GÜNDEM

Bahçeli: Milli değerleri istismar edenler vatanını sevmeyenlerdir!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "Milli değerleri istismar edenler vatanını sevmeyenlerdir. Her Arapça yazıyı irtica diye sunanlar, yabancı istihbarat örgütlerinin sızmaları, yeminli Türkiye düşmanlarının süzmeleridir. Anıtkabir'de ‘Şeriat gelecek’ diye bağıranla masum bir arkadaşımıza hilafet bayrağı açtığı gerekçesiyle saldıran meczubun eylemleri tesadüf değildir. (Süper Kupa finalinin iptali) TFF süreci yönetemedi, kulüpler aklı başında hareket edemedi" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Ertelenen Süper Kupa finalinden sonra yaşanan sipariş heyecan dalgası, Türkiye'nin bölgesel ilişkilerini ve komşu ülkelerle kurmaya çalıştığı çok boyutlu diyalog köprülerini dinamitleme amacına hizmetten başka bir şeye yaramamıştır." dedi.

Bahçeli, parti genel merkezinde Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni'nde konuştu.

Siyaset ve Liderlik Okulunun kesintisiz şekilde 2009'dan beri açık ve faal olduğunu belirten Bahçeli, o tarihten bugüne kadar çok sayıda kardeşlerinin zamanlarından tasarruf ederek, günlük meşgalelerinden fedakarlık yaparak Siyaset ve Liderlik Okulunun kapısından girdiğini söyledi.

Tarihin tozlu raflarına düğümlenerek bırakılan mahut tartışma konularını, dış bağlantılı operasyon ikmaliyle tekrar gündeme taşımanın yalnızca aymazlık değil aynı zamanda ahmakça ve alçakça bir tezgah olduğunu belirten Bahçeli, "Milli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini tahrik ve provoke edenler, ne bu vatana ne bu millete ne de yüzyıllık Cumhuriyet müktesebatına sevgi ve saygı duymayan laçka tipler, layüsel asalaklardır." diye konuştu.

Türk milletinin varoluşunun muazzam fazileti ve fikrine dost olmayanların, milli ve manevi hayatının tüm güzelliklerine karşı adı konulmamış, ilanı yapılmamış bir savaş halinde olduğunu ifade eden Bahçeli, "Ellerinden gelse milletimizi, gökyüzünden, güneş ışığından, hatta ve hatta karanlıktan bile mahrum etmeyi isteyen hainler, iç ve dış husumet cephesinde birleşen, namusuyla çıkarlarını bir tutan işbirlikçiler vardır ve hüviyetleri bellidir." değerlendirmesini yaptı.

Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "30 Aralık 2023 Cumartesi günü Anıtkabir'de 'Kahrolsun Cumhuriyet, şeriat gelecek' diyerek avaz avaz bağıran bir sapığın provokasyonuyla yeni yılın ilk günü Galata Köprüsü'nde düzenlenen 'Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek, İsrail'e lanet' yürüyüşünde, kelime-i tevhid sancağını taşıyan masum bir insanımıza hilafet bayrağı açtığı iddiasıyla saldıran meczubun eylemi zamanlama itibarıyla tesadüf değildir. Adeta 6 Nisan 1909 akşamı Galata Köprüsü’nde vurulan Hasan Fehmi’nin veya 9 Haziran 1910’da Eminönü’nde kurşunlanan Ahmet Samim vakalarının tekrarı yaşatılmak istenmiştir. Be hey cahiller güruhu, be hey kendini bilmezler grubu, be hey siyasi işportacılar kafilesi, hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Böyle bir bayrağa tarihin hangi döneminde şahit olunmuştur? Şayet rahatsızlık, şayet hazımsızlık kelime-i tevhidden ise tarafımızı ve kararımızı açık açık seslendiriyor ve tarihe not düşüyorum, 'Lailaheillallah Muhammeden resulüllah.' Merhum büyüğümüz Dündar Taşer 'Biz Kimiz' diye sormuş ve şöyle cevap vermiştir, 'Biz dünyanın en büyük imparatorluklarını kurmuş ve hakimiyetini eski dünyanın bilinen her köşesinde yürütmüş bir milletiz.' Yani biz Müslüman Türk milletiyiz. Ülkümüz Turan, istikametimiz Kızılelma, hedefimiz ilayı kelimatullahtır. Her Arapça yazıyı veya görseli irtica diye sunanlar, korku tacirliğine soyunanlar, milli birlik ve dayanışma ruhumuza beşinci kol faaliyetiyle saldıranlar yabancı istihbarat örgütlerinin sızmalarıdır, yeminli Türkiye düşmanlarının süzmeleridir."

"Türkiye'nin rejim sorunu yoktur"

Sanal korkular üretip toplumsal kutuplaşmayı sertleştirmeyi planlayanların, dışarıdan kontrol edilip tıpkı bir mayın gibi toplum ve siyaset bünyesine yerleştirilenlerin iyi niyetli olmadıklarını, yerli, milli, ahlaklı olmadıklarını ve insan yerine bile konulmayı hak etmediklerini söyleyen Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti'nin rejim sorunu, müesses nizamıyla ilgili farklı bir arayışı yoktur, olması da düşünülemez." dedi.

Bahçeli, 29 Ekim 1923'ün kurucu fikrine, kuruluş ruhuna, hukuki iradesine, siyaset ve idare felsefesine, tarihsel karar ve ilkelerine sonuna kadar sahip çıkacaklarını belirterek, şöyle devam etti: "Ant olsun şerefimiz bileceğiz, her türlü maksatlı polemik ve sinsi gayenin de karşısında duracağız. Hilafet tartışmasını kamçılayanların, çanak tutanların, istismar edip alarm zilleri çalanların hepsi birden hastalıklıdır, açıkça ipotek altındadır. Toplumsal tansiyonu yükseltmek amacıyla el ovuşturan, bunun yanında tarlası sürülmüş, aklı rehin alınmış, öfke nöbetlerine kapılmış, neye ve kimlere hizmet ettikleri az çok belirgin olan, üstelik utanmadan, sıkılmadan, onursuzca partimizin sembolü bozkurdu haydutça kullananların Türkiye'yi darboğaza sokmak için nasıl bir örtülü faaliyet içinde oldukları çok net görülmektedir. Alttan alta Cumhuriyet'in miras ve emanetlerine tahammülsüz olanlarla sözde milliyetçilik maskesi takanların dolaylı şekilde el ele verdikleri, iç barış ve huzur ortamını bozucu girişimlerin asıl faili oldukları, bir nevi DEM'lendikleri, hayat çizgilerini dümenciliğe bağladıkları ortadadır. Devlete ve millete karşı siyaset yapılamaz, yapılırsa bunun adı siyaset değil hıyanetle anılacaktır. Türk milletinin sinir uçlarıyla oynamanın adı milliyetçilik olamaz, olur diyen varsa hevesleri kursaklarında kalacaktır. Türk milliyetçiliği, vatan ve millet sevdalısı Türk milliyetçileri etnik ve mezhep kışkırtıcısı, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı kılavuz haline getiren kanser hücrelerine sabır gösteremez, onlarla aynı hizada asla bulunamaz."

Türkiye'nin parlayan çehresini, güçlenen iradesini, yükselen itibarını gölgelemek, yapay iç sorunlara gömülmesini projelendirmek amacıyla iç ve dış mahreçli bir operasyonun günbegün ilerleyiş kaydettiğini dile getiren Bahçeli, "Bu karanlık kampanya sürecinin 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine kadar artarak devamı beklenmelidir." diye konuştu.

Süper Kupa finali

Ertelenen Süper Kupa finaline ilişkin de konuşan Bahçeli, şunları dile getirdi: "Riyad'da oynanması gündemdeyken ertelenen Süper Kupa finalinden sonra yaşanan sipariş heyecan dalgası, Türkiye'nin bölgesel ilişkilerini ve komşu ülkelerle kurmaya çalıştığı çok boyutlu diyalog köprülerini dinamitleme amacına hizmetten başka bir şeye yaramamıştır. Türk futbolunda olmayan sadece futboldur, bunun dışında ne aranırsa bulunacaktır. Türkiye Futbol Federasyonu süreci yönetemediği gibi, Fenerbahçe ve Galatasaray futbol kulüpleri de aklı başında, sağduyulu ve soğukkanlı hareket edememiştir. Hiç kimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden siyasi hesaplaşma sayfası açmanın peşinde koşmamalıdır. Aziz Atatürk'ün bir futbol müsabakasında kaygı verici şekilde istismarı, müsabakanın günler öncesinde her ihtimalin hesaplanarak lazım gelen tedbirlerin alınmasından imtina edilmesi sadece ihmal veya öngörüsüzlük olarak değerlendirilemez. Eğer böyleyse Türk futbolu duvara toslamış demektir."

Süper kupa finalinin oynanması için Riyad'ın niçin seçildiği kadar, muhatap ülkeyle hazırlanan protokole neden uyulmadığının da kafaları bulandıran ve kuşkuları çoğaltan bir muamma olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti: "Türkiye'nin siyasi, stratejik ve diplomatik gücünü tahkim ve takviye yerine tahrip etmek hiç kimseye verilmiş imtiyazlı bir hak olamaz. En başta Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olmak üzere, Riyad krizine dahil olan her kim varsa kuru bir özürle veya bir şey olmamış gibi davranarak vaki sorundan muafiyet kazanamaz. Türk sporunu siyasi çekişmelerin içine çekerek nefret söylemini yaymaya çalışmanın ne vatanseverlikle ne de milletseverlikle bağdaşır bir tarafı yoktur. Muhalefet partilerinin Türkiye'nin saygınlığını kundaklamanın yanı sıra kötülemek ve kötü göstermek için çok çirkin yollara tevessül ettikleri saklanamaz bir gerçektir. Atatürk'le en küçük bağ ve bağlantısı kalmamış olanların, bu kapsamda çığırtkanlık yapması, bir kaşık suda fırtına koparmaları samimiyetsiz ve sahtekar bir siyasetin acıklı hal özetinden başka bir şey değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye demektir, Cumhuriyet demektir, Milli Mücadele demektir, istiklal demektir, istikbal demektir, biz demektir, muhterem hatıraları ve müstesna emanetleri ilelebet yaşatılacaktır. Bayatlamış ezberleri tedavüle sokmak için fırsat kollayanlara, sekülerizmle muhafazakarlığı çatıştırmak için zemin yoklayanlara milletimizin aldanması, prim vermesi, ortam açması eşyanın tabiatına aykırıdır. İnanan-inanmayan, laik-antilaik, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Cumhuriyetçi-Osmanlıcı ihtilaf ve ikiliğine oynayan her kim varsa onlara dikkat ediniz, onlar ki, son günlerde kıskıvrak yakalanan Mossad ajanlarından çok daha tehlikeli olan namertlerdir."

Sosyal medya eleştirisi

Sosyal medyanın aşırı terörize edildiği, suç ve suçluyu övme mecrasına döndüğünün görüldüğünü ifade eden Bahçeli, "Klavyenin başına geçen Türk ve Türkiye karşıtları ajitasyonla, duygusallıkları kaşıyarak, yalan haberler yayarak, itibar ve haysiyetlere en ağır saldırıları yaparak milli varlığımıza ve insan huzuruna kastetmektedirler. Teröristler nasıl mağaralarda saklanıyorsa, aynı emel ve hedefte olanlar, bunlara yardım ve yataklık içinde bulunanlar, insan onuruna nefret saçanlar sosyal medyanın çukurlarında yuvalanmışlardır." değerlendirmesini yaptı.

Sosyal medyanın "artık taşınması imkansız bir yük ve zehirli" olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları aktardı: "Ya sosyal medya kullanımını A'dan Z'ye yeni baştan, ahlaki ve milli temelde düzenlemeyiz ya da Batı'nın içimize konuşlandırdığı bu melanet ve mikrop yuvasını hepten işlevsiz hale getirmeliyiz. Geldiğimiz bu aşamada sosyal medya düşman yatağına dönüşmüş, milli ve manevi hayatımızı çürütmeye başlamıştır. Bu düşüncemi çok sesliliğin bastırılması, özgürlüğün kısıtlanması, demokrasinin kısırlaştırılması biçiminde okuyup iddia edecek sefillere de yüzümüz dönüktür. Eğer ihtiyaç olan vaki tedbiri bugün alamazsak, toplumsal barış zedelenecek, kaos taban ve temsil bulacaktır. Dedikodu ve fitnenin demokrasiyle ilgisi yoktur. Bir başkasının hak, hukuk ve hürriyetini gözetmeyen çirkefliklerin ve müfteriliklerin insani miras ve değer hazinesiyle ilişiği yoktur. Sosyal medya vasıtasıyla açıklanan doğrulara bir süre sonra itibarımız bile kalmayacaktır."