Adalet ve Kalkınma Partisi, demokratikleşme perspektifine uygun olarak kurulduğu günden itibaren siyasette katılıma önem veren bir anlayışın sahibi olmuştur. Siyasette niteliğin arttırılması ve ülkemizin sosyal sermayesinden en üst seviyede yararlanılması AK Parti'nin temel amaçları arasında yer almaktadır.

Dünya konjonktürü de Türkiye toplumunun istek ve talepleri de değişim ve dönüşümden, otoriter düzenden demokratik düzene, vesayet rejiminden sivil rejime, kapalı toplumdan açık topluma evrilme yönündedir. Tarihin akışının tersine çevrilmesi, ortaya çıkan yeni dinamiklerin yok edilmesi ve eski düzenin geri getirilmesi tarihte hiç mümkün olmamıştır. Türkiye'de "pandoranın kutusu" artık açılmıştır, gidilecek yön bellidir.

Dolayısıyla bundan rahatsız olan ve kendini hala tek kurucu güç olarak gören sivil/asker bürokrasisinin bu sürece yönelik askeri ve yargısal müdahaleleri biçare kalmıştır. AK Parti'ye karşı açılan ve özellikle de amacı önceden belli olan, hukuk dışı ve anlamsız kapatma davası otoriter yönetim zihniyeti, yandaşları ve karanlık bazı güçler için bu süreç gelinen nokta itibari ile hüsranla sonuçlanmıştır.

AK Parti iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlarının ivedilikle çözümü için canhıraş bir şeklide çalışmış ve çalışmaya devam edecektir.

Millet egemenliğinin artık tecelli etmesinin tam zamanıdır Türkiye'de kendini gerçek demokrat olarak gören herkes ve her kesim bu sürecin bir an önce demokratik siyaset paradigmasının inşasıyla sonuçlanması için çaba göstermeli ve her vatandaşımız kendilerinin seçtiği siyasi iktidarları desteklemeli, iktidara ülkenin ihtiyacı olan çalışmalara hız vermesi yönünde desteğini göstererek cesaret vermelidir.

Toplumsal barışın sağlanmasına yönelik demokratik girişimlere destek vermeli ve bunlara öncülük edilmelidir. Toplumsal barışı bozan ve karanlık güçlerle kirli ilişkilere bulaşmış olan kesimlerle aramıza mesafe konulmalıdır.

Son söz olarak şunu belirtmekte yarar görüyorum; Türkiye bir değişim ve dönüşümün eşiğindedir. Bu değişim ve dönüşüm Türkiye'nin iki yüz yıllık makûs talihini yenmesi, ülkenin tabulardan kurtulması, kabuğunu kırması, dünyaya ve çağa ayak uydurması, muasır medeniyet seviyesini yakalama yürüyüşünü hızlandırması, demokratikleşme, özgürleşme, sivilleşme ve zenginleşme rotasına girmesi demektir. Dileğim odur ki güzel günlere gebe olan bu süreç ülkemiz için hayırlı bir biçimde hep yeni ufuklar, yeni yaklaşımlarla müspet bir biçimde gelecekte hep kendine yer bulur…

YeniJournal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.