inanıyorum, çok güzel işler başaracağım”

Kadın girişimci olarak hemcinslerinize ve yaşıtlarınıza nasıl seslenirsiniz, vermek istediğiniz herhangi bir mesaj var mıdır?

‘Benim bütçem yok, ben yapamam’ diye düşünmesinler. Fırsatları değerlendirdiklerinde çok güzel destekler var. Onlardan faydalanarak iş hayatına atılıp, kendi ayaklarının üstünde durma şansını elde edebilirler. Benim de bir şeylerin ucundan tutmam gerekiyordu, hayvanlarımız vardı ama  üretim yapmak istiyordum. Babama  sıfırdan başlamak istiyorum, kredi çekip genç girişimci olmak istiyorum dedim. Babam da ‘bizim hayvanımız var zaten kredi çekme’ dedi ilk başta. Daha sonra ben ısrar edince krediyi çektik. Şimdi koyun ve ineklerimle üretim yapmaya çalışıp sosyal medyadan da elde ettiğim gelirle hayvan almaya devam ediyorum.
Her türlü zorluğu gördüm, hazıra konmamak verebileceğim en iyi tavsiyelerden biridir. Her insanın muhakkak bir yeteneği, bir ilgi alanı vardır. İnsanlar, ilgi alanlarının üzerine gidip çabalasınlar, gayret göstersinler. Asla ilk fırsatta pes etmesinler! Her zaman başka bir fikirle yaklaşıp yeniden denesinler ki sonu güzel bitsin. Her kadın, kendi ayaklarının üzerinde durabilmeli. Asla bu kadın işi değil, ben yapamam yapsam bile bir yere kadar olur diye düşünmesinler. Hiçbir ortamdan çekinmesinler. Kendimden örnek vereyim; ilk zamanlar olumsuz tepkilerle karşılaştım. Köyde çiftçiyim dediğimde, insanlar benimle dalga  geçip, boş işler bunlar diyordu. Şimdi tanınmaya başlayınca ve her ortama rahatlıkla girip çıkınca, o düşünceler yok olmaya başladı. Ben denemekten hiç vazgeçmedim vazgeçmeyeceğim de. Şimdi, çok güzel hayallerim var. Kendi markamı oluşturmak istiyorum, kendi üretim çiftliklerimi kurmak istiyorum, çiftliklerimde ailelere iş vermek istiyorum. Tüm bunları yapabilmem için devlet büyüklerimden her zaman destek görmem gerekiyor ama ben kendime her zaman inanıyorum çok güzel işler başaracağım.