KIBRIS KONUSU  -6-

Kıbrıs konusunda Sebep-Sonuç kısmına geldiğimizde Kıbrıs konusu  esasen Ne Avrupa Birliği, Ne Yunanistan, Ne İsrail, Ne Arap Ülkeleri, Nede Amerika’nın konusu değildir. Ayrıca bu kümülatif ülkelerin Türkiye’ye karşı Kıbrıs konusunda hiçbir etkisi gerçekte yoktur. 

Kıbrıs adası esas olarak tamamı aslında bir Türk adasıdır. Türk toprağıdır, işgalci olan sözde (GKRY) Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir. Bu sözde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin iplerini elinde bulunduran Avrupa Birliği ülkeleri olan başta Yunanistan, Fransa, İngiltere, Almanya, doğal olarak AB’nin diğer ortak üye ülkeleri, 
Ayrıca Amerika, İsrail, Mısır,  BAE, Suudi Arabistan, Suriye, Lübnan gibi ülkelerin ticari kaygıları ve ticari kazançlarının yanı sıra, yani Batının ihtiyacı olan Enerjinin (Ham Petrol, Doğal Gaz vs) Ortadoğu ve Arap ülkelerinden Batı ülkelerine nakli, Ayrıca Akdeniz de yani Mavi Vatan dediğimiz Türkiye ve KKTC müşterek deniz alanlarımızda keşfedilen büyük miktarda Petrol ve Doğalgaz yataklarının tespiti neticesinde Batılı dev şirketlerin iştahlarının kabararak buraları ele geçirme arzuları ile havadan sudan bahanelerle Türkiye ve KKTC’nin by-pass edilmesi için ellerinden geleni ardlarına bırakmamaktadırlar. 

Bütün asıl mesele zengin enerji yataklarının üzerine oturmaktır. Ayrıca Ortadoğu ve Akdeniz için stratejik öneme sahip bir adanın kendi hakimiyetlerine tek taraflı tamamen geçirme hayalleridir. 

Geçen yazımda vurgu yapmış olduğum ilerdeki yazılarımda belirteceğimi bildirdiğim kısmına gelince ingiliz askeri üslerinin (Dikelya-Ağrotur) pek çok amaçlarından bir taneside Kıbrıs Türk tarafının olası bir savaş durumunda Türk tarafına ve Türklere karşı askeri olarak kullanılacak fiziki olarak şartlara en uygun Üslerdir. 
Buradan zamanın da Pkk’ya verilen destekler hafızamızdadır. 

Bu yüzdendir Tampon bölgesindeki stratejik öneme sahip Pile köyü yaygarası Kıbrıs da Türkleri yok etmek için bunlar bir pazılın parçaları gibidir. Türkiye de boş durmamaktadır bu atraksiyonlara karşı tam bu manevra alanlarının orta yerine SİHA üssü kurmuştur. Askeri liman yapımını olası deniz hamlelerini karşı hızlandırmıştır. Türk devlet aklı her koşullara karşı koyacak tedbirlerini almaktadır. Özellikle Batının bitmez tükenmez sömürü amaçlı saldırganlığına karşı kendi duruşunu ve konumunu güçlendirmektedir. 

Askeri manevralara karşı kendini hazır tutan Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, siyasi oyunlarıda bozmakta kararlıdır. Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Rum Yönetimi Temsilciler Meclisi Başkanı Annita Demetriou’nun haddini aşan “Türkleri işgalci” açıklamasının karşılığı olarak cevap evet Kıbrıs’ta bir işgal vardır, doğru Kıbrıs’taki işgalci Türkiye ve Türkler değil, 1960’ta kurulmuş yasal Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıran, Cumhuriyet’i işgal eden Rum tarafının işgalidir. 
Enosis yanlısı olan grupların Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmasına tabii ki Türkiye, garantör bir devlet olarak seyirci kalamazdı ve seyirci kalmayarak da gereğini yapmıştır.

Sonuç olarak sözde Güney Kıbrıs Rum yönetimi kendi hayal aleminde batının ninnisi ile tatlı rüya alemi yaşatılırken Kıbrıs adasının yönetiminin kendilerinde olduğu rüyasından uyandırma zamanı geldi ve geçiyorda, Esasen Kıbrıs adasının tek sahibi KIBRIS TÜRK DEVLETİDİR. Gerek Kara, gerek hava, gerekse deniz suları ile Kıbrıs,
Kıbrıs Türk Devletinindir.

Rumların geçmişten günümüze bitmek bilmeyen Kuzey Türk kesimi üzerinde siyasi, askeri stratejik bir takım planları ve farklı hevesleri bulunmaktadır

Sözde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bugüne kadar kendisinin gördüğü adanın tek yönetimi ve hakimi olma pişkinliğini bir tarafa bırakıp, Türkiye garantörlüğündeki Kuzey Kıbrıs Türk Devletini İki devletli olarak kabul etmelidir. Aksi takdirde işgal ettiği topraklarda da barınması zor olacaktır.

Kıbrıs Türk Devletinin ilan edilmesi ve diğer ülkelerce tanınması yönünde artık geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir. 
Bu yol milli, herkesin kabul ettiği ve Kıbrıs Türk Devletinin ulusal çıkarları bakımından olması gereken bir siyasetin milli siyaset haline gelmiş şeklidir. 

Bu milli çıkışın Kıbrıs Türk milletinin ve Türkiye’nin kıyamete kadar güven içinde var olmalarının tescili olacaktır. Bize düşende ilk başta Kıbrıs Türk Devletini ilk tanıyan bir Gazeteci olmaktır. YAŞASIN KIBRIS TÜRK DEVLETİ