Berber ve kuaför esnafının sorunları!

Yeni Journal haber sitesinin değerli okuyucularına merhabalar.

Öncelikle tarafsız, ilkeli, doğru, dürüst ve hızlı habercilik anlayışı ve politikasıyla tez zamanda okuyucu kitlesini geniş bir yelpazeye yayan, bu mecrada köşe yazılarıma başlamamın sevinç mutluluğunu yaşıyorum.

Başta Diyarbakır’da faaliyet yürüten bay-bayan kuaför ve Güzellik uzmanı meslektaşlarım olmak üzere, bütün okuyuculara sevgi ve saygılarımı ileterek, kendimi tanıtmak isterim.

Ben Diyarbakır Berberler Kuaförler ve Güzellik Uzmanları Esnaf Odası Başkanı Cemil Değirmenci. Kendim Bayan kuaförüyüm. Meslekte 40.yılım. Oda Başkanlığımda 3. Dönemim. Bundan böyle her hafta ayrı bir konuyla, farklı bir bakış açısıyla, çok da cümleleri süslemeden, kendi mizacıma uygun bir şekilde konuları konfirme ederek, siz değerli okuyucularımla paylaşacağım.

Başta şehrimiz Diyarbakır olmak üzere, bölgemizde ve ülkemizde öncelikle kendi alanımız olmak üzere, yaşanan sıkıntıları, bunlara karşın çözüm önerileri ve beklentileri, ilgili mercilerin dikkatine sunmaya gayret göstereceğim.

Bugün sektörel anlamda, göreve geldiğim günden beri hemen hemen her gün gündemimizde olan, berber, kuaför ve güzellik salonlarının hafta tatili (Haftada 1 gün işyerlerinin resmi bir genelgeyle kapalı olması) konusunu paylaşmak istiyorum.

Yıllardır esnaf arkadaşlarımızın bizlerden (Odalardan) talepleri, haftada 1 gün oda tarafından alınacak bir kararla, 1 gün kapalı olması istendi. Ancak odaların böyle bir karar alması ve uygulamasının mümkün olamayacağını, her defasında meslek gruplarımıza anlatmaya çalıştık ve bu konuyu dönemin görevde bulunan tüm Valilerimiz, belediye başkanlarımız ve ilgili tüm resmi kurumlarımızla istişare ederek, konunun sadece ilgili Bakanlık Genelgesi ile uygulanabileceği gerçeğiyle karşılaştık. Tabii ki esnafımızın bakış açısıyla, bu konunun çözümü o kadar da kolay çözülemeyeceği de bir gerçek.

Bugüne dönecek olursak, bu konu evrildi çevrildi, gerek bağlı bulunduğumuz Türkiye Berberler Kuaförler ve Güzellik Salonları İşletmeleri Federasyonu ve ikili ilişkileri iyi olan birkaç değerli oda başkanlarımız vesilesi ile ilgili bakanlıklarımızın gündemine girmeyi başardı.

Keşke girmez olaydı…

Asıl atraksiyon, ondan sonra başladı. Bu konu mu diyelim, bu mesele mi diyelim, kim bulaştıysa sorun arttı. Benim başından beri savunduğum bu sorunun, ele alınmadan, gündeme düşmeden ve esnafı umutlandırmadan önce altının doldurulması, ondan sonra gündeme gelmesi gerçeğini savundum ve bugün gelinen nokta bu yönde…

Bir de şunu eklemek gerekirse, bir taraftan da ‘ben işyerimi kapatmıyorum, kimse benim işyerimi kapatamaz’ diyenler var. Ne olacak şimdi? Bu konu ile ilgili bakanlıklarımızın gündemine geldiğinde, hemen odalara genelgeler gönderildi. ‘Esnaflarınızla istişare ederek, kapalı olacak günü belirleyiniz’ diye. Benim kendi odam, bu istişareleri 4 kez toplantılar halinde imza karşılığı yaptık. İmzalarımızı Ticaret İl Müdürlüğümüze teslim ettik. Bitmedi. Bir daha yaptık, yine bitmedi. Esnafla bu konuyu istişare etmek, tam bir problem. Pazar gününü isteyenler, Pazar istemeyenler, Salı isteyenler, Perşembe isteyenler, Bakanlığımızın her defasında bu konunun kararının ertelendiğini bildiren yazılar. Sosyal medyada oda başkanlarımızı beceriksizlikle suçlayanlar, hakaretler…

Düştüğümüz duruma bakar mısınız? Kendi esnafımızla karşı karşıya geldiğimiz durum… Bu konu sadece Diyarbakır örneğidir. Tüm illerimizde durum bu. Oda Başkanlarımız suçlu.

Her defasında alınan kararın ertelenmesi nedeniyle bu konunun esnaf nezdinde ciddiyetinin kalmadığı ve ilgili kurumlara bakış açısının değiştiğinin altını çizmek, en önemli mesaj olsa gerek.

Bizler Oda Başkanları olarak, esnaflarımız ve karar verici üst makamlarımızın arasında ezilmek istemiyoruz. Bu konuyla ilgi üst makamlarımızdan, esnafımızı rahatlatacak önemli açıklamalar bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük ve güçlü Türkiye hedefi ile ortaya koyduğu 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuna, odalarımız ve meslek gruplarımızın bu vizyona yakışır bir şekilde şekillendirilmesi konusunda, var gücümüzle mücadele edip, bu vizyona yakışır çalışmalarla mesleki sorunlarımızın çözümüne katkı sunmanın, bizlerin asli görevi olduğu bilinciyle, tüm okuyucularımıza sesimizin ve kalemimizin ulaştığı her yere, sevgi ve saygılarımı ileterek teşekkür ediyorum.

(Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.)