CAHİLİYE DÖNEMİNDE BİLE OLMAYAN BİR SAPKINLIK!

‘Yansın, batsın bu dünya’ dediğim, kahreden bir sapkınlık. İslam öncesi cahiliye döneminde bile yaşandığına hiçbir yerde rastlamadığım, iğrenç bir sapkınlığın, sözüm ona dini bir cemaatte gerçekleşmesi, beni insanlıktan utanır hale getirdi. İslam’a, Müslümanlığa verdiğiniz zarar yetmedi mi? Allah bin defa belanızı versin!

* * * *

İslam dininden önceki döneme Cahiliye dönemi denir. Bu dönemde putperestlik ve batıl inançlar yaygındı. Bununla birlikte, toplumun her kesiminde ciddi bir yozlaşma söz konusuydu. Ancak Hz. Muhammed'in Peygamberliğini ilan etmesinin ardından, İslam önce Mekke, sonra Medine'de yayılmaya başlamış ve Cahiliye dönemine ait inançlar ve davranışlar terk edilmişti.

* * * *

Cahiliye döneminin belli başlı özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Kabilecilik anlayışı gelişmiştir. Kabileler arasında yaşanan savaşlarda ve kan davalarında binlerce kişi hayatını kaybetmiştir.

Bu dönemde, fakir aileler, kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyordu. Bunun iki nedeni vardı. İlk nedeni, aç kalma korkusuydu. Bunun dışında birçok kabile, diri diri gömülen kız çocuklarının melek olacağına inanıyordu.

Dinimizde kendiliğinden ölen hayvanlar mundar sayılır. Bu nedenle eti caiz değildir. Ancak cahiliye döneminde mundar hayvanlar yenirdi.

Hristiyanlık ve Yahudilik dışında putperestlik de yaygındı.

Zenginlik ve ırk, bir üstünlük ölçüsü kabul edilirdi. Zengin olan kişiler mahkemelere rüşvet verdikleri için suçlu oldukları davalarda bile aklanırlardı.

Kölelere eşya muamelesi yapılırdı. Köleler en temel haklarından bil yoksundu. Bilerek borçlandırılırlar ve hiçbir zaman azat edilmezlerdi.

Fuhuş, alkol ve çapulculuk yaygındı.

İnsanlar atalarıyla ve çocuklarının sayılarıyla övünürdü.

* * * *

Cahiliye dönemi, başta kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, her yönüyle insanlık dışı uygulamalarla dolu bir dönemdi.

* * * *

Sapkınlık ve haddi aşmada sınırların tanınmadığı o dönemlerde yaşandığını duymadığım, hiçbir kaynakta rastlamadığım sapkın bir mevzunun, günümüzde yaşanması beni kahretti. ‘Dünyanın sonu geldi, yansın bu dünya, kıyametin alameti’ dediğimiz bir mesele. İnsanlığımdan ilk defa utanır hale geldim. Ben 6 yaşındaki bir kız çocuğunun, yetişkin bir adamla evlendirildiğini hiç duymadım. Böyle iğrenç bir sapıklığın izine rastlamadım. Böyle bir sapıklığın söylentisini hayatımda duymadım.

* * * *

Türkiye, son birkaç gündür bebek gelin skandalını konuşuyor. 7’den 77’ye her kesimin haklı ve doğal tepkisi var. Diyanet’ten gecikmeli açıklama yapılmasına, işin doğrusu çok üzüldüm. Duyduğumuzda hepimizin tüyleri diken diken olan bu sapkınlığa, Diyanetin önce sessiz kalıp, sonrasında ise gecikmeli açıklama yapması tepkilere neden oldu.

* * * *

İsmailağa’ya yakın vakfın başkanı olan insan görünümündeki bir adamın, 6 yaşındaki kız çocuğunu 29 yaşındaki bir adamla evlendirdiğini öğrendiğim an, kanım dondu. Öfkem ve kızgınlığım tarifsiz ve boyutsuz bir noktaya geldi. İnsanlığımdan utandım.

* * * *

“Bu nasıl vakıf? Bu adam nasıl İslami çevrelerin içinde kalabilmiş, nasıl korunmuş?” diye hayretler içinde kaldım. 17 yaşındaki bir kızın bile evliliğine karşı çıkan biri olarak, 6 yaşındaki bir bebeğin evlendirilmesi, beni insanlığımdan utanır hale getirdi. Hayır hayır ben bu adamla aynı dinden olamam. O benim mensubu olduğumdan büyük şeref duyduğum, İslam dininden olamaz. Asla kabul etmiyorum. Bu adam Müslüman olamaz, bu adam topluma İslam’ı anlatamaz…

* * * *

Bu korkunç bir olay. Bu konuya devletin bütün kurumları el atmalı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, davaya müdahil oldu ama yetmez. Devlet topyekun bu olayla ilgili tutum almalı.

* * * *

Bu olayın İslam’a, Müslümanlığına, Diyanete vereceği zararın boyutu korkunç olacaktır. İslami vakıflar ve dernekler, bu olay karşısında sesini yükseltmelidir. Geç de olsa sessizliğini bozan Diyanet, bu sapıklıkla kesinlikle hesaplaşmalı. İslam’a, Müslümanlığa zarar verenlere karşı sessiz kalmak nedir arkadaş. Her meselede, her muhalefetin laf atmasında Diyanet’in yanında yer almış, Diyanet’i sonuna kadar savunmuş biri olarak, Diyanet’in bu sapkınlığa karşı uzun süre sessiz kalmasını şiddetle kınıyorum.