Geçtiğimiz günlerde hepinizin hatırlayacağı üzere Türkiye Büyükelçiliği önünde Hz. Peygamber’e (S.A.S) yönelik hakaret içeren bir karikatürü burada sergileyerek, bu çağımızın münafık fanatik yobazı bununla da sınırlı kalmayıp, semavi bir kitap olan Kur’an’ı 21 Ocak’ta yakacağını ilan ettiğinde İsveç Dışişleri Bakanı “Kur'anın yakılması ifade özgürlüğü kapsamına girer” diyerek vermiş olduğu yasal izin ile kimlerle taraf olduğunu ilan ettmiş oldu!
Sonuç itibari ile İsveç, Türkiye karşıtı ve Türkiye’nin aleyhinde olan hain işbirlikçilerle, bölücü ve yıkıcı olmayanlar haricinde “Müslüman Türkler ve Kürtleri burada yani İsviçre'de istemiyorum” diyen İsviçre ön yargılı bakış açısı, sonunda Türkiye Konsolosluğu önünde Kur'an-ı Kerim’i yaktırma, PKK’lıların Türkiye aleyhine eylemlerine izin vererek, Türkiye’nin inanç özgürlüğünü, birlik ve bütünlüğünü bozma adına uluslararası bir suç işlemiştir.
İsveç hükümetinin dünya kamuoyunun gözünün içine baka baka neden olduğu bu suça işbirliğinin gereği her türlü platformlarda sorularak hukuksal gereği yapılması, ayrıca uluslararası hukuk ile İsveç ve işbirlikçilerinin bu yapılanlara çanak tutması teşvik etmesi, imkan sağlaması, suçluları koruması, barındırması gibi insanlık ve nefret suçunun hesabı da demokratik platformlarda sorulmalıdır.
Devamı haftaya...