GAZZE’DE UMUDUN GÖZYAŞLARI

Dün Gazze’de yaşananlar, sadece bir esaretin bitişi değil, aynı zamanda insanlığın vicdanına dair unutulmaz bir hatırlatmaydı. Uzun zamandır İsrail’in zindanlarında, demir parmaklıkların ardında, insanlık onuruna aykırı koşullarda tutulan yüzlerce Filistinli, nihayet özgürlüğüne kavuştu. Onların Gazze’ye dönüşü, sadece bir kavuşma değil; bir halkın onur mücadelesinin yeni bir sayfasıydı.

Gazze sokakları dün tarifsiz bir sevinçle yankılandı. Gözyaşları sel olup aktı. Kimisi annesinin, babasının ellerine sarıldı; kimisi yıllardır göremediği çocuklarını kokladı. Fakat o kucaklaşmaların arasında en acı olanı da vardı: Ailesini İsrail’in saldırılarında yitirenler… Onlar, sevinçle acının yan yana düştüğü, tarifsiz bir boşluğun içinde karşılandılar. İşte bu yüzden, dün Gazze’de yaşananlar sadece mutluluk değil, aynı zamanda bir milletin çektiği acının sembolüydü.

Serbest bırakılan mazlum Filistinlilerin dönüşü, kuşkusuz ateşkesin getirdiği en anlamlı gelişmelerden biridir. Ancak burada dünya kamuoyuna düşen büyük bir sorumluluk vardır. Bu esirlerin özgürlüğü, Filistin halkına uygulanan ablukanın kalkması için bir başlangıç olmalıdır. Çünkü özgürlük yalnızca demir parmaklıkların arkasından çıkmak değildir; özgürlük, nefes alınabilen bir gökyüzü, açık bir ufuk, onurlu bir yaşam demektir.

Bugün Gazze hala açlık, susuzluk, ilaçsızlık ve yoksullukla boğuşmaktadır. Abluka sürdükçe, serbest kalan esirlerin gözyaşları tam anlamıyla sevinç gözyaşlarına dönüşmeyecektir. Dünya, artık sadece ateşkesi değil, kalıcı barışı ve insani yardımı da zorunlu bir görev olarak görmelidir.

Her şeyden önce, başta gıda olmak üzere insani yardımın sınırsız ve engelsiz bir şekilde Gazze’ye ulaştırılması şarttır. Çocukların açlıktan ölmediği, hastaların ilaç bulabildiği, okulların yeniden açıldığı bir Gazze, insanlığın ortak sınavı olacaktır. Bunun için Birleşmiş Milletler’den Avrupa Birliği’ne, İslam dünyasından vicdan sahibi her ülkeye kadar herkesin seferberlik başlatması gerekir.

Dün Gazze’de yükselen sevinç, dünyanın dört bir yanındaki insanlara da bir mesajdır: Bu ateşkes korunmalı, anlaşmalara sadakat gösterilmeli ve İsrail, işlediği insanlık suçlarının bedelinden kaçmamalıdır. Kalıcı barış, sadece Gazze’nin değil, tüm Ortadoğu’nun ve insanlığın ortak geleceği için zorunluluktur.

Dün özgürlüğüne kavuşan mazlum Filistinlilerin gözyaşları, hem acının hem de umudun sembolüydü. O gözyaşları, dünyaya şu gerçeği haykırdı: Hiçbir zulüm sonsuza dek sürmez.

Bugün artık sadece Gazze’nin değil, insanlığın geleceği için bir karar anıdır. Ya bu ateşkes kalıcı bir barışa dönüşecek, ya da tarihin en ağır insani dramlarından biri, gözlerimizin önünde devam edecektir.

Gazze’nin çığlığına kulak vermek, sadece Filistin’in değil, insanlığın vicdan borcudur.