Hürriyet yazarı Hande Fırat’a konuşan Özel, AKP’nin açıkladığı ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunun CHP’nin iki sene önce ilan ettiği ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ beyannamesinin doğrudan kopyası olduğunu söyledi:
“‘Hepimiz aynı gemideyiz’ diyorlar ama düne kadar düşman hukuk uyguluyorlardı. Seçimlere yedi ay kala 20 yıldır yaptıklarını, özellikle de son yedi yıldır yaptıklarını bir söylemle değiştirdiklerine inandırmaları o kadar kolay değil. Siyasette büyük barış olabilir ama gelinen noktada kutuplaştırmayı aşacak olan sandıktaki seçmen iradesidir. Bir sonraki iktidarın bugünkü gibi davranmaması iklimi değiştirecek. Tanıdığım iktidar ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ söylemini ölçme değerlendirmeye tabi tutacaktır; oyları artıyorsa yumuşamaya devam ederler, düşüyorsa sertleşmeye geri dönerler.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seçmenlerden genellikle işsizlik ve yoksulluk nedeniyle şikayetlerin geldiğini fakat ‘giyim kuşam’a karışılacağı düşüncesiyle bir tedirginlik oluştuğunu kaydeden Özel, ‘başörtüsüne güvence’ çıkışının altında yatan nedeniyse şöyle anlattı:
”Genel başkan kapalı kapılar ardında verdiği teminatı bir kanun değişikliği ile önermek istedi. Anayasa değişikliği önerisi imkânı da vardı. Ancak Türkiye’de basında haber yapma özgürlüğü sorunu var mı, var. Oysa Anayasa’da ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ deniyor. Ancak sansür kanunu çıkıyor. Kanun ve anayasa değiştirmek Meclis’in yetkileri arasındadır. Ancak TBMM başkanı da tarafgir davranıyor. TBMM başkanı siyasal aktivizm yapmasın, tarafsız olsun, Meclis’in gücünü artırsın. Şimdi bu düzenlemeye bir de ailenin korunması adı altında farklı bir madde getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde bir miting vardı, ailenin korunması adı altında fırsatçılıkla, kendileri açısından o kitlelere ‘Bakın biz sizin için bir şeyler yaptık’ diyecekler. Sonuç itibarıyla demokrasi anlayışımız gereği metinlerini göreceğiz. Kurumsal olarak, parti yetkili organları değerlendirir, kararını verir. Kişisel kanaatim, bu mantalite ve iş görüş biçimiyle anayasa değişikliği yapma zaman ve zeminimiz yok.”