Fizik kurallarına göre birim zamandaki ses ya da akımın titreşim sayısına frekans denir. Diğer bir deyişle frekans, akımın bir saniyede yön değiştirme hızıdır. Uluslararası bir ölçü birimi olan hertz (Hz) cinsinden ölçülür. 1 hertz, saniyede 1 döngüye eşittir.

Evrende yaratılmış her şeyin, güneşin, ayın, dünyanın, insanların, duygularının, maddi, manevi tüm varlıkları bir frekansı vardır.

Bilim insanı Bruce Tainio’nun yıllar önce yaptığı araştırmaların sonucuna göre insan vücudunun frekansı 62-72 MHz aralığında bulunmaktadır.

Nikola Tesla “Eğer evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim konuları üzerine düşünmeniz gerekiyor.” diyerek bilim insanlarını bu konularda araştırmalar yapmaya yönlendirmiş, Albert Einstein ise ‘’Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmak istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur. O gerçeklik artık size ait olur. Bundan başka bir yol yoktur. Bu felsefe değildir. Bu fiziktir.’’ diyerek bu konuda yapılacak diğer araştırmalara ışık tutmuştur.

Yüksek frekans sayesinde zihnin ve vücudun hayat enerjisini daha fazla depolamasını sağlamak mümkündür. Bir insanın frekansı yükseldiğinde duyguları artar, yargısız ve koşulsuzca herkese karşı sevgi dolu olur. Aynı zamanda iletişim halinde olduğu için her şeyin frekansını arttırarak çevresine de yüksek enerji verir. Başarılı ve toplum tarafından çok sevilen insanlar bu özelliktedir.

Aşk ve sevginin frekansı, Tanrı'nın yaratılış frekansı olan  528 MHz’dir. Müzikte bu frekans (mi) notasına denk gelmektedir. Bu frekansta yapılmış besteleri dinlerken şayet bir ayıyı düşünürseniz ona dahi aşık olma ihtimaliniz bulunmaktadır.

Şeytani frekans 444 Hertz veya 440 olup Hipnotize olmak, psikolojik rahatsızlıklar ve intihara meyil bu frekansın negatif etkileridir.

999 Hz, çok yüksek bir enerji frekansıdır. Bu frekans, melek alemlerindeki en yüksek frekanstır ve birliği, bir döngüyü kapamayı, ilerlemeyi ve manevi farkındalığı temsil eder. Fiziksel olarak, bu enerjiler sakin ve dengeli hissetme duygusu uyandırabilir.

Tüm yaratılmışlar gibi insanlar da bir enerjiden oluşmakta, kiminde yüksek, kiminde bu enerji düşük olmaktadır. Frekansı yüksek insanlar, genellikle kalp gözü açık, 6.hissi kuvvetli insanlar olurken, frekansı düşük insanlar da bencil, haset, kıskanç ve negatif özelliklere sahiptir. Kısaca bunlara sevimsiz de diyebiliriz. Ağızlarını açtıkları zaman sadece irin, pislik ve çamur akıtırlar. Bunların siyasi versiyonları bu negatif özellikleri meziyet zannettiğinden her gün birilerine sataşmayı, küfürü, hakareti rutine bağlamışlardır. Toplumu boğan, sıkan dilleri düşük frekanslarının yansımasıdır. Toplum, kendine hayrı olmayan bu tiplere sadece bulundukları makamlar yüzünden pirim vermektedir. Bu insanlar da bunun farkında olduğundan oturdukları koltuğa adeta yapışmışlar ve asla bırakmak istememektedirler. Siyaset, 3-5 dönem seçilmiş, adı yolsuzluklara karışmış, kendi menfaatinden başka bir şey düşünmeyen bu düşük frekanslı asalak tiplerden arındırılmadan ülkede siyasi kalkınma gerçekleştirilemez.

Toplumda liyakatli, dürüst, pozitif, yüksek enerjili insanlar uygun makam ve mevkilere getirilmeden bürokratik, kültürel, ekonomik kalkınma sağlanamaz.

Bir iş yerinde çalışacak ekip arkadaşlarında aranılacak özelliklerin başında pozitif enerji ve dürüstlüğün aranması gerekir. Mutsuz, karamsar, düşük frekanslı insanları hayatınızda, işiniz de, evinizde barındırmayın. Siyasi tercihlerinizde bu tiplere pirim vermeyin. Toplumların enerjisini, insanların enerjisi oluşturur. Mutsuz, negatif enerjili insanlardan mutlu toplumlar çıkmaz. Bu bir tercih meselesidir çünkü.

Siz iyiyi, güzeli tercih edin ki sonuç güzel olsun. Tarih kötüleri, diktatörlerin adını hatırlamaz lakin Mevlanaların adını yüz yıllar sonra bile unutmaz. Neden? Çünkü Ondaki dil pozitif, frekans yüksektir. Ne olursan ol yine de gel der, umut verir, boğmaz, kırmaz, küstürmez!

Tam da şu an toplumumuzun bu birleştirici frekansa ihtiyacı bulunmaktadır. İrin kokan, çürük söylemleriyle toplumu bölenlerden, onların düşük frekanslı enerjilerinden çok sıkıldık. Umuda, pozitif enerjiye, turunacak güzel yarın hedeflerine ihtiyacımız var. Bunları çözen, sevgi dilinin frekansını yakalayanlar da bu seçimin galibi olacaklardır. Ama halen farkında olunmadığı da muhakkak ki kısır döngülerde savrulup gitmekte diyaloglar. Masaların frekansını içerden ve dışardan düşürenlere de ayrı ihtimam gösterilmesi, negatif etkiye aman verilmemesi gerekmektedir. Frekansınız sevgide, tercihleriniz umutta kalsın! Güzel yarınlar, sevgi dilinin hakim olduğu yüksek frekanslar da buluşmak ümidiyle!

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.