GÜNDEM

AYM Başkanı: Yasama, yürütme ve yargı arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, "Anayasa'ya göre yasama, yürütme ve yargı organları arasında hiyerarşik bir ilişki olmadığı gibi yüksek yargı organları arasında da böyle bir ilişki yoktur. Her bir yüksek mahkeme, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükelleftir" dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, "Anayasa'ya göre yasama, yürütme ve yargı organları arasında hiyerarşik bir ilişki olmadığı gibi yüksek yargı organları arasında da böyle bir ilişki yoktur. Her bir yüksek mahkeme, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükelleftir." dedi.

Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen Anayasa Mahkemesinin 62. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, milletvekilleri, yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende konuşan Özkaya, toplumlarda barış, huzur ve refahın ancak adaletin var olmasıyla temin edilebileceğini belirterek, devletin temelinin adalet olduğunu, adil olma ve adaletli davranmanın insanlara ve toplumlara en üst seviyede değer kattığını vurguladı.

Hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluğun hakimlere düştüğüne işaret eden Özkaya, "Hakimin terazisi hiçbir ayrım kayrım yapmadan hep doğru tartmalıdır. Hakimler daima hak ve haklının yanında olmalıdırlar. Mesleğin vakarını korumalı, aynı zamanda yeryüzü gibi geniş ve alçak gönüllü olmalı, aklı ve bilimi ölçüt almalıdırlar. Hiçbir neden, onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalı, adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir. Çekinmeden, endişe duymadan, iç dünyalarındaki öznel duygu ve düşünceleri de dahil olmak üzere herhangi bir dışsal etki altında kalmadan tarafsız bir tutumla özgürce karar vermelidirler." diye konuştu.

Kadir Özkaya, Türk yargı tarihinin en büyük reform ve kazanımlarından birinin bireysel başvuru olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında bugüne kadar yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, mülkiyet hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar yüz binlerce karar verdiğini söyledi.

Başkan Özkaya, Yüksek Mahkemenin bireysel başvuruları karara bağladığı 12 yıllık süreçte, Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların önemli ölçüde azaldığına işaret etti.

Anayasa Mahkemesine bugüne kadar toplam 601 bin 726 bireysel başvuru yapıldığının bilgisini veren Özkaya, "Bunların yaklaşık 500 bini, yani yüzde 83'ü sonuçlandırılmıştır. Bugüne kadar makul sürede yargılanma hakkı hariç, karara bağlanan yaklaşık 355 bin başvurudan 16 bin 646'sında başvurucuların temel hak ve özgürlüklerinden en az birinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. 16 bin 646 ihlalin önemli bir kısmının da usul güvencelerinden kaynaklı ihlaller olduğunu gözettiğimizde ortaya çıkan esaslı ihlal oranının yaklaşık yüzde 3-3,5 rakamlarına denk geldiğini görüyoruz." dedi.

"Ülkemizde sorun olarak görülen bazı durumlar için birtakım düzenlemeler düşünülebilir"

Başkan Özkaya, Anayasa Mahkemesinin, hak ve özgürlükleri sağlama bakımından hayatın her alanına dokunan kararlarından, kamuoyunda tartışmaya konu edilenlerin sayısının çok az olduğunu söyledi.

Bireysel başvuruyu kabul eden bazı ülkelerde de tartışmaların yaşandığını, zaman zaman birtakım sorunların ortaya çıktığını anlatan Kadir Özkaya, şöyle devam etti: "Yaşanan veya yaşanılması muhtemel sorunların ortaya çıkmasının önlenmesi veya giderilmesi için bazı tedbirlerin alındığı müşahede edilmektedir. Dolayısıyla ülkemizde de sorun olarak görülen bazı durumlar için birtakım düzenlemeler düşünülebilir. Bununla birlikte zatıalilerinizin de büyük katkısıyla hukuk sistemimize kazandırılmış olan bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaatin de bir gereği olarak yapılabilecek anayasal veya yasal düzenlemelerde müessesenin bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz."

Özkaya, bireysel başvuru yolunun, insanların temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaştığını belirterek, şunları kaydetti: "Mahkememiz, bireysel başvuruyla birlikte Anayasa ile kendisine verilen tüm görevleri herhangi bir aksama olmadan, Anayasa ve kanunlara uygun şekilde yerine getirmeye devam etmektedir. Mahkememizin bugünlerinde olduğu gibi bir başkanın ayrılıp diğerinin başladığı anlar bize bu makamların geçici olduğunu hatırlatmaktadır. Anayasa Mahkemesi üyeleri olarak bizlerin de görevlerimizi, makamların geçici olduğunu unutmadan, emanetin, adaletin, hürriyetin ve milletçe birlik ve beraberliğin ne demek olduğunun idraki içinde, tam bir sorumluluk duygusu ile Anayasa ve kanunlara uygun şekilde yerine getirme gayreti içinde olduğumuzun bilinmesini isterim. Bu noktada unutmamamız gereken bir başka husus da hakimler olarak kullandığımız yetkiyi, huzurunda yemin ettiğimiz Türk milleti adına kullandığımız gerçeğidir."

"Kuvvetler ayrılığı ilkesi, erklerin işbirliği içinde çalışmalarını gerektirmektedir"

Kadir Özkaya, kuvvetler ayrılığı ilkesinde yer alan "ayrılık" ifadesinin bir ayrışmadan ziyade, devlete yüklenen görevlerin daha iyi yerine getirilmesi için işlerin anayasal organlar arasında bölünmesini ancak bunların tam bir uyum ve işbirliği içinde yerine getirilmesini ifade ettiğini anlattı.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin, erklerin kendi anayasal sınırlarını aşmadan, işbirliği içinde çalışmalarını gerektirdiğini vurgulayan Özkaya, şöyle konuştu: "Anayasa koyucunun, anayasal organların kendilerine verilen görevleri yerine getirirken birbirleriyle işbirliği içinde düzenli ve uyumlu çalışmalarını arzu ettiği görülmektedir. Anayasa'ya göre yasama, yürütme ve yargı organları arasında hiyerarşik bir ilişki olmadığı gibi yüksek yargı organları arasında da böyle bir ilişki yoktur. Her bir yüksek mahkeme, Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükelleftir. Her birinin görev ve yetkileri, işleyiş biçimleri, kararlarının nitelikleri Anayasa ve kanunlarda açık bir biçimde düzenlenmiştir. Her birinin görevlerini, Anayasa ve kanunlarda kendilerine verilen yetki çerçevesinde, Anayasa ve kanunlara uygun şekilde yerine getirecekleri tabiidir. Bununla birlikte anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için bu organların insanlardan müteşekkil olması, insanın olduğu yerde her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesinin ve ihtilaf doğabilmesinin muhtemel olması nedeniyle Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır. Bu yaklaşımla geliştirilecek çözümlerin milletimizin genel olarak devletine ve tek tek anayasal organlara güvenini artıracağına olan inancımı da paylaşmak isterim."

"Millet olarak ortak noktada birleşip ahenkle çalışmalıyız"

Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere birçok devlet büyüğünün, düşünce ve fikir insanının defaatle söylediği gibi tefrikacılıktan, zümrecilikten ve nifaktan her daim uzak durulması gerektiğini belirten Özkaya, "Millet olarak ortak menfaatlerimiz ve ortak geleceğimiz için insanlık için ortak noktada toplanıp, birleşip, kenetlenip bir vücut gibi ahenkle çalışmalıyız." dedi.

Türk milletinin her güzel şeyi başarabilecek güç ve kabiliyette olduğunu, bunun için gücünü ve enerjisini israf etmesi, doğru kullanması, birlik ve beraberliğini bozmak isteyenlere fırsat vermemesi gerektiğini vurgulayan Kadir Özkaya, "Bu durumun, yeryüzünde adaletin hakim kılınmasında söz sahibi olabilmek bakımından elzemdir. Unutulmamalıdır ki güçsüz adalet aciz kalmakta, adaletsiz güç de zulüm haline gelmektedir." ifadelerini kullandı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, şunları kaydetti: "Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan zulümlere karşı gösterilen çifte standardı, ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi maşeri vicdanın sesi olarak dile getirmeyi bir görev biliyorum. Ayrıca ifade etmeliyim ki adaletin insanlığın evrensel ortak değeri olması gerektiği gerçeğine karşın, insanlığa adaleti, hakkaniyeti, insan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi anlatan, bunları kutsayan birçok söylem geliştiren, birçok etkinlik düzenleyen, pek çok kitap basıp yayımlayan, üniversite açıp eğitim veren ekonomik ve askeri güç sahibi devlet ve kurumların, ne yazık ki dünyanın birçok yerinde mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere, zulme ve haksızlığa, ölçüsüzlüğe gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa düşürmektedir. İnsanlığın ortak geleceği ve sürekli barış ancak ahlaki değerlere ve adalete dönülmesiyle, yeryüzünde adaletin hakim kılınmasıyla mümkündür."

Özkaya'nın konuşmasının ardından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Ömer Çınar için yemin töreni düzenlendi. Öz geçmişi okunan yeni üye Çınar yemin etti. Ömer Çınar'a kisvesi Özkaya tarafından giydirildi.