AHMET TÜRK’ÜN GÖZÜNDEN ERDOĞAN VE BAHÇELİ..!

Türkiye siyasetinin tecrübeli isimlerinden Ahmet Türk, çok önemli tespitlerde bulundu. DEM Parti’nin en tecrübeli ismi ve siyasetçisi Türk, Sabah gazetesine verdiği röportajda “Bugüne kadar Mustafa Kemal dışında devletin bütün kurumlarında etkin gücü olan Sayın Erdoğan oldu” diyerek dikkat çekici bir tespitte bulundu. Türk’e göre yeni çözüm süreci, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğiyle ilerleyen” bir süreç.

Ahmet Türk’ün sözleri, yalnızca siyasi bir yorum değil; aynı zamanda Türkiye’nin yüz yıllık Kürt meselesine dair önemli bir okuma niteliğinde. Türk, bu sorunun ancak devletin tüm kurumlarında hakimiyeti olan bir liderin inisiyatifiyle çözülebileceğini vurguluyor. Bu da, onun gözünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı adres gösteren bir yaklaşımı ortaya koyuyor.

Türk, geçmişteki çözüm sürecinin neden başarısız olduğuna da değiniyor. FETÖ’nün devletin birçok kademesine sızdığını, özellikle yargı alanında sürece sabotaj yapıldığını belirtiyor. “KCK davalarına bakan yargıç ve savcıların çoğunun Gülen yapılanmasından olduğu ortaya çıktı” sözleriyle, önceki dönemde sürecin devlet içi paralel yapı tarafından baltalandığını hatırlatıyor.

Bu açıdan bakıldığında Türk’ün mesajı açık: Artık eski Türkiye yok. Bugün, karar verici irade dağınık değil, merkezî bir güç tarafından yönetiliyor.

Ahmet Türk’ün açıklamalarında en dikkat çekici bölümlerden biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik ifadeleri. “Devlet Bey çok saygı duyduğum bir lider. Bu süreçte dimdik duran ve sürece sahip çıkan bir insan” diyerek Bahçeli’nin duruşunu “bir devlet aklı” olarak niteliyor. Türk, Bahçeli’nin Süleymaniye ziyareti sonrası kendisini arayarak teşekkür ettiğini de paylaşarak, siyasette diyalog kanallarının açık tutulmasının önemine işaret ediyor.

Bu sözler, geçmişin sert kutuplaşmalarını aşan bir olgunluk ifadesi.

Türk’ün çizdiği tablo, “siyasi farklılıkların ötesinde ortak akıl” arayışını sembolize ediyor.

Ahmet Türk, CHP içindeki dengelere de dikkat çekiyor. İki dönem CHP milletvekilliği yaptığını hatırlatarak, partiyi “bir bütün olarak değerlendirmenin doğru olmadığını” söylüyor. Türk’e göre CHP içinde süreci destekleyen samimi dostlar da var, sürecin başarılı olmasını istemeyen kesimler de. Ancak asıl önemli olan nokta, CHP lideri Özgür Özel’in yapıcı tutumu.

Türk, Özel için “Sürecin başarıya ulaşmasını isteyen biri” diyerek, muhalefet cephesinde de olumlu bir hava olduğuna işaret ediyor.

Türk, süreçten rahatsız olan kesimlere de değiniyor. “Bir ulusalcı kesim var, sürecin barışa evrilmesinden rahatsız olduklarını görüyoruz” sözleriyle, yıllardır aynı refleksleri sürdüren bir zihniyeti eleştiriyor.

Ancak bu rahatsızlığın toplumsal barışın önünde kalıcı bir engel olmayacağını da vurguluyor.

“Yeni süreç, halkların ortak demokratik değerlerde buluşma projesidir”

Ahmet Türk’ün altını çizdiği en önemli noktalardan biri de, bu sürecin yalnızca bir “Kürt sorunu çözümü” değil, Türkiye’nin ortak demokratik geleceği olduğudur. Meclis’te kurulan yeni komisyonu “halkların ortak demokratik değerlerde buluşma projesi” olarak tanımlaması, bu bakış açısının göstergesidir.

Son olarak Türk’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında kullandığı şu cümle aslında sürecin özetini oluşturuyor:

“Cumhurbaşkanı bu süreci desteklediği için süreç ilerliyor. Her şeyi hesaplıyor, gelebilecek eleştirileri bile göz önünde bulunduruyor.”

Türk’e göre bugün Türkiye, hem iç dinamikleri hem de bölgesel koşulları itibarıyla çözüme en yakın dönemini yaşıyor. Devletin bütün kurumları arasında uyum, yürütmenin kararlılığı ve bölgedeki değişen dengeler, bu tabloyu destekliyor.

Ahmet Türk’ün açıklamaları, sadece bir siyasi yorum değil, Türkiye’nin geleceğine dair bir umut mesajı olarak da okunmalı.

Geçmişte “ihanet” söylemleriyle karalanan çözüm sürecinin bugün yeniden konuşulabiliyor olması bile, ülkenin demokratik olgunluğunun göstergesidir.

Bugün, farklı ideolojik görüşlerin aynı masada barış için konuşabiliyor olması; devlet aklının, siyasetin ve toplumun geldiği noktanın en net göstergesidir.

Belki de Türk’ün sözleri, bir gerçeği yeniden hatırlatıyor:

Türkiye’de barış, güçlü bir iradenin ve samimi bir diyalogun ürünü olacaktır.