Babacan, partisinin Yenice İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, yarın 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olduğunu anımsattı. 10 Aralık 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin de 73'üncü yılında bulunulduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:

"Bu bildiri, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oylamaya açıldığında Türkiye de buna destek veren, 'evet' diyen ülkelerden biri oldu. Hemen ardından 2 yıl sonra 1950 yılında da Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi imzalandı. Türkiye de ilk imzacılar arasında yerini aldı. İnsan hakları meselelerinin dünyada ve Avrupa'da ilk imzacıları arasında Türkiye. Yani böylesine demokrasi ve insan hakları kavramını bilen bir ülke burası. İnsan haklarının aynı zamanda kul hakkı olduğunu bilen bir toprak burası."

Türkiye'nin, kuruluşundan beri içinde yer aldığı Avrupa Konseyi'nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldığını aktaran Babacan, "Bakın Avrupa Birliği ayrı Avrupa Konseyi ayrı. İlk önce bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Hükümet bunu sık sık karıştırıyor. Avrupa Birliği bizim henüz üye olmadığımız, üyelik için zaman içinde çaba gösterdiğimiz bir konu. Ama Avrupa Konseyi, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu bir yapı. Kuruluşunda imzamız var. Avrupa Konseyi'nin öncülüğünde hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de imzamız var." diye konuştu.

Bu konuyu gündeme getirmelerindeki amacı anlatan Babacan, şunları kaydetti:

"İlk imzacılarından biri olduğumuz İnsan Hakları Sözleşmesi'ne tam 71 sene sonra Türkiye bugün uymadığı için biz bunu gündeme getiriyoruz. Peki Türkiye bu sözleşmeye niye uymuyor? Sadece ve sadece Sayın Erdoğan'ın keyfi yüzünden uymuyor. 'Uymuyorum, dinlemiyorum, uymayacağım' diyor. Kendi vatandaşımızın haklarını ihlal ettiğimiz yetmiyor gibi bir de bu ihlal tespit edildiğinde bağlı olan sözleşmeyi uygulamamaya, sözleşmeye uymamaya inat eden bir yönetim var şu an karşımızda."