Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'a yaptığı 2 günlük resmi ziyaret kapsamında çeşitli temaslarda bulundu ve anlaşmalar imzaladı. Türkiye- Katar Yüksek Stratejik Komite toplantısının 7'ncisine de katılan Erdoğan yurda dönüşte gazetecelerin sorularını yanıtladı. Erdoğan'ın gündeme dair değerlendirmeleri şu şekilde:

"Sözlerimin hemen başında ebediyete irtihal eden değerli hocamız Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı beyefendiye Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim taksiratını hasenata tebdil etsin; cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın. Oğlu Deniz’le görüşerek başsağlığı dileklerimi ilettim. Teoman Hoca gerçekten felsefe alanında ülkemizin müstesna isimlerinden biriydi. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'ne de layık görülmüştü. Çok dinç bir dimağa sahipti. Teoman Duralı hocamızı ilmiyle, birikimiyle, yetiştirdiği öğrencileriyle ülkemizin kültür hazinesine yaptığı eşsiz katkılarla daima hayırla yâd edeceğiz. Milletimize, talebelerine, ailesine başsağlığı diliyorum. Rabbim makamını âli, mekanını cennet eylesin diyorum. Rabbim inşallah cennetinde bizleri haşr-u cem eyler. Aziz kardeşim Katar Emiri Şeyh Temim’in davetine icabetle Yüksek Stratejik Komitemizin yedinci toplantısını Doha’da gerçekleştirdik. Değerli kardeşim Şeyh Temim’le ikili ve heyetler arası olmak üzere son derece verimli görüşmeler yaptık. Katar’la iş birliğimizin derinleştirilmesi ve yeni alanlara genişletilmesi hususunda karşılıklı siyasi irademizi teyit ettik. Yaptığımız anlaşmalarla birlikte Türkiye-Katar ilişkileri çok daha farklı bir zemine kavuşmuş oldu. İkili ilişkilerimizde son yıllarda kaydedilen mesafeden duyduğumuz memnuniyeti karşılıklı olarak dile getirdik. Bölgesel ve küresel meselelere yönelik tutumlarımızın örtüştüğünü bir kez daha müşahede ettik.

Farklı alanlarda iş birliğimizi daha da güçlendirecek 15 anlaşmanın imza törenini yaptık.Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Yedinci Toplantısı Ortak Bildirisini imzaladık. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Katar İş İnsanları Derneği, KOSGEB ile Katar Kalkınma Bankası, AFAD ile Katar Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Katar Vakıflar ve İslam İşleri Bakanlığı mutabakat zaptı imzaladı. Sağlık ve tıp bilimleri, kültür, gençlik ve spor ile standardizasyon alanlarındaki iş birliklerimizin uygulama programlarını imza altına aldık. Büyük çaplı organizasyonların yerine getirilmesine ve Antalya Diplomasi Forumu ile Doha Forum arasında kurumsal iş birliği tesis edilmesine yönelik anlaşmaların yanı sıra protokol alanında iş birliği mutabakat zaptını da imzaladık. Ayrıca Anadolu Ajansı ile Katar Haber Ajansı, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ile Qatar Debate, İbn Haldun Üniversitesi ile Katar Üniversitesi de iş birliği anlaşması imzaladı.

Ardından Doha’da konuşlu Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığı'nı ziyaret ettik ve tüm Mehmetçiklerimize hitap etme fırsatını bulduk. Ülkemizi ve milletimizi fedakârca temsil eden Mehmetçiğimizle bir araya gelerek hasret gidermiş olduk. Katar’la karşılıklı temas ve istişareler neticesinde ikili ilişkilerimizi güçlendiriyoruz. Türkiye-Katar ilişkileri bölgenin güvenlik ve istikrarına da önemli katkılar sağlıyor. Türkiye ve Katar zor dönemlerde dayanışma içinde hareket ederek, gerçek birer dost olduklarını göstermişlerdir. Bilhassa 15 Temmuz ihaneti sonrasında Katar’ın ülkemizle sergilediği dayanışmayı unutamayız. Bizler de Katarlı kardeşlerimize yönelik haksız abluka ve yaptırımların boşa çıkarılması için her türlü adımı attık. İnşallah bundan sonra da Katar’ın ve Katarlı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz.

Türkiye olarak Körfez bölgesinin istikrarını, güvenliğini ve refahını kendimizden ayrı tutmuyoruz. Katar ile diğer bazı bölge ülkeleri arasında yaşanan ihtilafın çözüme kavuşturulmasından da büyük bir memnuniyet duydum. Temennimiz önümüzdeki süreçte bölgedeki tüm kardeş ülkeler arasındaki ilişkilerin çok daha ileriye ulaşmasıdır. Katar’a geldiğimiz akşam Baba Emir Şeyh Halife bin Hamed El Sani ve Şeyha Moza ile de ailece bir yemeğimiz oldu. Onlarla da geçmişten bugüne süreci değerlendirme fırsatımız oldu. Bu vesileyle, Türkiye’nin bölgede yaşanan gerginliklerin aşılmasına katkı sunmaya her zaman hazır olduğunu bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum. Bu düşüncelerle, bu ziyaretin ve yaptığımız anlaşmaların ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin operasyonlara devam ettiğini ve bunlardan taviz vermenin mümkün olmadığını belirterek terörizmle ve teröristle mücadele verdiklerini kaydetti. "Bu mücadelelerde şehitler de veriyoruz ama ciddi manada da bunlardan binlerce teröristi gömdük, gömmeye de devam edeceğiz. Buradan geri dönüş olamaz." ifadelerini kullanan Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu illerindeki caddelere, sokaklara huzur geldiğini, bundan geri gidilmesine asla fırsat vermeyeceklerini söyledi. Erdoğan, "Bu kararlılığımızı böylece devam ettireceğiz ki Türkiye'nin huzur ülkesi olma konumunu daha da pekiştirelim." şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği'nin icra komitesi olarak adlandırılan Bakanlar Komitesi'nin, Osman Kavala ile ilgili Türkiye'ye ihlal cezası verdiği, Selahattin Demirtaş ile ilgili de benzer karar alabileceğini belirttiği hatırlatılan Erdoğan, "Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği'nin Kavala'yla, Demirtaş'la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. 'Yok' farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim yasasında seçim barajı da dahil olmak üzere birçok konuda İttifak ortağınız MHP ile anlaştığınız söylenmişti. Ne zaman kamuoyuna açıklanacak noktaya gelir?" sorusuna ise "Bununla ilgili Cumhur İttifakı olarak yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmaya bizim taraftan Hayati Bey riyasetinde bir ekip, MHP tarafından da Feti Bey riyasetinde bir ekip katıldı. Bu çalışmaların neticesini paylaşıp adımı atacağız. Mevcut durumu inşallah daha adil bir konuma getireceğiz." cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye ve Katar arasında Kabil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda görüşmeler yapılacağı söylenmişti. Bu konuda bir görüşme gerçekleşti mi?

Gerçekleşti. Bu konuyla ilgili olarak şu anda Katar tarafı özel sektörden bir isim belirledi. Aynı şekilde Türkiye tarafı bir isim belirledi. Bu firmalar birbirleriyle görüşmek suretiyle, aynı zamanda Taliban’la da görüşmeleri yaparak, ilgili arkadaşlarımızla bu işe müzaheret edecekler. Başta güvenlik hususu olmak üzere uygun şartlar sağlanırsa Kabil’deki bu havalimanının işletilmesi sürecini ele alacaklar.

Geçtiğimiz perşembe günü Rum Kesiminin Bakanlar Kurulu’nda bir karar çıkmıştı. Türkiye’nin kıta sahanlığını da kapsayacak şekilde 5. parselde Amerikan firması ile Katar Petrolleri ortaklığına verilen bir arama izni var. Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuda bir tepkisi olmuştu. Bu konu gündeme geldi mi bu görüşmede?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu tek taraflı adımının ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını görmezden geldiğini belirttik. Çünkü söz konusu ruhsat sahasının bir kısmı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığını ihlal ediyor ve Ada’nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayıyor. Bu konuyla ilgili tabi hatırlatma yaptık. Üzüntümüzü de belirttik. Temenni ederim ki bunu aşarlar. Tabi Dışişleri Bakanlığımız da bunun takipçisi olacaktır.

Yeni ekonomi politikasının etkileri ne zaman görülmeye başlanacak? Bu süreçte enflasyondaki yükselmeye devam ederse enflasyonla mücadele adına yeni politikalar geliştirilecek mi? Pandemi süreciyle tedarik zincirlerinin Türkiye’ye kayması, yeni modelin etkilerinin görülme sürecini hızlandıracak mı?

Biz bir defa yüksek faize kesinlikle inanmıyoruz. Düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz ve bunu düzenleyeceğiz. Kesinlikle yüksek faizin, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir anlayış olduğuna inanıyorum. Buna asla müsaade edemeyiz. Dolayısıyla da bu işi bir defa bu güzergahta, bu düzlemde devam ettireceğiz. Bizim derdimiz düşük faizle yatırımı teşvik etmek suretiyle istihdamı artırmak; istihdamı artırmak suretiyle üretimi ve ihracatı artırmak... Bunu sağladığımız zaman bu bize büyümeyi getirecek. Kaldı ki bu zaten OECD içinde de görülüyor. OECD’nin en yüksek oranda büyüyen ikinci ülkesiyiz. Türkiye’nin 2021 yılı büyüme tahminlerini yüzde 10 olarak ifade eden uluslararası kurumlar var. Biz de zaten şu anda o oranı yakalayacağımızı ifade ediyoruz. Şu anda üçüncü çeyrekte malum yüzde 7,4’ü hamdolsun yakaladık. Yıl sonunda da inşallah bunun fazlası olacak, azı olmayacak. Bu konuda da kendimizden eminiz.

Tabi şu anda kimi ürünlerde görülen fiyat artışlarının bir sebebi küresel emtia fiyatlarının yükselişiyken, bir sebebi de maalesef piyasadaki açgözlü fırsatçılardır. Bu özellikle de stokçuluktan kaynaklanıyor. Şimdi bu bütçe müzakerelerinden sonra hemen bir yasal düzenleme yapacağız ve bu stokçuların üzerine ciddi manada gideceğiz. Bundan sonraki süreçte cezai müeyyidelerin çok daha yüksek olacağının sinyalini şimdiden veriyorum. Bunu bilsinler ve bu stokçuluğa tevessül etmesinler. Hem ellerindekine el koyacağız hem de cezai müeyyideleri yüksek tutacağız. Stokçuluk bizim dinimizde de haramdır. Bunun adı ihtikardır. Buna fırsat veremeyiz. Kimse yaptığı işle vatandaşımıza zulüm edemez. Vatandaşımıza yaptıkları bu zulümle, oradan kazandıklarıyla helal lokma yediklerini zannetmesinler. Fakir fukaranın hakkını gasp ediyorlar, bunu yiyorlar, buna fırsat vermeyeceğiz. Bunu da bilmelerini istiyorum. Yeni ekonomik düzenin en önemli adımlarından bir tanesi de bu olacak. Çalışsın, kazansın. Şu anda Türkiye, imkanlarıyla buna çok büyük fırsatlar veren bir ülke. Niye helalinden çalışmıyorsun arkadaş? Niye haram yollara başvuruyorsun? Stokçuluğu bırakacaksın bir defa. Kim olursa olsun, her alanda stokçuluk yapanın tepesindeyiz.

Bir yandan da yatırımla, üretimle, istihdamla ve ihracatla ekonomimizi daha da güçlendireceğiz. Ama tabi bunu anlamayan bir ana muhalefet var. İşte Meclis’teki konuşmasında Meclis’in kutlu diyebileceğim kürsüsünde ana muhalefetin başındaki adamın el kol hareketlerini izlediniz, gördünüz. Türkiye Cumhuriyeti’nde ana muhalefetin başındaki bir adamın yaptığı hareketlere bakın. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde böyle bir olay yaşandı mı? Bundan sonra da yaşanmaz herhalde. Bu, tam bir ibret vesikası. CHP’ye gönül veren tüm kardeşlerime de özellikle sesleniyorum, acaba böyle bir adama nereye kadar sabredeceksiniz? Yani ülkedeki iktidar partisine ve oraya gönül veren insanlara bu şekilde küfür eden bir ana muhalefetin başına nereye kadar sabredeceksiniz? Herhalde 2023’e kadar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasette sürekli seviye ve üslup daveti yapıyorken, böyle bir hareket yapıyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir taraftan “helalleşmek” diyeceksin, öbür taraftan milletin Meclisinde bu edepsiz el kol hareketini yapabilme cüreti göstereceksin. Kim öğrettiyse buna bunları... Sen zaten kasetle geldin. Kasetle gelen bir adam olarak şimdi yerini bu şekilde mi koruyacaksın? Bu millet bu tür ahlaksızlara, böyle bir yolu “hadi yürü” demez. Ona başka türlü “yürü” der. O ne kadar böyle yaparsa yapsın, biz aynı dille ona cevap vermeyiz. Çünkü biz iktidar olarak, onun gibi edepsiz, ahlaksız bir yapıya, bir karaktere sahip değiliz.