BU NASIL ATEŞKEŞ?

Dünya, haftalardır büyük umutlarla beklenen ateşkesi konuşuyordu. Çatışmaların sona ermesi, kanın durması, çocukların yeniden oyun oynaması, annelerin evlatlarına güven içinde sarılması…

Ateşkes kelimesi, aslında en çok Gazzelilerin kalbinde yankılanıyordu. Çünkü onlar için ateşkes, sadece bir diplomatik anlaşma değil, nefes almak, hayatta kalmak, hayallerini diri tutmak demekti.

Ama ne yazık ki yine yanıldık. Daha mürekkebi kurumadan ateşkesin sayfaları kanla boyandı. İsrail, sözde imzaladığı anlaşmayı hiçe sayarak, Gazze’nin üzerine bomba yağdırmaya devam ediyor. Son 24 saatte gerçekleşen saldırıda 57 masum Gazzeli hayatını kaybetti. Evleri yıkıldı, çocukların çığlıkları yine göğe yükseldi.

Peki, bu nasıl bir ateşkes? Ateşkese rağmen masumların canına kıyılmasına hangi uluslararası hukuk sessiz kalabilir?

İsrail’in politikalarını yakından takip eden herkes bilir ki bu devlet, defalarca uluslararası anlaşmaları ihlal etmiş, BM kararlarını hiçe saymış, söz verdiği hiçbir taahhüdü yerine getirmemiştir. Bugün Gazze’de yaşananlar bunun en açık göstergesidir. Ateşkese rağmen saldırılar sürüyor. Dünyanın gözü önünde, apaçık bir ihlal söz konusu.

Bizim gibi “İsrail’e güven olmaz” diyenler haklı çıkıyor. Çünkü İsrail’in her anlaşmayı kendi çıkarına göre esnettiğini, barışı sadece bir taktik olarak kullandığını artık herkes biliyor.

Ama asıl düşündürücü olan şey, dünyanın sessizliğidir. Küresel güçler, uluslararası örgütler, hatta sözde insan hakları savunucuları… Hepsi suskun. Son 24 saatte Gazze’de 57 can yitip gitti, ama dünya başını çevirdi.

Peki, Donald Trump neden sessiz? ABD, her fırsatta “barışın garantörü” rolüne soyunurken, şimdi neden yok? Avrupa Birliği neden üç maymunu oynuyor? Birleşmiş Milletler neden sadece kınamayla yetiniyor?

Sessizlik, suça ortak olmaktır. Gazze’nin çocuklarının kanı sadece İsrail’in değil, aynı zamanda sessiz kalanların da ellerindedir.

Bugün Gazzeliler, yalnızca İsrail’in bombalarıyla değil, dünyanın sessizliğiyle de yaralanıyor. Onların çığlıkları sadece gökyüzünde yankılanmıyor; vicdanı olan her insanın kalbine dokunuyor.

Ama şunu da unutmamak gerek: Gazze’nin direnci, tarih boyunca hep ayakta kaldı. Bombalar evleri yıktı ama umutlarını yıkamadı. Çocuklarını toprağa veren anneler bile gözyaşlarıyla direnişin sembolü oldu.

Eğer dünya gerçekten barış istiyorsa, önce ateşkes kelimesinin içini doldurmalı. Ateşkes, bombardımanın gölgesinde imzalanmış bir kağıt değil, hayatların gerçekten korunduğu bir güvence olmalı. Aksi halde bu ateşkes, sadece bir kandırmacadan ibaret kalır.

Bugün İsrail ateşkesi ihlal ediyor, dünya susuyor. Ama yarın tarih susmayacak. Bu ihlalleri, bu suskunluğu, bu vurdumduymazlığı mutlaka yazacak.

Ve bir gün mutlaka, adalet Gazze’nin üzerine bomba değil, özgürlük yağdıracak.