Dünya genelinde yaşanılan ekonomik krizden Türkiye de nasibini fazlasıyla alan ülkelerden biri. Ekonomik krizin üzerine bir de fahiş fiyat artışları ile karşı karşıya kalan halkımız ne yapacağını bilemiyor. Yaşanılan durum karşısında sadece seyirci kalıyoruz.

Gidilen marketlerde yaşanılan günlük etiket değişimi ile hiçbir denetimin olmaması fırsatçılara gün doğurmuş, karaborsacılara zemin hazırlamıştır. Sadece marketlerde değil domino taşları gibi her sektör bu fahiş fiyatları halka dayatıyor.

Dün alınan bir ürünün bugün aynı fiyatla alınamaması bu duruma en iyi örnektir. Dünyada daha önce görülen, herkesi perişan eden 1929 Ekonomik Buhranı’nın (Kara Perşembe) olguları yine baş göstermekte. Halkımız ürün bulmaktan ziyade ürünü alamıyor. 

Devletin ürünlere zam kararı almamasına karşın günlük yapılan artış nedendir? Neden devlet marketleri yeteri kadar denetleyip önlem almıyor? Neden insanlar kafalarına göre fahiş fiyat uyguluyor? Neden insanlar istediği ürünleri alamıyor? Neden, neden, neden?

Nedenler bu şekilde devam edip zihinleri meşgul etmeye devam ediyor. Devlet görevlileri müdahale etmedikçe, bu fahiş fiyatlara dur demedikçe sadece nedenler ile zihinde boğuşup durulur. 3-4 yıl önce yapılan ufak aktiviteler şu an yapılamıyor hatta lüks sayılıyor.

Mesela iş çıkışı dostlarla içilen bir kahve, hafta sonu çıkılan alışveriş, gezme, kahvaltı gibi basit aktiviteler şu an maalesef yapılamıyor. Eğer halen bunları yapabiliyorsanız şanslısınız demektir. İnsanlar karın tokluğuna çalışıp hayatlarını idame ettiremiyor ne yazık ki…

Ülkemizde çalışanların çoğu yüksek maaş alamıyor, asgari ücret ile hayatlarını geçindirmeye çalışıyor. Hatta maalesef asgari ücretin bile altında çalışmak zorunda kalan insanlar var. Halkın cebi de dolabı da boş durumda. Market alışverişi, pazar alışverişi yeterince yapılamıyor.

Asgari ücret ile geçinmeye çalışan aileler bu fiyatlar ile baş edemiyor. Bir evde birden fazla çalışanın olmasına rağmen halen geçim sıkıntısı yaşanmasının sebebi kontrolsüz yapılan fiyat artışlarıdır. Halk, fahiş fiyatlar karşısında hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor.

Örneğin, her geçen gün artan yağ fiyatları, altın ve dolarla yarışır duruma geldi. Yağ almak zenginlik alameti sayılacak neredeyse. Çocukların gelişimi için önemli olan meyvelere sadece tezgahlarda göz atılıp geçiliyor. Et, balık veya tavuk gibi ürünleri ayda 1 kez alabilen ailelerin yanı sıra, yılda 1 kez alabilen ailelerin varlığı da göz ardı edilemeyecek durumda. 

Örnek verdiğim bu basit ürünler bile çoğu insan için artık lüks ya da hayal sayılır. Fahiş fiyatlara acilen dur denilmesi ve fiyatların düşürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde artan kontrolsüz bu fiyatlar yüzünden halkın sadece cebi değil, vicdanı da yanmaya devam edecek.

Kriz durumundan istifade eden ve bu krizi fırsata çeviren kişiler denetlenip cezalandırılmadıkça, fahiş fiyatlara dur denilmedikçe insanlar ekmek bile alınamayacak hale gelecek, sadece günü kurtarmak için çalışacak.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.