Aile ile İlgili Güncel Meseleler Çalıştayı’nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Aile, insanın fıtratının, onurunun ve neslinin korunması noktasında vazgeçilmez bir kurumdur. Aile kurumunun önündeki bütün bu engellere ve olumsuzluklara karşı güçlü bir duyarlılık ve farkındalık geliştirmek gerekmektedir. Bilhassa iletişim imkanlarının sosyal ilişkileri farklı bir boyuta taşıdığı günümüzde, aileyi ve fıtratı koruma noktasında daha büyük bir hassasiyet ve gayrete ihtiyaç vardır” dedi.

Erbaş, insanların yeryüzü serüveninin aile ile başladığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Aile kurumu, psikolojik ve biyolojik gereksinimleri temin etmenin yanı sıra sağlıklı sosyalleşmenin ve nesli devam ettirmenin de en sağlam zeminidir. Aile, insanın fıtratının, onurunun ve neslinin korunması noktasında vazgeçilmez bir kurumdur. Bireysel ve toplumsal huzurun gerçekleşmesi, ancak sağlam temellere dayanan, sağlıklı bir şekilde işleyen ve hak-sorumluluk ekseninde ortak yaşama bilincini pekiştiren bir aile kurumuyla mümkündür.

“Aile, geçmişte olduğu gibi gelecekte de hüviyetini koruyacaktır”

Geçmişten bugüne ailevi değerleri örseleyen, aile kurumunu sarsan ve insanların aile kurma isteklerini hedef alan pek çok yıkıcı etkenden söz edebiliriz. Aile kurumunun önündeki bütün bu engellere ve olumsuzluklara karşı güçlü bir duyarlılık ve farkındalık geliştirmek gerekmektedir. Bilhassa iletişim imkanlarının sosyal ilişkileri farklı bir boyuta taşıdığı günümüzde, aileyi ve fıtratı koruma noktasında daha büyük bir hassasiyet ve gayrete ihtiyaç vardır." 

“İnsanların kimlik, kişilik ve karakter yapıları ailesinin değerleriyle şekillenir”

Erbaş, İslam’a göre ailenin, 'hayat ve ahlak mektebi' olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Aile, insanı hayata hazırlayan değerlerin öğrenildiği bir eğitim yuvasıdır. Dünyaya gelen her insan ilk eğitimini burada alır. İnsani, ahlaki ve dini değerlerini burada öğrenir ve özümser. Biyolojik, psikolojik ve sosyolojik gelişimini burada tamamlar. Daha da önemlisi, insanların inanç, fikir, vicdan ve ahlak dünyaları ile kimlik, kişilik ve karakter yapıları, içinde doğup büyüdükleri ailenin değerleriyle şekillenir. Özellikle sevgi, saygı ve güven duygularının doyuma ulaşması hususunda ailenin yerini dolduracak alternatif bir sosyal yapıdan söz etmek mümkün değildir. 

“Bütün değerleriyle aileyi korumak ve geleceğe taşımakla yükümlüyüz”

Bizler, bütün değerleriyle aileyi korumak ve geleceğe taşımakla yükümlüyüz. Bu itibarla, zamanın risklerinden haberdar olmak ve aileyi tehdit eden anlayış, düşünce, akım ve uygulamalar karşısında sağlam bir duruş sergilemek, inancımızın bizlere yüklediği hayati bir sorumluluktur." (İHA)