Son haftalarda Türkiye siyaseti adeta tek bir eksen etrafında dönüyor: Cumhuriyet Halk Partisi. Peş peşe gelen yolsuzluk operasyonları, özellikle büyükşehir belediyelerinde yaşanan mali usulsüzlük iddiaları ve nihayetinde İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması, siyasal gündemin nabzını CHP’ye sabitledi.
CHP bu sıcak gelişmelerin tam ortasında, tarihî bir karara imza attı: Olağanüstü kurultay. Peki bu kurultay ne anlama geliyor? CHP kendisini bu fırtınanın içinden nasıl çıkaracak? Ve en çok sorulan soru: Kemal Kılıçdaroğlu yeniden sahneye çıkacak mı?
CHP’li bazı belediyelere yönelik açılan yolsuzluk soruşturmaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Özellikle İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde görevli isimlerin “ihale yolsuzluğu”, “usulsüz personel alımı” ve “belediye üzerinden rüşvet ağı kurma” gibi iddialarla karşı karşıya kalması, seçmen güvenini derinden sarstı.
Bu operasyonların “hukuki” mi, yoksa “siyasi” mi olduğu halen tartışma konusu. Ancak bu durum, CHP içinde “temiz siyaset” söyleminin sorgulanmasına neden oldu.
İstanbul İl Başkanlığı’na mahkeme kararıyla geçici kayyum atanması, partinin hafızasına kazınacak bir olay olarak tarihe geçti. Bu hamle yalnızca CHP’yi değil, muhalefet adına endişelenen tüm seçmenleri alarma geçirdi.
Kayyum kararı, bazılarına göre “hukukun işlemesi” ancak CHP kanadına göre açık bir siyasi müdahale. Parti Sözcüleri bu kararı “siyasi dizayn” olarak nitelendirirken, kamuoyunda da ciddi bir “demokratik sınav” tartışması başladı.
CHP’nin olağanüstü kurultay kararı alması, bu dalgaya karşı partinin refleks geliştirdiğini gösteriyor. Ancak bu karar, yalnızca bir savunma kalkanı mı olacak, yoksa köklü bir reformun miladı mı?
Kurultay, hem partinin yönünü, hem de liderliğini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Bu süreçte;
• Parti tüzüğü yeniden ele alınabilir.
• Belediyelere denetim mekanizmaları artırılabilir.
• Yeni kadrolar ile güven tazelenebilir.
Bazı parti içi gruplar, son gelişmeleri “Kılıçdaroğlu’na ihtiyaç olduğu” yönünde değerlendiriyor. “Devlet aklını bilen”, “kriz yöneten” bir figür olarak yeniden sahne almasının “kurtarıcı” etkisi olabileceğini savunuyorlar.
Genel Başkan Özgür Özel, olağanüstü kurultayda yeniden aday olacağını duyurdu. Bu süreçte özellikle “gençleşme”, “şeffaflık” ve “örgütsel reform” vaatleri öne çıkıyor. Ancak en büyük sınavı.
Kurultay yalnızca parti için değil, muhalefetin geleceği için de bir tür güven testi.
Bu kurultay bir dönemin kapanışı, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak unutulmamalı: Bir partiyi sadece lideri değil, ilkeleri, refleksleri ve kriz anındaki direnci ayakta tutar.
CHP için bu kurultay; yalnızca isimlerin değiştiği bir kongre değil, halka verilen büyük bir sözün test edildiği kritik bir sınavdır.
Soru şudur: CHP, bu kurultayda değişimi yönetebilecek mi, yoksa sadece krizi erteleyen bir vitrin düzenlemesi mi yapacak?