BİR MİLLETİN UNUTULMAZ ZAFERİ…

15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye halkının tarihine kara bir leke olarak geçmek istenen; ancak milletin iradesiyle bir kahramanlık destanına dönüşen karanlık bir geceydi. O gece yaşananlar, bir milletin onuruna, özgürlüğüne, demokrasisine ve vatanına nasıl sahip çıktığının en açık göstergesidir.

Tankların, uçakların, helikopterlerin gölgesinde halkın iradesini gasp etmeye kalkışanlar; sanmışlardı ki bu millet susar, korkar, siner. Ancak unuttukları bir şey vardı: Bu millet Çanakkale’dir, bu millet Sakarya’dır, bu millet kurtuluşun ve bağımsızlığın ta kendisidir.

15 Temmuz, klasik bir askeri darbeden öte; kendi halkına silah çeviren, milletin vergileriyle alınan tankları milletin üzerine süren, milletin göklerini karartan uçaklarla Meclis’i, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ve emniyet binalarını bombalayan bir terör kalkışmasıydı. Bu hain teşebbüs, sadece anayasal düzeni değil, Türkiye’nin bağımsızlığını, geleceğini ve milli bütünlüğünü hedef almıştı.

O gece, FETÖ adlı karanlık yapı ve onun kuklaları tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, sadece silahlarla değil, aynı zamanda inançsızlıkla, ihanete bulanmış akıllarla, dış güçlerin maşalığıyla vücut bulmuştu. Ancak millet, bu oyunu bozdu. Hiçbir plan, halkın iman gücünü, vatan aşkını ve bağımsızlık tutkusunu alt edemedi.

O karanlık gecede sokaklara çıkanlar, ellerinde silah değil bayrak vardı. Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden milyonlarca insan şehirlerin meydanlarını doldurdu. Kimi tankın önüne yattı, kimi kurşunların üzerine yürüdü. Nice gencecik yiğit şehit düştü, nice kahraman yaralandı. Her biri birer destan yazdı. Her biri “Bu vatan bizim!” diye haykırdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı meydanlara davet eden çağrısı, bir milletin yeniden uyanışına vesile oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi sabaha kadar bombalar altında direndi. Bazıları hariç siyasi partiler, tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak demokrasiden yana saf tuttu. O gece Türkiye, tek yürek, tek bilek oldu.

15 Temmuz’un ardından tüm dünya bu büyük destanı görmezden gelmeye çalıştı. Batı dünyası, demokrasinin bu büyük zaferini alkışlamak yerine suskun kalmayı tercih etti. Medya organları, halkın direnişini küçümsemeye, hatta yok saymaya çalıştı. Ama tarih susmaz. Gerçekler gömülmez. Bu milletin yazdığı destan, dünyanın görmemesiyle değil; milletin kalbinde yankılanmasıyla sonsuza kadar yaşayacaktır.

15 Temmuz sadece bir gece değildir. Bir milletin kendine ve değerlerine sahip çıkışıdır. Bugün hala o karanlık gecenin izlerini yüreğimizde taşırken, şehitlerimizin aziz hatıralarına sahip çıkmak, gazilerimizin kahramanlıklarını gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevidir.

Bu vatan kolay kazanılmadı. Bu bayrak gökyüzünde durup dururken dalgalanmadı. Her rüzgarında bir şehidin nefesi, her yıldızında bir kahramanın gözyaşı vardır. 15 Temmuz, bu milletin bir daha asla esarete boyun eğmeyeceğinin, iradesine zincir vurdurmayacağının en net ilanıdır.

Tarihin her döneminde nice ihanetler gördü bu topraklar. Ama her seferinde yeniden ayağa kalktı. 15 Temmuz gecesi de öyle oldu. Vatan toprağına ayak basan her bir fert, birer nöbetçi oldu. O gece yazılan destan, sadece bugünün değil, yarının da yolunu aydınlatan bir meşaledir.

Bu meşaleyi söndürmeye çalışanlara karşı verilecek en büyük cevap, birlik olmaktır, birlikte kalmaktır. Çünkü biz, milletiz. Çünkü biz, Türkiye’yiz.

Unutmadık. Unutturmayacağız. 15 Temmuz’u bir kez daha lanetliyor, şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz.