Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve beraberindeki Koronavirüs Bilim Kurulu üyelerini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, koronavirüs salgınının ortaya çıkışından bugüne kadar Türkiye'ye ve millete verdikleri hizmetler dolayısıyla Bilim Kurulu üyelerine şükranlarını sundu. Dünyanın son 2 yılının bu salgının gölgesinde geçtiğini hatırlatan Erdoğan, sağlık tehdidi olarak başlayan bu sürecin kısa sürede üretimden tüketime, ulaşımdan turizme, spordan eğitime, istihdama kadar her alanı etkileyen topyekun bir krize dönüştüğünü kaydetti.

Hayatın olağan akışını, karşı karşıya bulunulan yeni duruma göre tekrar düzenleme mecburiyetinde kaldıklarını belirten Erdoğan, ülkelerin her birinin kendi kapasite ve kabiliyetleri ölçüsünde salgınla mücadeleye giriştiğini söyledi. Hastaneden sağlık personeline, maskeden ilaca, solunum cihazından aşıya kadar her başlık altında ciddi sıkıntılar yaşandığını anımsatan Erdoğan, "Koskoca devletlerin havalimanlarında, sınır kapılarında maske kapma kavgasına giriştiklerine hep birlikte şahit olduk. En önemlisi de devletlerin yönetim becerileri bu arada sınandı. Türkiye tüm bu sınamalardan alnının akıyla çıkabilen az sayıdaki ülkelerden biri olmuştur." dedi.

Erdoğan, maruz kalınan büyük yükün altında ezilmeyen sağlık altyapısı ve fedakarlıklarına şahit olunan sağlık çalışanlarıyla Sağlık Bakanı Koca'nın koordinasyonunda dünyada örnek bir var oluş mücadelesi ortaya koyan Bilim Kurulu'nu kutladı.

Koronavirüs salgınında hayatını kaybeden Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, Prof. Dr. Murat Dilmener ve Prof. Dr. Feriha Öz'ün isimlerinin hastanelere verildiğini hatırlatan Erdoğan, bu hastaneleri mücadelenin sembolleri olarak gördüklerini, bunları böyle görmenin, yaşamanın ve yaşatmanın çok önemli olduğunu vurguladı.

Diğer ülkelerde insanların sağlık kuruluşlarına erişimi sınırlanırken, Türkiye'de sadece salgın döneminde şehir hastaneleriyle devlet hastaneleriyle acil durum hastaneleriyle 16 binin üzerinde yeni yatağı hizmete açtıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Salgınla en etkili mücadeleyi yürütürken, toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında da herhangi bir zafiyete asla müsaade etmedik. Kamu görevlilerinin ve gönüllülerinin oluşturduğu Vefa Grupları gibi uygulamalarla insanlarımızın yanında yer aldık. Milletimiz de gösterdiği dirayet ve sabırla bu sürece çok önemli katkı sağladı. Her alanda olduğu gibi salgınla mücadelede de yol göstericimiz ve en önemli güç kaynağımız bilimin ışığı, bilim insanlarımızın gayretleri olmuştur. Yönetim olarak bize en büyük desteği Sağlık Bakanlığımızın salgın tehdidinin dünyada duyulmaya başlamasıyla birlikte oluşturduğu Bilim Kurulumuz ve alt çalışma grupları vermiştir. Dünya Sağlık Örgütü de bu süreci yakından takip ederek, takdirlerini kendi platformlarında açıkça kaydetmiştir. İkili bir araya geldiğimiz uluslararası toplantılarda açık, net bunları bize söylemişlerdir. Sürekli güncellenerek ilgili kesimlerle paylaşılan Kovid-19 salgın yönetimi ve çalışma rehberleri mücadeledeki en önemli yol haritamız olarak öne çıkmıştır."

Kriz dönemlerinde kamuoyunun beklentilerini karşılamanın, alınan kararlara uyulmasını sağlamanın, bunların muhtemel etkilerini yönetmenin kolay olmadığına işaret eden Erdoğan, "Hükümet olarak bilimsel verilerle toplumsal beklentileri en üst düzeyde buluşturmaya gayret ettik. Hamdolsun, hep birlikte ülkemizi bu sancılı ve sarsıntılı dönemden sağ salim çıkartarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru içinde bugün burada bir aradayız." diye konuştu.

Salgının başlangıcında bilinmeyen, tanınmayan, sonuçları kestirilemeyen bir virüsle karşı karşıya gelinmiş olmasının yol açtığı belirsizliklerin olduğunu anlatan Erdoğan, virüsün kaynağı olarak gösterilen Çin'den gelen bilgilerin dehşetengiz bir tablo ortaya koyduğunu kaydetti.

Hastalık diğer ülkelere yayıldıkça bilim insanlarının gözlemleri ve tespitlerinin tüm dünya ile Türkiye'yi de hemen her gün yeni bilgilere, yeni tavsiyelere maruz bıraktığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Vatandaşlarımızı virüse karşı korumak için dünyada geliştirilen her yöntemi, her aracı en hızlı şekilde ülkemize kazandırarak, mücadeleyi özellikle ön plana çıkardık. Kendi verilerimizi analiz ettikçe, bilgilerimizi geliştirdik. Kendi mücadele yöntemlerimizi oluşturduk. Bilim insanlarımızın gayretleriyle yerli solunum cihazından tanı kitine, ilaç ve aşı üretimine kadar pek çok başarıya hep birlikte imza attık. Bugün dünyada kendi aşısını üretebilen 9 ülkeden biri durumundayız. Salgınla mücadele için ürettiğimiz her ürünü, elde ettiğimiz her mücadeleyi ve tecrübeyi, sahip olduğumuz tüm birikimi dost ve kardeş coğrafyalardaki halklarla paylaşarak insani sorumluluklarımızı da yerine getirdik. Dünya genelinde 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım desteği sağlayarak, insani ve vicdani hassasiyetlerimizin farkını salgın sürecinde de gösterdik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın hiç de hayırla yad edilmeyecek bir yaklaşım sergilediğini vurgulayarak, "Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamayan ülkelerin, insanlığın tamamına yönelik tehditler karşısındaki bu bencilliği tarihin utanç sayfalarına kaydedilmiştir." dedi.

"Türkiye olarak bu süreçten çıkardığımız ders, diğer alanlar gibi sağlık altyapısı ve hizmetleri konusunda da kendi kendimize yeterli hale gelmemizin şart olduğudur. İnşallah güçlü altyapımız ve nitelikli insan kaynağımızla bu hedefe hızla ulaşacağız." ifadelerini kullanan Erdoğan, tüm bu süreç boyunca Sağlık Bakanlığı ekibi ve Bilim Kurulu üyelerinin çabalarına ve emeklerine bizzat şahit olduklarını söyledi.

Son 2 yıldır mesailerinin neredeyse tamamını hiçbir maddi karşılık beklemeksizin salgınla mücadeleye ayıran bilim insanlarına şükranlarını sunan Erdoğan, Bakan Koca ve ekibi başta olmak üzere, 1 milyon 300 bin kişilik sağlık ordusunun günün 24 saati, haftanın 7 günü verdiği hizmetleri asla unutmayacaklarının altını çizdi.

Yürütülen mücadeleye destek veren İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer kurumların mensuplarını tebrik eden Erdoğan, "Sağlık çalışanlarımıza teşekkürün en azından bir kısmını, onlara yönelik şiddetin önüne geçilmesinden, özlük haklarındaki iyileştirmelere kadar bir dizi düzenlemeyle ifade etmenin gayreti içindeyiz." diye konuştu.

Salgının artık kitlesel bir tehdit olmaktan çıkmasıyla Avrupa ülkelerinin hemen tamamının kısıtlamaları kaldırdığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin de bu aşamaya geldiğine inandıklarını belirtti. Nitekim bugün yapılan Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nda bu hususların enine boyuna değerlendirildiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bilim Kurulumuz bundan sonra olağanüstü bir durum olmadıkça düzenli toplantı yapmasına ihtiyaç kalmadı görüşüne varmıştır. Sağlık Bakanlığımız ise salgın yönetimi eylem planı çerçevesinde çalışmalarını yine sürdürecektir. Koronavirüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 yıldır çeşitli kapsamlarda uygulanan kapalı mekanlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır. Sadece toplu taşıma araçları ile sağlık kuruluşlarında maske uygulamasına, vaka sayısı 1000'in altına düşene kadar bir müddet daha devam edilecektir. Bilim Kurulumuzun önerisi, ileri yaşlardaki kişiler ile kronik hastalığı, hastalık şüphesi ve riskli gruplarla teması olanların maske kullanmaya devam etmeleri yönündedir. Yine Bilim Kurulumuz kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın salgına karşı en büyük kozumuz olan aşıların, özellikle hatırlatma dozlarını ihmal etmemelerini de önermektedir. Etkinliği ispatlanmış olan kendi aşımız TURKOVAC hatırlatma dozları konusunda özellikle tavsiye edilmektedir. Bunun için aile sağlığı merkezleri ve kamu hastanelerinde aşı uygulama merkezleri ihtiyaca cevap verecek şekilde faaliyetlerini sürdürecektir."

Erdoğan, Türkiye'de üretilen koronavirüs ilaçlarının vatandaşlara ücretsiz dağıtımının devam edeceğini söyledi. Güncel teknolojiler ve tedavilerin de yakından izleneceğini anlatan Erdoğan, "Rabb'imden kendi vatandaşlarımız ile tüm insanlığa sağlıklı, güvenli, huzurlu, müreffeh bir gelecek temenni ediyorum. Bu duygularla Bilim Kurulu üyelerimize teşrifleri için bir kez daha teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum. Hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla." dedi.